Kimi bekliyorsun; ümitvâr, dalgın
Bakıp bakıp denize?
Ağlayan sulara mı bel bağladın?
Gülmüş ki hangimize?
Boşa bekleme; delinmeyecek set
Hiç gözükmeyecek yâr
Bak! Durduğun yerde vuslata hasret
Kaç bekleyen âşık var
Birbiri üstünden yıllar atlarken
Anlatır ahvâlini
O mûtlu izdivâcın kurarken sen
Özlemle hayâlini
Derbeder, mahzûn, çilekâr, muztarib
Ahvâlin yamân işte
Güldürmez, ağlatır; böyle acâyib
Vefâsız zamân işte
Heyhât! Acı çekenlerin hâline
Ne yâr bilir, ne felek
Yok su tutan; hâr düşmüş tâlihine
Sevdâ; âteşten gömlek
Haykırsan da içine atsan da boş
Çırpınmalar nâfile
Boş, ne kadar peşinden koşarsan koş
Daha çok var menzile
Menfaat kapıları tekmelerken
Duygu, güven, âşk gitti
Sen; vuslata hasret me’yûs beklerken
Giden gitti, meşk bitti
Bak; yağan yağmur kışın habercisi
Yâz da gitti, bahâr da
Teslîm etti rûhu vuslat elçisi
Yatar şimdi mezârda
EBEDÎ der: Gücüm yok inkisâra
Bel bağlamam ademe
Var sen de âşkı sonsuzlukta ara
Vuslat; o mûtlu deme…