Bir gün, gökyüzü kapılarını araladı,
Yorgun dualarımın ellerini tuttu
Dokuz ay bırakmadı.
Ve zamanı geldi
Sessizce indi,
İnci tanesi gibiydi,
Yıllarca beklediğim o mucize…
Ağustosun on dördü;
Saatler bir başka telaşlı,
Dakikalar bir başka heyecan içinde
Gecelerin en koyusunda yeşeren bir sabah,
Çorak kalbimde açan bir gonca,
Sen geldin inci tanem,
Sönen umutlarımın küllerinden,
Bir güneş gibi doğdun karanlığıma,
Yıldızlar kıskandı,
Ay mahcup, utandı şavkından
Omzuma konmuş bir dua gibisin,
Her nefesinde cennetin kokusu,
Gözlerin, yağmur sonrası gökyüzü
Bir bakışın bin secdeye bedel.
Sana bakınca anlıyorum:
Allah, bazen en büyük mucizesini
En çaresiz anımıza saklar
Ve o an, dünya durur
Sadece kalbinin sesi duyulur…
Sen kırk yıllık hasretin şifası,
Göğsüme düşen yıldız,
Rabbimin bana yazdığı en güzel ayetsin.
İyi ki indin gökyüzünden,
İyi ki dokundun hayatıma.
Sen varsan ölüm uzak, korkular suskun.