Sirk sanatı geleneksel anlamda; binicilik egzersizleri, denge numaraları, jonglörlük, yerde
esneklik, güç ve çeviklik, havada ise ip ve trapezi kapsayan akrobasi numaraları, eğitilmiş
hayvan gösterileri ve palyaçoların ara oyunlarından oluşan sanatsal gösterileri
içermektedir. Uzak Doğu, Amerika, Avrupa ve Afrika gibi dünyanın birçok bölgesinde sirk
sanatındaki gösteri öğelerinin köklü bir geleneğe dayandığı ve zamanla sirk sanatının
içinde var olan çeşitli beceri gösterilerinin bütüncül bir gösteri kapsamında bir araya
getirilerek, bu sanatın kendi başına bir gösteri türü haline geldiği bilinmektedir. Sirk
sanatının XXI. yüzyılda vardığı noktada ise, geleneksel sirk anlayışından ayrılan ve
“Çağdaş Sirk” olarak adlandırılan bir alan kapsamında, hem eğitimde hem de profesyonel
yaşamda, sahne sanatlarından plastik sanatlara kadar birçok disiplini içinde barındıran bir
sanat dalına dönüştüğü gözlenmektedir. Buna karşın, Türkiye’de geleneksel Türk gösteri
sanatlarının içinde de sirk sanatı öğelerinin bulunduğu, bir dönemler bu sanatın
örneklerine Anadolu topraklarında da rastlandığı; fakat sirk sanatına ait bu öğelerin belli bir
gelişim gösteremeden yok olduğu görülmektedir. Oysa ki; Osmanlı İmparatorluğu
döneminde XVI.y.y.’ dan XVIII.y.y. ortalarına kadar sirk öğelerini barındıran gösterilerin;
evlilik, doğum, sünnet düğünleri ve kazanılan zaferler gibi daha çok sarayla ilgili olayların
kutlanması amacıyla düzenlenen “Osmanlı Şenlikleri” kapsamında gerçekleştiği
bilinmektedir. Bu gösterilerde yer alan sanatçılar arasında; hokkabazlar, direklere tırmanan
ve ip üzerinde yürüyen akrobatlar, esneklik becerileri sergileyenler, testi, küp, şişe gibi
birçok nesne kullanan denge sanatçıları, atletler, güç gösterisi yapanlar, biniciler ve
hayvan eğiticilerinin bulunduğu ifade edilmektedir. Batı’daki ve Osmanlı’daki sirk
kavramının ve uygulamalarının dışında, bu tez çalışmasında modern ve çağdaş tiyatronun
oyuncuya bakışı ve sirk sanatıyla ilişkisi de irdelenmiştir. Böylece çağdaş sirk sanatının
çağdaş tiyatrodaki konumu, postmodern özellikleri vurgulanarak açığa çıkarılmış ve sirk
tiyatrosunda oyuncu kavramı açıklanmıştır.
Bu tez çalışmasının ve onun uygulamalı projesinin özgün değeri; geleneksel Türk gösteri
sanatlarının içinde yer alan, ancak bir gösteri türü olarak gelişme fırsatı bulamamış sirk
öğelerinin, yerli bir tiyatro metninin sahnelenmesi kapsamında kullanılması ve Türk
kültürüne özgü sirk unsurlarının çağdaş tiyatro oyunculuğuna uyarlanması açısından önem
taşımaktadır. Bu kapsamda çalışılacak projenin sonuçlarından beklenen etki, ulusal olduğu
kadar uluslararası alanda da, sirk ve tiyatro sanatlarını birlikte kullanma girişimleri
açısından az rastlanan bir yöntemle gerçekleştirilecek olmasından kaynaklanmaktadır.
Dünya çapında yaygın olan önemli sirk toplulukları içinde çoğu tarafından tercih edilen, bir
sirk gösterisi içine tiyatro sanatına ait bazı dramatik öğelerin yerleştirilmesi yöntemiyken;
bu projede önerilen yöntem, dramatik yapıyı bozmadan bir tiyatro oyunu içinde sirk
sanatındaki becerilerin oyunculuk ve sahneleme biçimi kapsamında kullanılmasıdır.
XX. yüzyılın ardından, tüm dünyada modern olarak adlandırılan bir dönemin sonuna gelinmiş
ve bu dönem yerini artık XXI. yüzyılın belirleyici akımı olan postmodern bir çağa bırakmıştır.
