Okan iş yeri servisinde kulaklıkla müzik dinliyordu. İneceği yere geldiğinde toparlanıp aracın önündeki
kapısına doğru geldi ve servisten indi. Yakında bir dönerciye girip akşam yemeği için bir şeyler aldı ve
oradan da iki bina yanında olan evine geçti. Yemeğini yerken TV izlemeyi çok seviyordu ama bu akşam
da izleyecek hiç bir şey bulamıyordu. Yemeğini bitirdikten sonra televizyonu kapatıp kitabını aldı ve
okuma koltuğuna geçti. Yanı başındaki lambaderin ışığı ile birlikte rahat koltuğunda kendini o kadar
kaptırmıştı ki koltukta uyuya kalmış ve rüya görüyordu.
Rüyasında son model kırmızı bir Ferrari ile bir kafeye yanaştı. Arabanın kapıları yukarı doğru açıldı ve
yavaşça dışarı çıktı. Üzerinde çok güzel ve üstüne oturan buz mavisi bir takım vardı. Kısacası
hayalindeki arabası ve kendini içinde çok yakışıklı hissettiği güzel bir takımın içindeydi. Araçtan
çıktığında bütün gözler onun üzerindeydi. Aniden silah sesleri duymaya başladı. Ona doğru koşarak
kaçan bir adam vardı ve arkasında 4-5 kişi adama ateş etmekteydi. Ateş edenler siyah takım
elbiseliydi ve hepsi keldi. Kaçan adam Okan’a doğru gelip “lütfen yardım edin” diyerek arabanın
yanına saklandı. Kurşunlardan birkaçı o sırada Okan’a isabet etti. Okan kurşunların vücuduna isabet
etmesine rağmen yara almadığını görünce rahatladı.
“Oh be rüyaymış.” Dedi sesli bir şekilde.
Saklanan adam şaşırdı.
“Nasıl?”
“Rüyaymış rüya ödüm koptu valla. Zaten arabadan anlamalıydım. Şimdi uyanırım.”
“Durun lütfen.”
“Sen de kimsin? Merak etme uyanırım şimdi geçer hepsi.”
“Uyanınca siz gitmiş olacaksınız ama ben bu adamlarla burada kapana kısılmış olacağım.”
“Dostum zaten rüya bitince bütün bunlar da bitecek ya.”
“Senin için sadece.”
“Ya böyle saçma şey mi olur? Hayal ürünüsünüz sadece bak kurşun yedim ve ölmedim ve böyle bir
arabam da yok zaten. Hem rüyada olduğumu anladım mecburen uyanırım az sonra. Nasıl bu kadar
uyanmadığımı da anlamadım gerçi.”
“Ya zaten uyanacaksın en azından uyanana kadar bana yardım et.”
“Nasıl?”
“Rüya senin rüyan. Hayal et.”
Okan hala rüyada olduğunu anlayıp nasıl uyanamadığını anlamadı ama kaybedecek neyi vardı ki?
Gözünü kapattı.
“Silah istiyorum” dedi ve avuçlarını açtı.
Bir anda Okan’ın elinde bir yay belirdi ve yanında birkaç tanede ok vardı. Saklanan adamın pek
hoşuna gitmedi tabi.
“Hayırlı olsun, olimpiyatlara mı gidiyorsun?”
“Ben aklımdan bazuka falan geçirmiştim ama ne bileyim onun yanında ok da geçirmiş olabilirim.
Neyse sonuçta benim rüyam.”
Oku aldı ve yaya koyarak rast gele bir yere fırlatırken bağırmaya başladı;
“Adamları vur, adamları vur.”
Oklar bir anda gittikleri yerden yönlerini değiştirerek adamları vurmaya başladı. Kafalarını hafifçe
arabanın kaportasından yukarı doğru temkinli bir şekilde çıkararak baktılar ve okların adamları yere
serdiğini gördüler. Yavaşça yerlerinden kalktılar. Adam cesetlere doğru giderken Okan da peşine
takıldı.
“Gerçekten teşekkür ederim. Hayatımı kurtardın.”
“Rica ederim de alt tarafı bir rüya. Bu arada sen kimsin, bu adamlar kim ve neden senin
peşindeydiler?”
Adam cesetlerin yanındaki silahlardan birini aldı.
“Evet senin için bir rüya ama benim için gerçeklik. Uyandığını düşündüğün zaman kendine şu soruyu
sor. Ya senin gerçeklik sandığın da başka birinin rüyasıysa. Bundan kurtulmak için senin de benim
yaptığımı yapman gerekecek.
“Neyi?”
“Bunu.” Dedi adam ve takım elbiseli adamlardan aldığı silahı Okan’ın alnına dayayarak ateş etti.
Okan okuma koltuğundan fırlayarak uyandı ve elindeki kitabı yere fırlattı. Sabaha kadar koltukta
uyumuştu. Rüyanın etkisinden kurtulamadı kendi kendine söylenmeye başladı.
“Pislik herif. Nasıl uyanamadım ben ya? Aman neyse ne” dedi ve bir titreme geldi kendi kendine.
Terlemişti mutfağa gidip soğuk bir bardak su içti.
Okan hava almak ve kabusu unutmak için dışarı çıktı. Aklını rüyadan alamıyordu. Ya da kabus mu
demeliydi? Bir kafenin önüne son model pahalı bir araç yanaştı. İçinden jilet gibi takım elbisesi ile bir
adam çıktı. Etrafta bütün gözler bu adama dönmeye başladı. Okan dikkatle baktı. Rüyasında
Ferrari’sini önüne park ettiği kafenin önündeydi araba. Etraftaki gözler rüyasında onun üstünde
olduğu gibi bu adamın üstündeydi. Birden arkasından “İşte orada” diye bir ses duydu ve gayri ihtiyari
sesin nerden geldiğine bakmak için arkasını döndü. 4-5 siyah takım elbiseli ve kel adam Okan’ı
göstererek ellerinde silahla Okan’a doğru koşmaya başladı. Saniyesinden Okan’ın aklından tek bir
cümle geçti. Ya senin gerçeklik sandığın da başka birinin rüyasıysa.