Güzel bir yaz günü Zeynep, Murat’la hep buluştukları kafenin bahçesinde bir masada oturuyordu. Zeynep’in yüzü biraz moralsiz gibiydi. Murat, ellerinde iki karton bardakla kahve ile Zeynep’in yanına geldi ve onu o şekilde görünce biraz morali bozuldu. Zeynep kahvesini aldı.
“Teşekkürler.”
“Afiyet olsun canım. Hayırdır, yüzün düşmüş. Moralin mi bozuk?”
“Aslında evet, bozuk.”
“Hayırdır güzelim, anlat da çaresini bulalım.”
Zeynep derin bir iç çekerek;
“Ya Murat…” dedi.
Murat artık ne geleceğini anlamıştı.
“Yok artık, yine mi ya?”
Zeynep şaşırdı.
“Ne yine mi? Daha bir şey demedim ki.”
Murat kendinden çok emindi.
“Ayrılmak istiyorsun işte.”
“İyi de yine dedin. Biz ilk defa ayrılık konuşması yapıyoruz.”
“Sen ilk defa yapıyorsun ama ben senden ilk defa duymuyorum.”
Zeynep bunlara bir anlam veremedi.
“Bu da ne demek?”
“Bizim için doğru yolu ne yaparsam yapayım bulamıyorum demek. Çok denedim ama olmuyor. Gerçi hakkını vermem lazım en uzun beraberliğimiz bu 7 ay olandı.”
“Sen ne diyorsun? Kimden bahsediyorsun?”
“Bizden. Birçok bizden bahsediyorum. Eee, bu sefer neden ayrılıyorsun benden?”
“Murat, yinelerinden ve bu seferlerinden bir şey anlamıyorum. Sana bu konuşmayı ilk defa yapıyorum. Sen çok fazla üstüme düşüyorsun. İlk başlarda iyiydi ama artık boğulmaya başladım.”
Murat gülmeye başladı ama sinirden gülüyordu ve bu, Zeynep tarafından kolayca fark edilmişti. Murat sakince konuşmaya başladı.
“Çok ilgilendim boğuldum dedin, biraz ağırdan aldım çok uzaksın dedin, kibar oldum maço ol dedin, maço oldum çok sertsin bu ne böyle dedin. Ben ne yaparsam yapayım sen hep bir mazeret buldun.”
“Hep mi? Murat ilk defa ayrılıyoruz, sen neden bahsediyorsun?”
“Zeynep sana asıl ben bir şey söyleyeyim mi değişikli olsun? Ben zamanda yolculuk yapabiliyorum.”
Zeynep küçümser bir bakış attı. Murat aynı rahatlıkla devam etti.
“Biliyorum sana saçma geliyor ama öyle ve ben sana o kadar aşığım ki sürekli sana geri dönüyorum. Çünkü hayatım boyunca geçirdiğim en güzel günler hep seninleydi. Ben sana ilk buluşmamızda sen benden ayrılmadıkça seni bırakmayacağıma söz verdim. O yüzden benden her ayrıldığında, tekrar senin istediğin adam olarak 8 kez sana geri döndüm ama sen yine bir bahane bulup beni kapıya koydun.”
Zeynep pek inanmayan bakışlarla Murat’ı süzdü.
“Bana pek inandırıcı gelmedi. Ne yani zamanda yolculuk yapabiliyordun ve bana mı geldin?”
“Tabii ki sana geldim. Yani biraz bahisten para kazandım tabi ama onlar da hep seninle olabilmek içindi.
Hem ilişkimizin başlarını bir düşünsene. Sana ilk aldığım çiçek senin en sevdiğin olan lilyumdu. Ne kadar tesadüf değil mi? Sana aldığım ilk hediye şifre korumalı özel bir günlüktü. Çünkü sen günlük tutmayı çok seviyordun ama annen izinsiz okuduğu için travman olmuştu ve artık yazamıyordun. Gümüşe alerjin var derin kabarıyor bu yüzden sana gümüş hiçbir şey almadım. Zoryum mağazasından hiç alışveriş yapmazsın çünkü oradan aldığın bir üründe problem çıkmasına rağmen geri almadıkları gibi seninle bir de alay etmişlerdi sen de ağlayarak çıktın ve bir daha bu mağazaya gitmeyeceğine dair yemin ettin. Kız çocuğun olursa adını Zehre koymayı düşünüyorsun çünkü küçükken en yakın arkadaşın Zehra’ydı ama taşındılar ve sen onu bir daha hiç göremedin. Kader bizi ayırmaya çalışsa da ben bu yazıyı değiştirmeye çalışıyorum. Gel bu yazıyı birlikte değiştirelim.”
Zeynep bunları duyunca çok şaşırdı çünkü bazı konuları Murat’a anlatmamıştı.
“Yani bunların bazılarını zaten ben anlatmıştım sana ama diğerlerini nasıl bildiğini ben de anlamadım şu an. Neyse bu gelecek saçmalığına çok inanmadım ama söylediklerin beni çok etkiledi. İşte bu Murat’a aşık oldum ben.”
