• Destek
  • Üye Ol
  • Yazar Girişi
  • Abone Ol
0 553 423 00 17 kibelekulturs@gmail.com
Kibele Kültür Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
Kibele Kültür Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
No Result
View All Result
Home Öykü

Ne Kokusu Gitmiş Ne De Ait Oluş Hissi Kaybolmamış-1-

mehmetaluc by mehmetaluc
14 Temmuz 2025
in Öykü
0
Ne Kokusu Gitmiş Ne De Ait Oluş Hissi Kaybolmamış-1-
0
SHARES
5
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter
  Bir insan, yitirmeyi kafasına koymadan önce yitireceği şeyin ne olduğunu biraz düşünse, ne olurdu? Hayatına heyecan katacakken, bu heyecanı yitirmeye çalıştığının farkına varabilir mi acaba? “Acabalar” ve “ne olurdu” gibi şeylerle gülümsemelerin yerini doldururken, aslında gülümsemeleri yitirdiğimizi fark eden olur muyduk acaba? Buyurun seyredelim… Geçiş müziği ile.
  Eşiyle ayrı şirketlerin—yani birbirine rakip oldukları—bir dönem tanışmışlardı. Bu tanışma, sadece bir bakışla geçiştirilmişti; bakmak nedir, henüz öğrenememişlerdi. Ama aşk, bakmayı ve bakmanın ne olduğunu zamanla öğretiyor insana. Üstelik bu öyle alelade bir bakmak değil; her gün yolda yürürken “baktık” zannettiğimiz ama aslında önünden geçtiğimiz, fark edemediğimiz bir şeyi görmeyi öğretiyor. Bu bakış, direkt kaleye gol atar gibi… Okumakla ve hissetmekle yaşamakla ilgili bir durum… Zaten aşk da böyle bir kurum; bu nedenle bazen aniden yaptırır açık oturumlarını. İlk tanışma değil de öylesine bir fark etmenin kapısını çalmaya hazır oldukları o aylar öncesinde—yine karşılıklı çıkarların tavan yaptığı, televizyonda tartışmaların zirveye çıktığı bir gün—bu defa gerçekten bakışmışlardı. Aşk karşılaştırmıştı onları. Birkaç sıcak tebessüm, bir selamlaşma ve gülümsemeler sonrasında bu kalabalık ortamdan uzaklaşarak restoran yerine başka bir yere gitmeye karar verdiler.
Erkek karakterin adı Kemal, kadınınki ise Gülümser olsun.
Kemal:
— Benim bir dağ evim var. İstersen oraya gidelim. Hizmetçilerim her zaman hazır olmasa da marketten bir şeyler alırız, birlikte yemek yapar yeriz. Sevdiğin veya yapmamı istediğin bir yemek var mı?
Gülümser:
— Neden olmasın? Yemekte seçici değilim.
   Marketten meyve ve sebze alarak dağ evine vardılar. Genişçe bir salon… ama hiçbir köşe tam dolu değil. Tıpkı aşkla başlayıp eksik kalmış cümleler gibi: Bir koltuk yerleştirilmiş, yanına bir sehpa düşünülmüş ama tamamlanmamış. Sanki biri orada oturmuş da sonra ansızın kalkıp gitmiş…
Ve eşya bile hâlâ onun bekleyişinde susmuş gibi. Kestane rengi ahşap duvarlar, her çizikte bir hatıra saklı gibi: Bir bakış, bir kahkaha… Ya da sadece içini delip geçen bir suskunluk gizli… Kendi içini ısıtmayan ama dışa sıcak gelen bir soba var köşede; tıpkı insanın başkasına ışık olup da kendi karanlığında kaldığı anlar gibi. Yerde yıpranmış bir kilim var… Renkleri solmuş, ama üzerinde hâlâ birkaç iz: Belki bir dansın adımı, belki de diz çöküp yazılmış bir veda mektubunun gölgesi. Mutfakta fincanlar var; ama hiçbirinin eşi yok. Bazıları eksik, bazıları çatlak duruyor. Ve o çatlaklarda hâlâ susulmuş aşkların tınısı var. Yatak odası küçük… Ama duvarda asılı duran bir atkı gibi, zamanında bırakılan sıcak bir iz var hâlâ. Ne kokusu gitmiş, ne de ait oluş hissi kaybolmuş.
Bu dağ evi… Yitirdiğin ama unutmadığın aşklar gibi: Uzakta, yalnız, sessiz… Ama içinde hâlâ atan bir kalbin yansıması gibi. Kemal içeriye buyur ettikten sonra, koltuğa oturmasını rica etti.
Pencereleri açıp odayı havalandırdı, sonra dedi ki:
Mehmet Aluç
Devam edecek inşallah…

Yazıyı nasıl buldunuz?