Yaşamın her alanında görülen bu akımla beraber, modern zamanların akıl ve bilime ağırlık
veren, özgürlükçü ve yeni düşünceleri yerine, özellikle biçime dayalı değişiklikler devam etmiş,
fakat öze dayalı akıl ve bilim kavramları göz ardı edilmiştir. Teknolojiyle beraber hızla gelişen
iletişim olanakları, üretimden ziyade tüketime yönelik ilerlemeler, özgürlük adı altında yapılan
ve insanları tek tipleşmeye götüren yenilikler, “küreselleşme” kavramı ile tüm toplumlara
dayatılmıştır. Her alanda olduğu gibi, sanat alanında da içerikten ziyade biçime ve görselliğe
dayalı, sanatçının özgürce, içinden gelen duygularını istediği biçimde yansıttığı, farklı türlerin
iç içe geçebildiği ve seyircinin anlık bir zevk alabileceği, mistik yanı ağır basan eserler ortaya
çıkarılmaktadır. Tiyatro sanatında ise, yine bu anlayışa uygun olarak, bir başa dönüş
yaşanmakta ve seyirci ile oyun arasında bir bütünlük kurmaya çalışılarak, biçimselliğin ön
plana çıktığı, seyirci için sonuçtan çok gösteri anının önem kazandığı bir bakış açısı olduğu
gözlemlenmektedir (Şener, 2008; Candan, 2003). Özellikle Avrupa ve A.B.D.’de tiyatronun
gelişimiyle ortak bir yol izleyen bir başka gösterim sanatının ise sirk olduğu görülmektedir. Sirk
sanatının XXI. yüzyılda vardığı noktada, geleneksel sirk anlayışından ayrılan ve “çağdaş sirk”
olarak adlandırılan bir alan kapsamında, hem eğitimde hem de profesyonel yaşamda, sahne
sanatlarından plastik sanatlara kadar birçok disiplini içinde barındıran bir sanat dalına
dönüştüğü gözlenmiştir. Bir başka deyişle sirk sanatının, farklı beceri gösterileri arasında bir
bağlantı kurmak amacıyla, müzik, dans ve tiyatro gibi diğer sanatlardan da yararlanarak
dramatik bir yapı oluşturmayı hedeflediği anlaşılmaktadır.
Türkiye’deki sirk sanatının gelişimine bakıldığında ise XVI. y.y.’dan XVIII. y.y. ortalarına kadar
Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki şenliklerde sergilenen bazı sirk disiplinlerinin var olduğu
ancak bunların gelişip birleşerek ulusal bir sirk sanatını oluşturamadığı ve dolayısıyla
günümüze kadar çağdaş bir sirk anlayışının gelişemediği görülmektedir. Bu bağlamda
geleneksel Türk gösteri sanatlarındaki sirk öğeleri ile Batı’daki sirk sanatı disiplinleri arasındaki
benzerliklerden yola çıkarak, iki geleneğin karşılaştırılması ve bir uygulamanın
gerçekleştirilmesi söz konusu olabilecektir. Batı’daki çağdaş sirk ya da sirk tiyatrosu
uygulamalarında, söz kullanılmadan, sirk disiplinlerine uygun, kanava niteliğinde özel bir
metnin hazırlandığı bilinmektedir. Batı’daki uygulamaların aksine, sirk sanatının tiyatro sanatı
ile ilişkilendirilerek, yerli bir tiyatro metnine sirk disiplinlerinin eklenmesi yöntemiyle çağdaş bir
oyunculuk uygulaması bu tez çalışmasının amacı doğrultusunda bir çıkış yolu olabilecektir.
Böylece, oyunculuk sanatının gerekli yetilerine hâkim olan bir oyuncunun, aynı zamanda
neredeyse bir akrobat kadar çeşitli bedensel becerilere sahip olması da sağlanabilecektir.
Sonuç olarak, bu çalışmanın konusu aşağıdaki sorunun cevaplanmasını gerektirmektedir:
Geleneksel Türk gösteri sanatlarındaki sirk öğeleri kullanılarak, yerli bir tiyatro oyununun,
çağdaş sirk sanatının dönüştürülebilir anlatım biçimleri ve çağdaş sirk oyunculuğu biçimi ile
sahnelenmesi gerçekleştirilebilir mi?
Amaç;
Bu çalışmanın genel amacı; sirk sanatının tiyatro sanatıyla ilişkilendirilmesi, geleneksel Türk
gösteri sanatlarının içinde yer alan, ancak bir gösteri türü olarak gelişme fırsatı bulamamış sirk
öğelerinin yeniden ortaya çıkarılması ve bunların yerli bir oyun metni içinde, çağdaş sirk ve
oyunculuk sanatı kapsamında sahnelenmesidir.
Bu genel amaç doğrultusunda aşağıdaki sorulara yanıt aranacaktır:
- Batı’daki sirk sanatının gelişimi nasıl bir yol izlemiştir? Sirk sanatının disiplinleri nelerdir ve
nasıl sınıflandırılmaktadır? - Sirk sanatının tiyatrosal özelliklerini neler oluşturmaktadır?
- Geleneksel Türk gösteri sanatlarındaki sirk öğeleri nelerdir?
- Modern ve çağdaş tiyatronun oyuncuya bakış açısı nasıldır?
- Çağdaş sirk sanatının çağdaş tiyatrodaki konumu nedir? Sirk tiyatrosunda oyuncu nasıl bir
yol izlemektedir? - “Deli Dumrul” oyunundaki sirk oyunculuğu uygulaması nasıl gerçekleştirilmiştir?
