
Tanrı iyi bir oyun arkadaşıydı*(*Didem Madak)
Çocukken hayallerimizi gerçek dışıyla sarardık
Çok yalvardı gözyaşlarım geceleri
Rüzgârlarla yarışacaktım uçarak özgürce
Hayallerim beş para etmez yanmış bir mumdu söndü
Orta parmağını
İşaret parmağının üstüne koydu
Boz dedi
Bozdum küstüm bir daha görmedim
Zaten benim için yoktu
Oysa ne kadar güzeldi
Ağaçlar dereler çimenler çiçekler
Kuşları özgürce uçuran oyunlar
Delik para ceplerimiz yamanmadı hiçbir zaman
Yaşantılarımız bir dilim salçalı ekmek gülüşü
Gizli küçük bir gülümsemede saklanırdı aşk
Sevdalar fakir ve dürüsttü
Kölelerin tadıydı umut
Okudum sordum öğrendim
Anımsadım
Kocaman göbek keyifliydi
Aç açlıktı yok yokluktu
Karnımın suyla dolduğunu
Suyun tüm ağrılarıma iyi geldiği
Suyun parayla döndüğünü anladım
Ölünce anladım
Her köşe başından beni gözetliyordu
Zaman
Önemsiz teferruattı
Masallar diyarıydı
Büyümüştüm yoktu
Özgürdü mısralarım sansürlü
Sarılmış bezle devleri duvara astım
Düzen aynı düzülen hep ben olmuştum
Öldüğümü kimseye söylemedim
Salgın sarmıştı dört yanım karabataklıktı
İki artı iki dört yapıyordu her zaman
İki çarpı iki de dört ediyordu
Farklı yollardan amaçlarıma varmasını öğrendim
Kurtuluşu gördüm insan tarlalarında öldüm
Köpeklerin lanetini kırmak için
Evime köpek alalı on bir bin yıl oldu
Beğen seç
Tüm akrabalar
Serbest
Saçma
Günahın sadece
Fakirlik olduğunu öğrendim
Beş bin yıl oldu kedi ile köpeğim kardeş olalı
Onların bize muhtaç olduğunu unuttuk
Şarap
Domates peynir ile mutluluğunu tattım
Ağzımdaki buruk lezzetti zamanlara savurdum
Öldüğümü öğrendim
İmleç
Renksizdi deniz
Her taraf kapkaranlıktı
Uzandım güneşi yakaladım
Okyanuslar masmavi oldu
Çok sıcaktı kavruldu zaman
Emekleyerek denizden çıktım
Bir tohum dölledim yeryüzüne
Ayaklarım toprağa battı kök saldım
Ellerim yeşerdi dal oldu
Rengârenk çiçekler açtım
Savurdum bulutlara
Yağmurlar yağdı
Tozpembe umutları serpti toprağa
Dağlar taşlar rengârenk çiçek böcek açtı
Hiç böyle bir şey görmemiştim
Görmemiştiniz, göremezdiniz, göremezdi
Masallar başlamamıştı henüz
Ay ve Güneş küsmemişlerdi birbirlerine
Kafdağı çok yakındı
Everest küçük bir tepeydi o zamanlar
Dinozorlar beni yemeğe kalktı
Bir taş fırlattı güneş
Dinozorun midesine inmekten kurtuldum
Güzelliğin anlamı yoktu
Daha çirkin icat edilmemişti
Bonobolar geldiler cinselliği haz ettiler sonra
Biz.
İmleç
Lapa lapa kar yağıyor
Rüzgâr ıslıkla beni çağırıyor
Kuzinenin içinde tel maşa zamanda dönüyor
Yağları çocukluğuma damlıyor
Kokusu yayılıyor
Elimde bir iki kömür parçası
Kaşkol havuç şapkası
Kardan adam oluyorum elimde sucuk ekmekle
Şen kahkahalarımızı
Fakirliğimizi kar ile savuruyoruz
O günlere özlemle
Bembeyaz
Bir sayfa açıyorum
Şiirin içine düşüyorum
Köleydim bir zamanlar özgürce
Piramit yapıyoruz inanılmaz görkemli
Ne kadarda keyifliydim akşamları
Günde dört beş litre bira içiyordum
Şimdi Elektrik su gaz kiradan
Bira alacak param kalmıyor
Köle günlerim ne güzelmiş meğer
Gülüyorum
Tertemizdi hava kirlenmemişti dünya
Kediler evcilleştiriliyordu
Sahipleri kestirmiyordu cinsel organlarını
Kedilerle fareler kardeş değildi
Besin zincirinde
Nil deltasını sel basmıyordu yağmurlarda
Her tarafta dolambaç kanallarla, bahçeler sulanıyordu
Kediler mi düşünüp yapmıştı yoksa?