Oy için yıldıza tıkla!

Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı

Oyu yok

We are sorry that this post was not useful for you!

Let us improve this post!

Tell us how we can improve this post?

Paylaşarak destek olabilirsiniz!
Tags: dağevimarketoykusalon
Previous Post

Next Post

15 Mayıs Destanı

mehmetaluc

mehmetaluc

Hayat, her anı bir hikâye olan uzun bir yolculuk… Ben Mehmet Aluç, 1962 Malatya doğumlu, Ankara’da ikamet eden bir edebiyat tutkunu olarak, kelimelerle bu yolculuğu kayda geçirmekten büyük bir keyif alıyorum. Kalemim, geçmişin tatlı anılarıyla beslenirken, geleceğe umutla bakan satırları da şekillendiriyor. Malatya’nın sıcak sokaklarında çocukluk günlerimi yaşarken, Ankara’da edindiğim tecrübeler iç dünyamı daha da genişletti. Zamanla, kelimelerin sadece bir anlatım aracı değil, aynı zamanda ruhun derinliklerine açılan kapılar olduğunu fark ettim. Şiirlerimde, insanın içsel yolculuğunu ele alıyor; öykülerimde hayatın sıradan ama anlam dolu anlarını yakalamaya çalışıyorum. Denemelerimde, hayata dair sorgulamalar yaparak okuyucuların zihninde yeni ufuklar açmayı hedefliyorum. Edebiyat benim için yalnızca bir ifade biçimi değil, aynı zamanda kendimi, dünyayı ve insanı anlama çabası. Ve bu yolculuk devam ediyor… Her kelime yeni bir pencere açıyor, her satır geçmişle geleceği buluşturan bir köprü oluyor.

Next Post
15 Mayıs Destanı

15 Mayıs Destanı

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Result
View All Result

Hakkımızda

Kibele Kültür Sanat Logo

Kibele Kültür Sanat

Merhaba sevgili okur.

Mitolojide Tanrıların anası olarak bilinen Tanrıça Kibele’nin anaç, üretken, hayatın devamını sağlayan özelliklerinin uğruna inandık. Ve onun adını kullanıp Kibele Sanat olarak edebiyatta biz de varız dedik. Edindiğimiz misyonla amacımız; bizden önceki kalem ustalarımızın bayrağını, gelecek kuşaklara ulaştırmak. Çünkü edebiyat dünya tarihini içinde barındıran devasa bir ansiklopedidir… Devamını Oku

Arşivler

  • Temmuz 2025
  • Haziran 2025
  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Aralık 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023

Kibele Kültür Sanat Logo

Kategoriler

  • Anlatı
  • Araştırma
  • Deneme
  • Genel
  • Hakkımızda
  • İnceleme
  • Kitap İncelemeleri
  • Masal
  • Öykü
  • Roman
  • Şiir
  • Sinema
  • Sizden Gelenler
  • Söyleşi
  • Tiyatro
  • Yeni Çıkanlar

Son Yazılar

  • ANTENLİ RADYO
  • 15 Mayıs Destanı
  • Ne Kokusu Gitmiş Ne De Ait Oluş Hissi Kaybolmamış-1-
  • (başlıksız)
  • Derman Olmayan Bir Hatırlayışın Yazılışı

Copyright 2023 - 2025 Haziran K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi All Right Reserved. Developer by Fedora Bilişim Teknolojileri İnternet Danışmanlık Hizmetleri Basım Yayın Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi. Bu sitede yayınlanan ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, hiçbir şekilde kullanılamaz, izinsiz kopyalanamaz. Tüm hakları K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi'ne aittir.

KİBELE Abone
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol

Copyright 2023 - 2025 Haziran K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi All Right Reserved. Developer by Fedora Bilişim Teknolojileri İnternet Danışmanlık Hizmetleri Basım Yayın Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi. Bu sitede yayınlanan ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, hiçbir şekilde kullanılamaz, izinsiz kopyalanamaz. Tüm hakları K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi'ne aittir.