Ben, ninemin halısını hep çok severdim. Üzerindeki geometrik şekilleri eşleştirirdim. Geçen gün o
halıyı rüyamda gördüm…
Her sabah okula giderken yerdeki taşları sayarım. Sonra anladım ki bir bir taşlardan bin bir halı
yaratmışım zihnimde. Uçan bir süpürgem varmış gibi… Ne garip insan zihni! Birbirine hiç benzemeyen
ama bir o kadar da birbiriyle ilişkili parçaları buluşturup hikâyeler yazmak istiyor. İnsan böyle yapınca
yürümeyi unutuyor ve adeta uçuyor! Zihnin taşları arasında, bir oraya bir buraya. O yüzden özellikle
kadınlar için uçan süpürgeler çok işe yarıyor! Şimdilik, zihnin içinde. Bir gün biliyorum ki hepimiz
gökyüzünde uçacağız, bana güvenin.
O gün de, aynı sabah, aynı duygularla, aynı yollardan geçen genç bir kadın öğretmendim. Havayı
dokunurcasına içime çekiyordum. Bir süpürgem olsaydı, bu havada ne güzel uçulurdu! Okulun
bahçesine vardığımda kendimi gördüm. Yavaşça yaklaştım cam gözlü kıza:
“Korkma ben burada öğretmenim, seni daha önce hiç görmemiştim. Burada mı okuyorsun?” diye
sordum.
Soruyu duyar duymaz aniden uçmaya başladı kız. Süpürgesi var mı diye baktım. Arkasından seslendim:
“Süpürgesiz uçamazsın!”
“Sen öyle san, dedi.”
Gözlerim kamaşmaya başladı, inanılmaz renkleri olan büyük kanatlar çıktı bedeninden. Düşecek diye
çok korktum. Kanatlarına rağmen düşebilirdi ya da biri kanatlarını kesebilirdi. Evet, böyle şeyler
olabilirdi. Dikkatlice çevreme baktım. Aynı kız ağacın kenarında oturuyor, kitap okuyordu. Telaş içinde
arkama baktım. Aynı kız, bahçenin ortasında ip atlıyordu. Tekrar gökyüzüne baktım.
“Ya düşerse, ya düşerse” diye tekrar ettim içimden.
“Herkes gibi davran, lütfen buraya gel” diye gökyüzüne haykırdım.
Kitap okuyan kızın yanına koştum. Tam konuşacaktım ki, okuduğu sayfayı gördüm! Uçan, kanatlı bir
kızın hikayesini okuyordu. İp atlayan kızın yanına koştum, her zıplayışında “uçuyorum” diye
bağırıyordu. Ninemin halısını hatırladım. Ben, aslında hep uçan bir halı istemiştim. Belki ninem de çok
istemişti. Ama bunu her dile getirdiğimde;
“Düşersin kızım” derdi, gözleri yaşlı.
“Sen öyle san” diyemedim.
Şimdi, bu okulda bunu diyebilen birçok kız çocuğu tanıdım. Bazılarıyla yeni karşılaşmıştık, bazılarıyla
ise çok eskiden beri…
Fantastik hikayeye şahane bir örnek okudum. Metaforlarınızdaki geçiş akıcı bir his uyandırdı bende. Kaleminize sağlık.