Bağışladım artık seni
Hürsün, özgürsün
Şimdi al eline o meşaleyi
Kendini yeşil bir taşa çevirip milyon asır dimdik dur
Kusurlarına hipermetrop olmuş gözlerimle duyulan her hatra kulaklarımı kesiyorum
Van Gogh oldum ben
Theo’ya da mektup yazarım
Yatağımın altında bulsun
Ölçsün, biçsin
Ölüp bitsin sonra katarakt olduğumda
Bir sel bir seli götürüyor benimle birlikte
Yüz göz oldum toprakla ve çamurla ve çimenle, mermerle
Allah’ım daraltıda kaldım
Ne olurdu çiçekler de mayoz bölünseydi
Eşeyli üreseydi
…
Sevişebilselerdi mesela nergisler satıldıkları kovalarda
Kalbimin üzerinde imkanı kısıtlı bir fil duvardan duvara vuruyor kendini
Ben bu nazarı çıkmış fanusun japon balığıyım
Küllere boyanıyorum çektiğim her sigarada
Fotoğrafçı mıyım neyim ben Allah’ım
Öyleydi, her yitirişim oturmuşluğun dışına çıkmaktı
Boğazımın üç parmak altında kaynayan bir kazan devrilmeyi bekliyor ciğerlerim yönünde
Ben bu içimde koştuğum onca maratonu bir zaman sarmalında madalyalandırdım
Ruhuma kütleler halinde madalyalar,
Boynumda bir avize
Susamam şimdi, susamazsın sen
Tüm bu yaşanılanı kıl ipte yürürken inkar ettirdiler bana
Açtığım her çekmecede yaşanılan külleri doldurmuştum kavanozlara
Kapağı olmayan, uçuşup duran her kül…
Üfledikçe pırıltısı boşalır alnıma anıların
İnce bir zincire dizsem diyorum
Takılıp kopsa sonra
Bana geçen her gün annemi özlettin, beni özlettin
Dilim annemin öğrettiği beceriksiz bir şarkıyı durmadan söylemeye kalkışır
Dönmez durur
Meğer hayatım mırıldanmak üzerine kurulu bir senatoryo olmuş
Git de kırılan dilimin gönlünü alayım