• Destek
  • Üye Ol
  • Yazar Girişi
  • Abone Ol
0 553 423 00 17 kibelekulturs@gmail.com
Kibele Kültür Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
Kibele Kültür Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
No Result
View All Result
Home Öykü

İsimsiz Çocuk / Ebruh Yılmaz

Ebruh by Ebruh
9 Kasım 2025
in Öykü
0
İsimsiz Çocuk / Ebruh Yılmaz
0
SHARES
13
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

Ben çocuk ama aslında büyüğüm sadece ismim yok. Bana herkes çocuk diye seslenir. Bu sene o süslü binadaki okula başlayacağım. Annem söz verdi. Yaz sonu çıkaracakmış kafa kâğıdımı o zaman bir isim de koyacakmış bana. Hatta dedi ki;”İyice düşün taşın sen hangi ismi beğenirsen, sana o ismi koyacağım.” Hem bu mahalleden de taşınacakmışız öyle dedi. Aman benim canıma minnet. Şu asık suratlı, kış sakallı bakkal amcadan da kurtulurum. Şimdi de ondan aşırdığım çikolataları yiyorum. Oh çikolataları yedikçe onun o suratsız yüzüne okkalı bir tokat atıyorum gibi. Gittim yanına bir tane çikolata alacaktım. Annem “Çocuk ne istiyorsa ver” demişti. Sanki annem tembihlememiş gibi kafama şaplağı çaktı. Canım acımadı da, o an içimde bir yer acıdı. Çıktım dükkândan sonra oturduğu sandalyesinde televizyonun parlak yalanına dalmışken usul usul bir gölge gibi girip bir kutu çikolata aldım.

Boyum zaten bacak kadarmış öyle diyorlar. Aslında geçen sene okula gidecektim ama boyum çok kısa diye almadılar. Hem de “Kafakağıdı olmadan olmaz hanım” diye annemi terslemişti öğretmen. Bu sene boyum birazcık daha uzadı, dedim ya annem de söz verdi kesin okula gideceğim. Ama aklıma hâlâ kendime koyacağım bir isim gelmiyor. Seher mi koysam acaba. Karşı komşunun deniz gözlü kızı. Bana hep gizli gizli yemek veriyor. Hatta geçenlerde gelip başımı okşadı. Bu zamana kadar annemden başka kimse başımı okşamamıştı. Belki ismimi Seher koyarsam benimde gözlerim onun gözleri gibi deniz mavisi olur. Başımı okşayıp kocaman deniz gözleriyle bana bakınca önce şaşırdım öylece kalakaldım. Ama annemin yasağı boğazıma takıldı, ağzımdan hiçbir kelime çıkmadı.

Annem benim başkalarıyla konuşmamı yasakladı. Ne zaman birileriyle konuşmaya ya da oynamaya kalkışsam bana “Piç” diyorlar. Sahi piç demek, ne demek ki? Geçenlerde deniz gözlü ablanın küçük kardeşine de “Bitli” dediler. O da ne demek bilmiyorum ama kızın adı bitli kaldı. Bitli kız uzun süre kaşındı. Kafasında bir sürü böcek varmış. Konuşurlarken duydum. Piç de böcek gibi bir şey demek ki!  Ama bende böcek filan yok ki. Böcekli değilim ya olsun varsın piç desinler bana.

Hem annem haftada bir gün mutlaka yıkar beni. Hem her banyodan sonra da sarılıp öper. Çok öpmez beni yoksa şımarırmışım. Olsun haftada bir öpse de razıyım. Banyo zamanım yaklaştı, saçlarım ara ara kaşınmaya başladı. O bitli kız gibi deli gibi kaşınmıyorum he, benimki tatlı tatlı bir kaşıntı. Annem gelsin bir güzel yıkasın beni. Kaç gündür eve uğradığı yok. Yine zengin bir adamın peşine takılıp gitti mi bilmiyorum. Ama mutlaka geri döner. Hep öyle oldu bu zamana kadar. Birkaç gün gezer tozar sonra bakkala, kasaba, manava borcumuzu kapatır. Bak yine asık suratlı, kış sakallı bakkalın yaptığı geldi aklıma bir çikolata daha yiyeyim de değsin canıma. Boş kutuyu atacağım bakkalın önüne anlasın bir daha bana şaplak atmak neymiş. Hem anneme söyleyeceğim. Dükkânı şöyle harman yeri gibi estirsin. Daha önce de böyle yapmıştı asık suratlı, kış sakallı bakkal. Anneme diyince bakkaldaki tüm rafları darmadağın etmişti. Bir gelseydi annem! Bu kez fazla uzadı işleri, hiç bu kadar kalmazdı. İki güneş batınca gelirdi. Şimdi saydım, gideli neredeyse dört güneş batmış. Hem geceleri de soğuk olmaya başladı. Yaz olmasına rağmen üşüyorum. Deniz gözlü kız kapıya kuru ekmekte bırakmasa açlıktan bayılırdım. Bu mahalle de bir tek onu özleyeceğim.

