• Destek
  • Üye Ol
  • Yazar Girişi
  • Abone Ol
0 553 423 00 17 kibelekulturs@gmail.com
Kibele Kültür Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
Kibele Kültür Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
No Result
View All Result
Home Deneme

Gülümseyen Yüzlerin Ardındaki Sessiz Çığlık

mehmetaluc by mehmetaluc
22 Ekim 2025
in Deneme
0
Gülümseyen Yüzlerin Ardındaki Sessiz Çığlık
0
SHARES
5
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

 

Gülümseyen Yüzlerin Ardındaki Sessiz Çığlık

“Her yaşayan sağ sayılmaz, diri diri ölende var; derdi bilinmesin diye güle güle ölen de var” cümlesini okuyunca derinden etkilendim ve kalemi elime aldım, yazmaya başladım…

Hayatta olmak, nefes almakla sınırlı değildir. Her nefes alan gerçekten yaşamıyor olabilir. Bazıları vardır ki, içindeki acıyı kimseye belli etmeden yaşar. Gülümser, selam verir, sohbet eder… Ama aslında içten içe tükenmektedir. Çünkü her yaşayan sağ sayılmaz. Bazı insanlar vardır, diri diri ölür. Kalabalıkların içinde yalnızdır. Gözlerinin içi gülmez, ama yüzü güler. Çünkü derdini anlatmak istemez. Belki kimse anlamaz diye, belki yük olmak istemediği için, belki de acısını kendine saklamayı seçtiği için. O insanlar, “derdi bilinmesin diye güle güle ölenler”dir.

Bu insanlar, en sessiz kahramanlardır. Acılarını içlerine gömer, başkalarına neşe olmaya çalışırlar. Belki bir annenin gözyaşlarıdır bunlar, çocukları üzülmesin diye gece yastığa akıttığı. Belki bir gencin sessiz çırpınışıdır, kimseye anlatamadığı hayalleriyle boğulduğu. Belki yaşlı bir adamın iç çekişidir, yılların yükünü tek başına taşıdığı. İnsanları sadece dış görünüşleriyle değerlendirmek çok büyük bir eksikliktir. Çünkü bazı yaralar görünmez. Bazı acılar sessizdir. Ve bazı ölümler, hayattayken yaşanır. Bu yüzden her gülümseyen yüzün ardında bir hikâye, her sessizliğin içinde bir çığlık olabilir. İnsanı insan yapan, onun iç dünyasıdır. Ve bazen en güçlü insanlar, en çok acı çekenlerdir. Onlar, kimseye belli etmeden yaşarlar; ama yaşadıkları, bir ömürlük bir mücadeledir.

Hayatın içinden geçerken, bazen en canlı görünen insanların aslında ne kadar sessizce acı çektiğini fark edemiyoruz. Gözleri ışıldayan, kahkahası yankılanan, çevresine neşe saçan birinin içinde kopan fırtınaları kimse bilmez. Çünkü bazı insanlar, acısını gülümsemeyle örtmeyi seçer. Derdi bilinmesin diye güle güle ölenler vardır bu dünyada. Onlar, sessizce tükenir; ama kimse fark etmez.

Her yaşayan sağ sayılmaz. Nefes almak, yaşamak değildir her zaman. Bazen insan, içindeki yüklerle öyle bir ezilir ki, ruhu bedeninden önce yorulur. Diri diri ölmek, işte budur. Kalabalıklar içinde yalnız kalmak, anlaşılmadan yaşamak, anlatamadan susmak… Bu da bir ölümdür, hem de en sessizi. Ben bu cümleyi okuduğumda, bir anda gözümün önüne yüzlerce insan geldi. Gülümseyen ama içi kan ağlayan anneler, Filistin, Myanmar, Doğu Türkistan… Sessizce gözyaşı döken gençler… “İyiyim” deyip geceleri yastığına sarılanlar… Hepsi birer sessiz çığlık. Hepsi birer görünmeyen yara. Ve düşündüm: Belki de en büyük iyilik, bir insanın sessizliğini duymaktır. Gülümsemesinin ardındaki acıyı fark etmek, “Nasılsın?” sorusunu gerçekten sormaktır. Çünkü bazen bir kelime, bir bakış, bir ilgi; o diri diri ölen ruhu yeniden hayata döndürebilir.

