İki kadim dost, bir zamanlar oyun oynadıkları yaşlı ağacın altına, gazellerin üzerine serilmişti.
Dakikalar geçti, konuşmadılar.
Sigara yaktı kısa şortlu olanı, diğerine de uzattı.
“Baban biliyor mu içtiğini?”
“Bilmiyor.”
“Bira içelim mi?”
“Babam anlarsa kızar.”
“Ne oldu, keyfin yok gibi”
“Bacağım ağrıyor koşarken.”
“Koşma sende!”
“Bugün maç vardı. Bizi bekliyorlardır.”
“Ağrıyorsa oynamayız.”
“Metal parçaları bulmamız lazım.”
“Eskici eskisi kadar çok para vermiyor.”
“Tüm evlerin bahçelerine baktık.”
“Bak!”
“Onu nereden buldun?”
“Babamın bıçağı, çekmecede duruyordu.”
“Ver bakayım.”
“Şuraya basınca açılıyor.”
“Seni döver, götür yerine koy.”
“Eskiciye verip yerine bira alalım.”
“Baban anlar.”
“Acıktım.”
“Eve gidelim.”
“Yak”
..
.
Hiç konuşmadı iki yaşlı adam.
Bastonlarına abanarak gittiler.
SON