• Destek
  • Üye Ol
  • Yazar Girişi
  • Abone Ol
0 553 423 00 17 kibelekulturs@gmail.com
Kibele Kültür & Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
Kibele Kültür & Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
No Result
View All Result
Home Öykü

Ihlamur Kokusu / Müjgan Ersuna

Müjgan Ersuna by Müjgan Ersuna
24 Mayıs 2025
in Öykü
0
Ihlamur Kokusu / Müjgan Ersuna

Large family sitting at the harvest table under the big walnut tree, during the outdoor summer breakfast.

0
SHARES
38
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

Havadaki ıhlamur kokusu her yere ulaşıyordu. Aysel Hanım usulca yatağında doğruldu,
sabahlığına uzandı sırtına giydi. Eğildi terliklerini düzeltip ayağına geçirdi. O terliklere her
baktığında rahmetli eşi aklına gelirdi, onun hediyesiydi. Avni Bey öldüğünden beri, ölmemiş
gibi davranıyordu. Diğer odadan çıkıp gelecekmiş gibi, onunla yaşıyordu ve karşısındaymış
farz edip konuşuyordu. Ayağa kalktı pencere hafif aralıktı, sonuna kadar açıp, ıhlamur
kokusunu içine çekti.
Bugün yapacak işi çoktu. Çok sevdiği torunu Ela yurt dışından tatilini geçirmek üzere
onun yanına gelecekti. Çok özlemişti hepsini, oğlu ve gelini de Mersin’den geliyorlardı, Avni
Beyi kaybettikten sonra, ilk defa hep beraber olacaklardı. Yalnızlığa alışamıyordu, alışmak ta
istemiyordu evde birileri olsun, onlarla konuşsun istiyordu. Mutfaktaki radyosunu açtı, eşiyle
ikisinin çok sevdiği “Bir ihtimal daha var” şarkısı çalıyordu. Gözyaşlarını elinin tersiyle sildi.
“Neyse hemen kahvaltımı edip, hazırlıklara başlayayım, pazara da gitmem lazım, erkenden
gidip geleyim.” Dedi kendi kendine, evde olan birine söyler gibi.
Bütün gün koşuşturdu öğleden sonra saat üç olmuştu. Kapı çaldı oğlu ve gelini gelmişti.
Sarıldılar, öpüştüler, hasret giderdiler. Hülya
“Anneciğim yapılacak bir şey var mı?”
“Yok, kızım hepsi hazır erkenden kalktım heyecandan işleri çabucak bitirdim. Ela’nın
odasına en sevdiği leylak rengi çarşaf takımını serdim. Sonra lavanta keselerini yastığının
altına koydum. Banyo havluları, şampuanını banyoya yerleştirdim.”
Ali’yi büyütürken yıllar nasıl geçti anlamamıştı. Torunu Ela büyürken ise emekten çok
sevgisini vermişti. Kendi çocuğunu büyütürken sorumluluğunu düşünmekten, sevgisini tam
olarak yaşayamamıştı. Torununda ise sadece sevmesi kalıyordu. İkindi çaylarını içtiler,
Hülya’nın getirdiği kerebiçlerle beraber.
“Ay Hülya iyi düşünmüşsün kızım, Ela’mda çok özlemiştir bu kurabiyeleri”
“Tabi anne bilmez miyim, fazlaca aldım onun için?”
“Ne kadar kaldı gelmesine?”
“Bir saate burada olur, havaalanı beş dakika, Ali az sonra gider alır.”