Kalemi elime aldım çünkü bu sessizleri anlatmak istedim. Onların sesi olmak, onların yükünü paylaşmak istedim. Belki bir gün biri bu satırları okur ve kendi içindeki sessizliği fark eder. Belki bir başkası, çevresindeki gülümseyen yüzlere daha dikkatli bakar. Ve belki bir kişi bile, “Ben seni görüyorum” der. “Her yaşayan sağ sayılmaz, diri diri ölende var; derdi bilinmesin diye güle güle ölen de var” Bu cümle, içimde bir kapı araladı. O kapının ardında, yıllardır sessizce yaşayan yüzlerce insanın siluetini gördüm. Kimisi bir otobüs durağında bekliyordu, kimisi bir hastane koridorunda, kimisi kalabalık bir sofrada sessizce oturuyordu. Hepsinin ortak noktası şuydu: içlerinde bir şeyler çoktan susmuştu.

Bazı insanlar vardır, yaşarken yavaş yavaş silinirler hayattan. Ne bir çığlık atarlar ne de bir yardım isterler. Çünkü alışmışlardır susmaya. Çünkü anlatmak, anlaşılmamaktan daha çok acıtır. Bu yüzden gülümserler. Çünkü gülümsemek, “iyiyim” demenin en kolay yoludur. Ama o gülümsemenin ardında, belki de yıllardır taşınan bir yük, bir kayıp, bir kırgınlık vardır. Ben bu yazıyı yazarken, belki de kendimi de anlatıyorum. Belki de senin hikâyeni… Belki de bir sabah işe giderken göz göze geldiğin ama fark etmeden yanından geçtiğin o adamın hikâyesini. Çünkü hepimiz bir şekilde yara alıyoruz. Ama bazı yaralar görünmüyor. Bazı yaralar, sadece gece sessizliğinde kanıyor. Ve işte bu yüzden, insanlara daha dikkatli bakmak gerek. Birinin gülümsemesi sahte olabilir. Birinin sessizliği, yardım çığlığı olabilir. Birinin “iyiyim” deyişi, aslında “dayanamıyorum” anlamına gelebilir. Bu yüzden, bazen sadece dinlemek yeter. Yargılamadan, düzeltmeye çalışmadan, sadece yanında olarak…

Çünkü bazen bir insanın ihtiyacı olan tek şey, “Ben buradayım” diyen bir kalptir. Bir omuz, bir bakış, bir anlayış… Ve belki de o zaman, diri diri ölen bir ruh yeniden nefes alır. Belki de o zaman, bir gülümseme gerçekten içten olur.

“Her yaşayan sağ sayılmaz, diri diri ölende var; derdi bilinmesin diye güle güle ölen de var” Bu cümle, kalbimin en sessiz köşesine dokundu. Çünkü hepimiz bir yerlerde tanık olduk buna. Belki bir arkadaşımızda, belki bir aile ferdinde, belki de aynaya baktığımızda kendi gözlerimizde… Filistin de işte tanık olup, varamadığımız kardeşlerimiz, zalimlerin bombaları altında vahşide katl ediliyor… Bazı insanlar vardır, içleri kan ağlarken dışarıya neşe sunarlar. Çünkü acılarını göstermekten korkarlar. Çünkü “güçlü olmalısın” diye büyütülmüşlerdir. Çünkü “dert anlatılmaz, yutulur” diye öğretilmiştir onlara. Ve böylece, gülümsemeyi bir maske gibi takarlar. Her gün, her saat, her an… O maskenin ardında ise bir çığlık vardır. Sessiz, derin, yankılanmayan bir çığlık.

Ben bu yazıyı yazarken, o çığlığı sizinle beraber duymaya çalışıyorum. Belki toplumun çığlığını. Belki yıllardır kimseye anlatamadığın, anlatmak istesen bile kelimelere dökemediğin o hissi. Çünkü bazı acılar anlatılmaz. Sadece yaşanır. Ve bazen, sadece anlaşılmak istenir. Yargılanmadan, çözüm sunulmadan, sadece “Ben seni görüyorum” denilerek… İnsan, bazen kendi içinde kaybolur. Kalabalıklar arasında görünmez olur. Herkes onu görür ama kimse gerçekten bakmaz. İşte o an, insan diri diri ölür. Ve bu ölüm, en sessiz olanıdır. Ne bir mezar taşına yazılır, ne bir törenle anılır. Sadece içte yaşanır. Ve gülümsemeyle örtülür. Ama bil ki, senin acın kıymetlidir. Senin sessizliğin değerlidir. Senin varlığın, bu dünyada bir iz bırakır. Ve belki bu yazı, o izleri görünür kılmak içindir. Belki bu satırlar, birinin içindeki karanlığa bir mum yakar. Belki bir kişi bile, “Ben yalnız değilim” der. İşte o zaman, bu yazı ve sizlerle bir kalbe ulaşmış oluruz. Ve belki o kalp, yeniden atmaya başlar, vesselam.

