Mitolojik öykülerde geçer yaşamımız
Efsanelere karışıp akar bugünlere
Nehirler söyler türkümüzü.
Yükümüzü kuşlar, böcekler taşır.
Baharı yaşarız tek pencereden
Dört duvarımız dört mevsime gebe.
Gece 24 saat yaşanır burda
Gündüz bize hasret, biz güne hasretiz.
Korkudan bihaberdir yüreğimiz
Yemin etmişiz yarına çıkmaya,
Karanlığı derin dehlizlere gömmeye.
Tüter ocağımız yüzyıllardır
Mısra mısra birikir şiirimiz
Havva’dan, Meryem’den gelir ilhamımız.
Dağlar, denizler, gök bize borçlu .
Bir yanımızda renklerin tanrıçası yeşil
Bir yanımızda kımıl kımıl mavi sular
Ve üstümüzde bulutların gri bereketi.
Biz tırnaklarız toprağı her sonbahar arifesinde
Emeğimizde binlerce tohum filizi
Tomurcuklar bizde koşar güle.
Günahkar sayılırız eril divanlarda, meclislerde
Buğday yasak, elma yasak aşk yasak bize
Acı çekeriz her kavgada her savaşta
Acımız Hera’ya emanet, Hera Havva’ya.
Antik kalıntılarda saklı anılarımız
Ne onulmaz köle olma korkusu
Ne de kral ve kralcıların kanlanmış sesi
Kısılmaz çığlığımız, dinmez umudumuz…
Samet TUNCA
İstanbul/Düseldorf yolculuğu