Tam vaktinde açmalıydım musluğunu,
Muhayyile havuzum, sonbaharda doldu.
Birden hesap eder oldum,
Günlük kaç saatten, kaç kitap daha okurum ömrümde?
Bir satır bile olsa benden,
Kalabilir mi yarına?
“Ati” nin güneşi hangi telden yazana vurur?
Sormak imkânı bulsaydım keşke,
Haberleri varken mi öldü yakınlarım?
Yahut tokat gibi mi bir anda?
Ben hazırlanmaya çalışsam da,
Ölü gibi yaşayanları ne çok gördüm…
Fark etmeden öldü birisi yan apartmanımda.
Yaşadığım sandığı o 60 yıla,
Bir 20’si eklense razıyım demişti.
Halbuki 60 sene yalnız beslenip, helaya gitmişti…
Hissiz gibi yaşayanlar gördüm,
Evden işe, işten eve…
Hiçbirinin el izi yok kızlarının saçlarında,
Bir çiçek de alamadın mı be adam?
40 yıl başın aynı yastıkta olana…
Korkak gibi yaşayanlar gördüm,
İçlerinden konuşurlar, kıpırdar dudakları,
Yalnızken girdikleri o elim hal…
Hasımlarına söyleyemedikleri akıllarında;
Akıllarına mıhlananlar, dudaklarında…
Tam vaktinde açmalıydım musluğunu,
Muhayyile havuzum dolmak dilerken,
Bir yandan da boşalıyordu…
Kaç litre, saat ve mevsim geçti bilmem,
Nihayet bu sonbahar doldu…