Küçük elleri ve narin gözleri olan kız, şehrin en taze adaçayını demleyen pastanenin bulunduğu caddede; yer yer yosunların hışmına uğramış, küflü kurbağa rengi duvarın çevrelediği bahçeyi seyrediyordu. Bir okul bahçesiydi, üstelik kanı tatlı çiçekleri vardı. Küçük elleri ve narin gözleri olan kıza Aykimim’ i hatırlatıyordu çiçekler. Onun Aykimim’ i hem botanik hem kimyadan anlardı. Arzusu, günün birinde güzelliği dünyalara destan mavi şakayıkları kuzey topraklarımızda da açtırabilmekti. Küçük elleri ve narin gözleri olan kız, Aykimim’ in bu hayırlı rüyasının günü geldiğinde gerçekleşeceğini duymuştu kalbinin yamaçlarında yuvalanan pembe güvercinlerin fısıltıları arasında. Küçük elleri ve narin gözleri olan kızın kalbi tırnaktan tepeye tozsuz pembeyle döşeliydi zaten. Tıpkı Aykimim gibi. Ama hiç benim gibi değil.
Kalbim kimi sevse onun memleketine gitmek istememden belli bu aslında. Durmadan kitap okumamdan da belli. Kitabı yalnızca kağıtlardan değil, ellerden ve yüzlerden de okumamdan anlaşılıyor ki dilimin kemiği var, eklemi yok. O gün de kitap okuyordum, yemyeşil pelerin kuşanmış, esmer bir ihtiyarın gölgesinde otururken. Ne tesadüfse, adı da Çınar’dı, olan biteni beraber izliyorduk. Küçük elleri ve narin gözleri olan kız, okulun bahçesindeki körpecik çiçekleri izlemekten hevesi tavsadığında ip atlamaya başladı.
İpi, mavi şakayıkların sapları sıkıca örülerek yapılmıştı. 1 kez atladı, 2,3,4,5,6,7,8 ve dokuzu tamamlayamadan duruverdi. Küçük elleri titremiş, narin gözlerinin parılcaklı bakışları sonbaharlaşmıştı. Kalbi sadece tozsuz pembelerle döşeliydi ama yine de sıkışıyordu, şehrin en taze adaçayını demleyen pastaneden kanatlı bir kız çıkarken ansızın. Gözyaşı kızılı dudaklarının çizgilerinde ekşimsi bir buğu, hem boynunda hem gözbebeklerinde en fazla bir kahve çekirdeği boyutunda olabilecek lacivert güneşler vardı.
Küçük elleri ve narin gözleri olan kız ondan korkmuyordu. Velev ki görmüyordu bile. Şakayık saplarından yapılmış ipi küçük ellerinden kayıp düştü, narin gözleri kapanırken. Kanatlı kız, küçük elleri ve narin gözleri olan kızı kucağına alıp gökyüzünün deniz yıldızı rengi dalgalarına yükselmeye başladı, görünmez yolları süpüren bulutların nezaretinde.