Bakkaldan çikolatayı çalmak için kapıda gizli gizli beklerken iki kadın beni süzüp bu çocukta burada kaldı,  gelip almayacaklar mı bunu dediler. Kim beni niye almaya gelsin ki. Annem onları parçalar vallahi! Zaten herkes annemden korkar. Mahalleli kadınlar annemi görünce yollarını değiştirir. Neymiş “Kötü kadınmış” benim annem. Tabii ki kötü kadın olacak, sizin gibi kadınlarla uğraşmak için iyi kadın olmak yetmez ki! İlla ki kötü olacak. Benim annemin kalbi pamuk gibi bir kere. Bazı geceler beni koynunda yatırır. Yatırır da sımsıkı sarılıp anasının adını sayıklar. Sanki ben onun anası olurum o da benim yavrum. Bazen de “Anamın adını koyalım mı” diye sorar. Eee be kadın madem koyacaktın bu zamana kadar niye bekledin. Bu saatten sonra kendi adımı kendim koyarım. Zamanında koysaydın ananın adını. Neymiş Fadik olacakmış adım. Benden Fadik olmaz ki! Ben teneke kutuları birbirine bağlayıp gürültü olsun diye mahallede aşağı yukarı giden kızım. Dövdüğüm erkek çocuklarının haddi hesabı yok. O zaman Fatma olsun. Erkek Fatma. Onu da annem kabul etmedi.  Küs olduğu kardeşinin adıymış. Hâlâ bir isim bulamadık. Okula da az bir zaman kaldı. Öğretmen yine kafakağıdı yok diye kaydımı yapmazsa vallahi yakarım o okulu. Annem de ne zaman gelir bilmem. Zaten giderken de bir tuhaftı. İşten döndüğü bir sabah kapının eşiğinde uyuyakalmış. Gözlerimi ovuşturarak kapıyı açtığımda annem hemen dışarıdaki kaldırımda yatıyordu. Hani çocuklar yatağa girmeden koltukta uyuyakalır ya işte öylece. Şaşkın kadın. İnsan eve girmeden uyuyakalır mı? Kıyafetlerine de hep yemek bulaştırmıştı. “Aman be kadın” dedim içimden “benden gizli yine ne yiyip içtin üstünü başını hep kirletmişsin!” Gözleri açıktı, donuk bir cam gibi bakıyordu. Yüzünde garip sert bir ifade vardı. Uykusu çok ağır olmalıydı ki kolunu tuttum silkeledim “Anne” dedim “Hadi kalk içeride uyu. Soğukta kalacaksın.” Ama ne ses çıkardı ne de kolunu çekti. Kaldırımda yattığı içinde buz gibi olmuştu.  Annem beni duymazdan geliyordu. Kendince benimle oyun oynuyordu. Sonra o bizi sevmeyen mahalleli kadınlar gelip annemi aldılar. Aşağıdaki caminin alt katında yıkadılar ve beyaz bir çarşafa sardılar. Annemin de hiç sesi çıkmadı. Öylece gözlerini açmış hiç kırpmadan kadınlara bakıyordu. Sonra hep beraber gittiler. Ben orda gizlenip kapının aralığından baktım, anneme fena bir şey yapmasınlar diye. Deniz gözlü kız benim saçlarımı okşayıp eve götürdü.

Yazıyı nasıl buldunuz?

Oy için yıldıza tıkla!

Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı

Oyu yok

We are sorry that this post was not useful for you!

Let us improve this post!

Tell us how we can improve this post?

Paylaşarak destek olabilirsiniz!
Previous Post

Next Post

Son Perde /Japon Eller

Ebruh

Ebruh

Next Post
Son Perde /Japon Eller

Son Perde /Japon Eller

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Result
View All Result

Hakkımızda

Kibele Kültür Sanat Logo

Kibele Kültür Sanat

Merhaba sevgili okur.

Mitolojide Tanrıların anası olarak bilinen Tanrıça Kibele’nin anaç, üretken, hayatın devamını sağlayan özelliklerinin uğruna inandık. Ve onun adını kullanıp Kibele Sanat olarak edebiyatta biz de varız dedik. Edindiğimiz misyonla amacımız; bizden önceki kalem ustalarımızın bayrağını, gelecek kuşaklara ulaştırmak. Çünkü edebiyat dünya tarihini içinde barındıran devasa bir ansiklopedidir… Devamını Oku

Arşivler

  • Kasım 2025
  • Ekim 2025
  • Eylül 2025
  • Ağustos 2025
  • Temmuz 2025
  • Haziran 2025
  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Aralık 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023

Kibele Kültür Sanat Logo

Kategoriler

  • Anlatı
  • Araştırma
  • Deneme
  • Genel
  • Hakkımızda
  • İnceleme
  • Kitap İncelemeleri
  • Masal
  • Öykü
  • Roman
  • Röportaj
  • Şiir
  • Sinema
  • Sizden Gelenler
  • Söyleşi
  • Tiyatro
  • Yeni Çıkanlar

Son Yazılar

  • Ben Seni Hiç Görmedim Atatürk
  • Hastalıklı Aşk / Ebruh Yılmaz
  • Muşkin’e İtiraf
  • İMLEÇ
  • Bumerang | Ersin KURT

Copyright 2023 - 2025 Haziran K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi All Right Reserved. Developer by Fedora Bilişim Teknolojileri İnternet Danışmanlık Hizmetleri Basım Yayın Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi. Bu sitede yayınlanan ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, hiçbir şekilde kullanılamaz, izinsiz kopyalanamaz. Tüm hakları K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi'ne aittir.

KİBELE Abone
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol

Copyright 2023 - 2025 Haziran K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi All Right Reserved. Developer by Fedora Bilişim Teknolojileri İnternet Danışmanlık Hizmetleri Basım Yayın Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi. Bu sitede yayınlanan ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, hiçbir şekilde kullanılamaz, izinsiz kopyalanamaz. Tüm hakları K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi'ne aittir.