“Ali nerede Hülya?”
“Maç izliyor odada.”
Az sonra Ali kapıda belirdi, yüzü kireç gibi olmuş, eliyle televizyonu gösteriyor, dili
tutulmuş bir halde. Odaya koştular maç sesi var, alt yazı geçiyor bilmem kaç sefer sayılı
Almanya-İzmir uçağı, Yunanistan üzerinde… Gerisini okuyamadılar, yıkılmışlardı.
Perişan olmuşlar, her biri başka tarafa doğru çırpınıyordu. Hülya’nın telefonu çaldı,
hemen açtı,
“Anne ben trafik kazası geçirdim, uçağı kaçırdım, ama şimdi iyiyim, merak etmeyin.
Arkadaşım uçağı kaçıracağım diye, otobanda hız yapınca arabanın hâkimiyetini kaybetti kaza
oldu. İşlemler uzun sürdü, o yüzden hemen arayamadım. Yarın gelirim bilet bulursam,
bakacağım birazdan. Arar, haber veririm size.”
”Hülya telefonu elinden düşürdü, çığlık çığlığa bir ağlıyor, bir gülüyordu. Az sonra
diğerlerinin merakını da giderdi. Üçü de şaşkın, oldukları yere sığamıyorlardı. Hepsi
birbirlerine sarıldı. Trafik kazasına bu kadar sevinecekleri hiç akıllarına gelmezdi. İki dakika
içinde iki duyguyu birden yaşamışlardı.
Bahçeye çıktıklarında, Hülya’nın pişirdiği Türk kahvelerini içerken, ıhlamurun kokusu çok
daha güzel geldi burunlarına. Bir günlük gecikmeyle Ela’ya kavuşacaklardı. İnsan hayatının
sona ermesinin an meselesi olduğunu düşündü Aysel Hanım. Avni Beyi de böyle kaybetmişti
bir sabah vakti. Çocuklarımla daha fazla vakit geçirmeliyim, çağırdıklarında bahane bulmayıp
gitmeye karar verdi. “İki üç gün kalır dönerim, özlem gideririz.” Yüksek sesle dile getirmişti.
“Bir şey mi söyledin anne, anlamadım?”
“Hayat çok kısa dedim oğlum.”
“Doğru diyorsun annem, bak bir uçak dolusu insan gitti. Kaç yuva yıkıldı bugün.”
“Kalanlara sabır dilemekten başka diyecek bir şey yok oğlum, çok yazık oldu.”
“Masa hazır güzel ailem, Aç kalmamak için yemek zorundayız. Dünyanın kanunu bu,
yaşadığımız sürece acı veya tatlı hayatımıza devam edeceğiz. Şu güzel kokuyu içimize
çekelim ve anın tadını çıkaralım. Buyurun masaya geçelim.” Dedi Hülya.

Yazıyı nasıl buldunuz?

Oy için yıldıza tıkla!

Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı

Oyu yok

We are sorry that this post was not useful for you!

Let us improve this post!

Tell us how we can improve this post?

Paylaşarak destek olabilirsiniz!
Previous Post

Mutluluk; Elma Dersem Çık! / Derya Tanrıverdi

Müjgan Ersuna

Müjgan Ersuna

Lise, Türk Dili Ve Edebiyat, Tarih Bölümünü Uzaktan Eğitimle bitirdim. Annemin Alzaimer olması okumamdaki en büyük etken oldu.İki çocuk, bir torun sahibiyim.İZMİR'de yaşıyorum.

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Result
View All Result

Hakkımızda

Kibele Kültür Sanat Logo

Kibele Kültür Sanat

Merhaba sevgili okur.

Mitolojide Tanrıların anası olarak bilinen Tanrıça Kibele’nin anaç, üretken, hayatın devamını sağlayan özelliklerinin uğruna inandık. Ve onun adını kullanıp Kibele Sanat olarak edebiyatta biz de varız dedik. Edindiğimiz misyonla amacımız; bizden önceki kalem ustalarımızın bayrağını, gelecek kuşaklara ulaştırmak. Çünkü edebiyat dünya tarihini içinde barındıran devasa bir ansiklopedidir… Devamını Oku

Arşivler

  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023

Kibele Kültür Sanat Logo

Kategoriler

  • Anlatı
  • Araştırma
  • Deneme
  • Genel
  • Hakkımızda
  • İnceleme
  • Kitap İncelemeleri
  • Masal
  • Öykü
  • Roman
  • Şiir
  • Sinema
  • Sizden Gelenler
  • Söyleşi
  • Tiyatro
  • Yeni Çıkanlar

Son Yazılar

  • Ihlamur Kokusu / Müjgan Ersuna
  • Mutluluk; Elma Dersem Çık! / Derya Tanrıverdi
  • Yıllardan İsimsiz Biriyim / Ezel Altunışık
  • Sanatın Siyaseti, Siyasetin Sanatı / Hasan Ali Çölük
  • İçimize Gün Doldurmuşlar / Mehmet Deniz Yılmaz

Copyright © 2024 Kibele Kültür Sanat. Tüm Hakları Saklıdır.

No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol

Copyright © 2024 Kibele Kültür Sanat. Tüm Hakları Saklıdır.