Mehmet Aluç

Yazıyı nasıl buldunuz?

Oy için yıldıza tıkla!

Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı

Oyu yok

We are sorry that this post was not useful for you!

Let us improve this post!

Tell us how we can improve this post?

Paylaşarak destek olabilirsiniz!
Tags: Denemeinsankalemsağsesizyükzaman
Previous Post

Kalbin Sesini Dinle / Galip Uçar

mehmetaluc

mehmetaluc

Hayat, her anı bir hikâye olan uzun bir yolculuk… Ben Mehmet Aluç, 1962 Malatya doğumlu, Ankara’da ikamet eden bir edebiyat tutkunu olarak, kelimelerle bu yolculuğu kayda geçirmekten büyük bir keyif alıyorum. Kalemim, geçmişin tatlı anılarıyla beslenirken, geleceğe umutla bakan satırları da şekillendiriyor. Malatya’nın sıcak sokaklarında çocukluk günlerimi yaşarken, Ankara’da edindiğim tecrübeler iç dünyamı daha da genişletti. Zamanla, kelimelerin sadece bir anlatım aracı değil, aynı zamanda ruhun derinliklerine açılan kapılar olduğunu fark ettim. Şiirlerimde, insanın içsel yolculuğunu ele alıyor; öykülerimde hayatın sıradan ama anlam dolu anlarını yakalamaya çalışıyorum. Denemelerimde, hayata dair sorgulamalar yaparak okuyucuların zihninde yeni ufuklar açmayı hedefliyorum. Edebiyat benim için yalnızca bir ifade biçimi değil, aynı zamanda kendimi, dünyayı ve insanı anlama çabası. Ve bu yolculuk devam ediyor… Her kelime yeni bir pencere açıyor, her satır geçmişle geleceği buluşturan bir köprü oluyor.

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Result
View All Result

Hakkımızda

Kibele Kültür Sanat Logo

Kibele Kültür Sanat

Merhaba sevgili okur.

Mitolojide Tanrıların anası olarak bilinen Tanrıça Kibele’nin anaç, üretken, hayatın devamını sağlayan özelliklerinin uğruna inandık. Ve onun adını kullanıp Kibele Sanat olarak edebiyatta biz de varız dedik. Edindiğimiz misyonla amacımız; bizden önceki kalem ustalarımızın bayrağını, gelecek kuşaklara ulaştırmak. Çünkü edebiyat dünya tarihini içinde barındıran devasa bir ansiklopedidir… Devamını Oku

Arşivler

  • Ekim 2025
  • Eylül 2025
  • Ağustos 2025
  • Temmuz 2025
  • Haziran 2025
  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Aralık 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023

Kibele Kültür Sanat Logo

Kategoriler

  • Anlatı
  • Araştırma
  • Deneme
  • Genel
  • Hakkımızda
  • İnceleme
  • Kitap İncelemeleri
  • Masal
  • Öykü
  • Roman
  • Röportaj
  • Şiir
  • Sinema
  • Sizden Gelenler
  • Söyleşi
  • Tiyatro
  • Yeni Çıkanlar

Son Yazılar

  • Gülümseyen Yüzlerin Ardındaki Sessiz Çığlık
  • Kalbin Sesini Dinle / Galip Uçar
  • Geçmiş ile Gelecek Arasında
  • Sisifos’un Aşkı
  • TESADÜFLERE İNANMAM

Copyright 2023 - 2025 Haziran K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi All Right Reserved. Developer by Fedora Bilişim Teknolojileri İnternet Danışmanlık Hizmetleri Basım Yayın Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi. Bu sitede yayınlanan ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, hiçbir şekilde kullanılamaz, izinsiz kopyalanamaz. Tüm hakları K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi'ne aittir.

KİBELE Abone
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol

Copyright 2023 - 2025 Haziran K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi All Right Reserved. Developer by Fedora Bilişim Teknolojileri İnternet Danışmanlık Hizmetleri Basım Yayın Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi. Bu sitede yayınlanan ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, hiçbir şekilde kullanılamaz, izinsiz kopyalanamaz. Tüm hakları K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi'ne aittir.