Sonsuza dek değilse ruhunun günbatımı
Ne gerek her şiirde senin için tekrar doğmaya?
İhtimaller, ölümünü benden evvel olur da fısıldarsa
Nasıl lanet etmemeli seslerin nefese karıştığına?
Çizgin, çizgimden teğet dahi geçemeyecek olursa
Ne için kalabalıklara düğüm olur ömrüm?
Varlığın tutup da burkacak ise yüreğimi
Ne diye ölümünle bir götürmezsin onu?
Anlamayacak olursam geldiğini
Aşkı iki ruhta bir kılan tanrı utanmaz mı?
Herkesten kaçıp da seni aradığım şu odaların
Bıraktım sahi kapılarını, kokusu dahi olamayacak isen
Ömrüm kim için, ne için, neye dayanır?
Çıkmazında, o kusursuz teninin kapladığı elleri tutamayacaksam
Dolanıp durduğum tüm o kitaplar
Tüm o ruh dolu yazarlar neye?
Her şükre bilmediğim adını ekleyemeyeceksem
Tanrının bu kini ait hangi sebebe?
Tutup da bir gün saçlarını okşamayacaksa
Şiir karalamaktan başka hangi emele bu eller?
Seninle dolup taşamayacak olursa bu yürek
İçinde tuttuğu bu sadakat kime?
Gelmeyecek isen sonsuza dek
Novalis’in mavileri benimle