Bembeyaz bir odadayım, içinde birden çok ben olan. Sağımda, solumda, önümde, arkamda, ağlayan, konuşan, bağıran, çığlık koparan…
Hiçbirini duymuyorum.
Camdan dışarıya bakıyorum. Yağmur yağıyor. Ne kadar çok yağıyor, hiç bu kadar yağmazdı. Tertemiz bir damla yapışıyor kirli cama, sonra birkaç tane daha. Hepsi kirleniyor. Bir süre damlaları izliyorum. Önceden de yağmur yağardı ama sessiz yağmur ilk defa yağıyor…
Gök ışıldıyor. Gürültüsü gecikti. Hiç bu kadar gecikmezdi…
Kafamı çeviriyorum. Duvarlar kırılıyor, kireçli parçalar dağılıyor her tarafa. Üzerime büyük bir duvar parçası geliyor, tepkisizim, elimi siper etmiyorum. Tam yüzümde patlıyor, içimden geçip gidiyor. Nereye baksam karanlık kaplıyor gövdemi.
Camdaki yansımama bakıyorum. Bu ben miyim? Bana benzemiyor ama ben olduğunu biliyorum.
Işık hızında geri gidiyorum.
Onu duyuyorum. Eklemlerim kasılıyor.
İğreniyorum kendimden.
Yok olmak istiyorum…
SON