Birbirlerine sarıldılar. Murat hemen atıldı.
“İşte bu ya. Güzel oynadım ama değil mi? Gelecekten geldim, kaderin yazısını değiştirelim falan.”
“Hayatımda duyduğum en acayip ayrılık konuşmasıydı. Peki maden gelecekten 8 kez geldin. O kadar Murat’a ne oldu deseydim ne diyecektin.”
“Evde hapsettim derdim herhalde.”
Birlikte gülmeye başladılar.
Murat akşam eve elinde iki dolu poşetle geldi. Evi son derece güzel dekore edilmiş büyük müstakil bir evdi.
İçinde kitaplıkların olduğu bir odaya geldi. Kitaplardan 3 tanesini geri doğru çekince kitaplığın bir kısmı
öne doğru hareket edip gizli bir geçit açıldı. Murat buradan geçip önüne çıkan merdivenlerden indi ve aşağıda
ses yalıtımlı özel duvarlarla kaplanmış şifreli bir kapısı olan odaya geldi. Şifreyi girerek kapıyı açtı ve içeri
girdi. İçerde hapishane gibi bir alan vardı ve onun da içerisinde 7 Murat daha vardı.
“Selam beyler.”
İçerideki Murat’lar homurdanmaya başladı. İçlerinden biri atıldı.
“Lanet olası, daha ne kadar tutacaksın bizi burada?”
“Sakin olun beyler. Bu sefer oldu sanıyorum. Hiç bu kadar uzatmamıştık ilişkiyi.”
“Yine de olmayacak ve sen de hepimiz gibi buraya geleceksin en sonunda. Bu takıntına bir son ver artık.”
“Üzgünüm beyler ama merak etmeyin bu sefer son. Olmadı artık ben bitireceğim bu işi. Alın bakalım bir kutlama
yaparsınız artık benim için.”
Elindeki poşetleri verdi. İçlerinde yiyecek ve içki vardı. Sonra ıslık çalarak mutlu bir şekilde yukarı çıktı
geçtiği kapıları kontrollü bir şekilde kapatarak. Yatak odasına geldi. Telefonunu ve saatini çıkarıp komodine
bıraktı ve soyunarak banyoya girdi. Islıklara banyoda da devam ediyordu. Banyosu bittikten sonra
bornozu ile dışarı çıktı. Odada bir anda elinde silahla bekleyen Zeynep’i gördü ve irkildi.
“Zeynep. Ödümü kopardın. Sen içeri nasıl girdin ve elindeki de nedir?”
Murat hemen saatini koyduğu komodine baktı ve saatini göremedi. Zeynep saati elinde sallıyordu.
“Buna mı baktın?”
“Onu bana verir misin lütfen?”
Murat Zeynep’in üstüne gitmeye başlamıştı ki Zeynep elindeki silahı Murat’a doğrultup tetiği çekti. Silah
elektrik silahıydı ama Murat’ı bayıltmaya yeten bir silahtı. Murat uyandığından sandalyeye bağlı bir şekilde buldu kendini.
Zeynep de karşısındaydı.
“Zeynep neler oluyor? Ne yapıyorsun böyle?”
“Bana yalan söyledin.”
“Ne yalanı. Ben seni seviyorum.”
Zeynep elindeki Murat’ın saatini gösterdi.
“Bu saati sana ben aldım. Saatin içindeki tarih göstergesini 25.01.2025 tarihi yazdırdım bu bizim ilişkimizin başladığı gündü ve sen bana o gün bir söz verdin. Sen istemediğin sürece ben senden hiç ayrılmayacağım dedin.”
“Evet hep de sözümde durdum.”
“7 kez durdun.”
“Ben anlamıyorum.”
“Bu saati sana bilerek ben verdim geri zekalı. Tarihte 25.01.2025 haricinde geriye dönüş hiç bir tarih yapamıyorsun.
Bunu da ben ayarladım. Ya bugünü yaşıyorsun ya da en fazla ilişkimizin başladığı tarih olan 25 Ocak’a geri dönüp tekrar başlıyorsun. Sözüne ne kadar sadıksın onu görmek istedim ama sen sekizincide benden bıktın ve ayrıldın.”
“Sen psikopatsın.”
Zeynep güldü.
“Bunu bana aşağıda 7 Murat için özel bir hapishane yapan adamı mı söylüyor?”
“Zeynep ben seni seviyorum.”
“Seviyordun. Artık bitti. Zamanda geri gitme sırası bende. Sen bu saati hak etmiyorsun. Beni de.”
Zeynep kendi kolundaki saatin tarihini değiştirdi. Zamanda yolculuk yapabileceği saati Murat’a verdiği güne
gidip saat yerine bir gömlek vererek geçiştirdi. Kısa zaman sonra da Murat’tan ayrıldı. Sebebi de şuydu;
Benim zamanımı boşa harcıyorsun.



