Fark etmek göğüs kafesinizi acıttığı gibi gereklidir de.Günümüz insanı büyük bir manevi boşluk ve rûhi tatminsizlik içinde.Bazen öyle anlar yaşıyor ki insan, sığınacak bir liman,yaslanacak bir omuz,iki kelam halden anlayan bir dost ve belki de yalnız kalmak için bir sebep arama hissi.Aslında insan ,aslını en çok ve en çabuk yalnızlıkla yoldaş olunca bulur.Fark etmek acı verebilir,çünkü yüzleşmek her zaman kolay değildir.Çoğu zaman yıpratır kabullenmek.İçinde büyüttüğün onca sevginin bir bir dalları kırılınca anlıyorsun.İnsan başkalarından çok kendine iyi gelmelidir.İçinizde hep başkalarına dair çiçekler büyütürseniz,onlar ayaklanıp gidince çiçekler bir bir ayak altında ezilir.Ve bu yüzden kendinize çiçek açamazsınız.Yüreğinizde kendinize dair çiçekler büyütün.Yoksa gidenlerin bıraktığı izler öyle yaralar açar ki bedeninizde ,bir tek hüznü resmeder kaleminiz ve dilden dökülen kelamlarınız kalır geriye.İnsanın kendisiyle yüzleşmesi büyümenin ve değişmenin ilk adımıdır.Bu süreçte insan kendi zayıflıklarını ve sınırlarını anlamayı beraberinde getirir.Bunlarla yüzleşmek insanı zayıflatmaz,tam tersine güçlü bir zemin oluşturur.İnsanın içine yolculuğu başladı mı yolu da belli demektir.Fark etmek yalnızca gerçeği görmek değil,aynı zamanda kendini bulmaktır.Kendini bulamayan insanın içinde hep bir boşluk oluşur ve durmadan beyni dürter.Bu sefer bu boşluğu farklı yerlerde arayışa düşer.Ve işte ilk yanlış yola bu şekilde girilir.Yol yanlış ise varacağı yerde yanlış ve aidiyetsiz olur.Bazen belki de kaybetmek gerekir ,bulmak için.Ya da gerçekten yanlışla yüzleşmek gerekir ki doğruya ulaşabilesin.Hayat bu,elbette ki inişler çıkışlar olacak.Ama önemli olan bu girdaptan en az yarayla çıkmak.Hayat bazen bizde derin yaralar bırakabilir.Siz iyileştirmek için bir ömür verirsiniz ama izi geçmez.Bu yüzden bazen de belki de yaranın iyileşmesini bırakıp ,o yaranın üzerine çiçekler ekmeye başlarsanız daha az acı duyar ve emin olun daha çabuk iyileşirsiniz.Yıkıldığımızı düşündüğümüzde , gerçekte içimizdeki gücü keşfetmeye başlar.Sabrımızın dayanma seviyesi, acıya tahammül etme,zamanı nasıl daha yaşanır kılabilmeyi öğreniriz.Bu süreçte iyileşmek,o yaralarla yüzleşmekle başlar. Herşeye rağmen yaraları benimseyip kabul edip hayata yeniden sımsıkı sarılabilmektir.En büyük intikam zafer almak değil,tüm yaşadıklarına rağmen yeniden güven duymak , yeniden sevmek ve en önemlisi kendini affedebilmektir.Çünkü hayat herşeye rağmen devam ediyor ve en iyi intikam senin kendi iyiliğinle olur.Unutma iyilik yapmak istiyorsan ilk önce kendinden başla.Kendini kaybetmene müsade etme.Çünkü kaybolmanın keşkesi olmuyor.Sonra kendini sorguya çekmeye başlarsın.Ben kimim ,neyim.İçinde ki boşluk gün yüzüne çıkar.Sen sen ol ,kimsenin o boşluğu doldurmasına izin verme.Kendi ruhunu öyle doldur ki herkesin gidişi seni bir nebze etkilemesin,eksiltmesin.Yoksa başkalarının dolduğu o boşlukla ,onlar gidince başbaşa kalırsın.Düşmeye izin ver,ayağının kanamasına müsade et,elinin çamura batması seni kirletmez.Bırak ,sımsıkı tuttuğun herşeyi.Hakikat senin özünde.Özünü bulmak için de kendi varlığının farkına varmadan idrak edemezsin.Bırak dışardan seni yalnız sansınlar.Sen içindeki kalabalıklara bir kelepçe vur ki kendi sesini işitebilesin.Ne yol uzun ne de yolcunun ömrü.Bu yüzden acı çekerek özüne ulaşmakta bir nimettir.Hisseden bir kalbinin olduğunu hatırlatır sana.Gerçekle yüzleşmek acı bir klavuz olsa da ,herkesten göç etmen gerekse de lütfen tüm cesaretini topla ve al sırtına bir tek sana ait olan yükleri.Seni inciten,canını acıtan seni hizsizleştiren ne varsa yüzleş ve göm kara toprağa ebedi bir selâ ile…