Niye sel basıyor şimdi
Sellerde insanlar ölüyor
Acaba o yüzden mi kutsaldı kediler
O zamanlar
Güneşin oğlu baştaydı
Niye kavga etmişlerdi acaba
Ay niye kaçıyordu güneşten
Soramadım Ra’ya,
Görmedim de yüzünü
Uzun yıllar sonra kaçtım bir masalla
Dön babam dön döndük kırk yıl çöllerde
Vaat edilen topraklara gördüm güldüm
Sonra ağlattım başka
Fakirleri Sami’lerle
Oysa
Bin yıl önce
Asur kralı Asurbanipalla
Babil’in asma bahçelerini yağmaladık
Hazineleri taşıdık
Tabletler Papirüsler getirdik dağ gibi oldu
Görkemli bir kütüphane kurduk inanılmazdı
Her gün yeni bir bilgi donandım
Büyük İskender Mısırı alınca geri döndüm
Adım değişiyordu zamanla
İskenderiye Kütüphanesi yükseldi
Orayı bilim yuvası yaptım
Dört bir yandan bilim insanları geldi
Bilgiyi yaymaya karar verdim
Herodot ile yürüdüm
Persopolise vardım oradan
Kralların yolunda yürüyerek Efes’e ulaştım
Platonla tanıştım
Aristo poetikasını verdi bana
Akademeiaya kabul edildim okudum
Akıl verdim yıllarca
Celsus Kütüphanesinden deniz seyrettim
Yeşillikler içindeydi su gibi akıyordu zaman
İmleç
Khaos a akıl verdim
Yer ile gök sevişti (Gaia ve Uranos)*
Gaia bütün duyguları dünyaya getirdi
Olympos’tan gelen ağlama sesi şimşekler yaratıyordu
Zeus’un isim babası oldum
Köleydi aslında adım yazdım
Ne yaşamak istiyordu artık canım, ne de görmek gün ışığını.*Odysseia
Bir olmak yürek verir en korkak adamlara bile*İlyada
Rüyamda beş yaşındaydım
Rüzgâr şarkılarını söylüyordu
Topkapı sarayından kız kaçırıyor
Besteliyordum
Sonsuz zamana bıraktım onları
Yolun yarısından önce vedalaştım ölümle
Aeneis’i yazmıştım tekrar hayat buldum
Danteye yazdırdım masallar diyarını
Rafaelle okulumuzu çizdirdim
Floransalı ressam olarak tanındım
Heykellerim resimleri icatlarım oldu
Kimi zaman ustası oldum
Rol modeli Yahuda oldum havarilerle
Çağları aştık Nostradamus ile
Lidya da parayı bölüştük
Konstantinopolis’in surlarına ilk bayrağı diktim
Öldüğüm zaman
İmleç
İlk defa nerde doğduğumu unuttum
Sonsuz bir yeşillik rüyasıydı
Etrafımda her çeşit canlılar kardeşçe yaşıyor
Yeşilliğin elli tonunda rengârenk meyveler üretiyordum
En ortada yaşam ağacımız vardı
Köklerini salıyor dalları sonsuzluğa uzanıyordu
Evet evet hatırlıyorum
Dallarında Anka kuşu yaşardı
Masallarda yargısız infaz edilirim
İlk kan döken ben olduğum anlatılır
Alın teri ile çalışmamdan hiç bahsetmez
Mangalda kuzu külbastı ile elma armut nasıl kıyaslanabilir
Kim sebzeyi ete tercih eder
Köleler dışında
Anladım koyunların kıymetli olduğunu
Değişen bir şey yoktur aslında zamanda
Alın teri ile suladığım topraklara
Lanetler okuyarak bir daha dönmedim
İşlerine nasıl geliyorsa öyle
Değiştirilip değiştirip hala anlatırlar masallarını
Şiirin orta yerinden bir
Tren geçer
Yıldız torbasından düş zamanına
Olmayan zamanların kullarıydı zaman
Sen
Ben
Biz
Onlar
Şunlar
Bunlar
Bir göz kırpma zamanıydı yıllar
Öylece
Af etmediğimiz yaşamlar
Birdirbir tadındaydı hikâyemiz masallarımız
İmleç …..
*2025 Alanya Güncel Sanat Dergisi tarafından düzenlenen 15.Kaygusuz Abdal şiir yarışmasında Alanya Kale ödülü alan şiirim