- Önem;
- Bu çalışmanın sonucunda aşağıdaki faydalara ulaşılması umulmaktadır:
- Bu tez çalışmasının, Batılı sirk sanatının tanımı, tarihçesi, disiplinleri ve sınıflandırılması ile
geleneksel Türk gösteri sanatları içindeki sirk disiplinlerinin sınıflandırılmasına yönelik ulusal
bir kaynak olma özelliği taşıması umut edilmektedir. - Geleneksel Türk gösteri sanatları içinde var olan, fakat geliştirilmemiş ve yok olmuş bir
alanın yeniden ortaya çıkarılabilmesi ve sahne sanatları içinde tiyatro ile beraber yer alması
sağlanabilecektir. - Modern ve çağdaş tiyatronun oyuncuya bakış açısında sirk sanatı ile kurulan ilişkinin önemi
vurgulanacaktır. - Çağdaş sirk sanatının da çağdaş tiyatro uygulamaları arasında yer aldığı tespit edilecektir.
- Çağdaş sirk ile sirk tiyatrosu kavramları arasında belli bir ayrımın yapılması gerektiği
vurgulanarak sirk tiyatrosu oyuncusunun özellikleri belirlenecektir. - Uygulamanın sonucunda, oyunculuk sanatının gerekli yetilerine hâkim olan bir kısım
oyuncuların, aynı zamanda akrobasi ve diğer sirk disiplinlerini oyunculukla birleştirebilecek bir
hünere sahip olabilmesi amaçlanacaktır.
- Varsayımlar;
Bu çalışmada aşağıdaki görüşler, doğrulukları test edilmeden kabul edilmiştir:
- Sirk sanatının, çağdaş sirk ve sirk tiyatrosunun Türkiye’de, gelişim gösteremeyen alanlar
olduğu varsayılmaktadır. - Türk tiyatrosunun çağdaş oyunculuk anlayışına, zengin bir kaynak olarak kabul edilen
çağdaş sirk sanatının katkı sağladığı varsayılmaktadır. - Sirk sanatının, geleneksel Türk halk tiyatrosu biçimine çağdaş bir bakış açısı
kazandırabileceği varsayılmaktadır. - Türkiye’deki oyunculuk eğitiminde çağdaş sirk sanatı ve sirk tiyatrosu alanlarının, oyuncunun
bedensel ifade biçimlerini güçlendirebilmesi adına, hareket kabiliyetinin kalitesinin
yükseltilmesinde ve çeşitli hüner becerileri kazanabilmesinde etkili olabileceği
varsayılmaktadır. - Geçmişe bakıldığında panayır ve fuar alanlarında sirklerde çalışanların çoğunun, açlık ve
- gördükleri eziyet yüzünden ülkeleri Hindistan ve Pakistan’ı terk ederek XIV. yüzyılda Avrupa’ya
- gelen ve göçebe hayatı yaşamaya alışkın çingeneler olduğu bilinmektedir. Ayıları ve
- maymunları dans ettirmeyi, atlarla konuşmayı, onları sürmeyi, sihirbazlık yapmayı, ip üstünde
- yürümeyi, akrobasiyi ve atalarından kalma daha birçok beceriyi ellerinde bulunduran
- çingenelerin bu tür panayırlarda batılı cambazlarla beceriye dair bilgi alışverişinde bulundukları
- belirtilmektedir. Bilimin, ticaretin ve hüner gösterilerinin birbirine karıştığı bu panayırlarda,
- örneğin kendi ürettiği bir merhemi satmak ve müşterilerin ilgisini çekmek amacıyla
- tezgâhlarında sıçrama, tek ayak üstünde dönme ya da ip üstünde üç adım gibi hareketler
- yapan akrobatları kullanan tacirlerin varlığından söz edilmektedir. Ancak XVIII. yüzyılın ikinci
- yarısında panayırların yasaklanmasıyla birlikte, ip cambazları, jonglörler ve akrobatların, at
- cambazlarıyla birleşmek zorunda kaldıkları ve böylece tüm becerileri tek bir gösteride toplayan
- modern sirkin ortaya çıkmasına katkı sağladıkları anlaşılmaktadır (Jacob, 2009: 8,9). Fakat
- hala göçebe kültürüne sahip çingeneler ile sirk arasındaki ilişkinin bazı çağdaş sirk
- topluluklarının gösterilerinde sürdüğü görülmektedir. Örneğin binicilik tiyatrosu (théatre
- équestre) olarak kendini tanımlayan ve kelime anlamı “çingene” olan Zingaro’nun
- çalışmalarında, Cirque du Soleil’in Varekai ve Cirque Eloize’ın Nomade adlı gösterilerinde
- çingene oyunlarının kodları ya da sembollerinin kullanıldığı ve göçebelik kavramından
- esinlenildiği belirtilmiştir. Bunun dışında, gösterilerinin her birinde şenlik havası, karşılaşma ve
- paylaşım gibi kavramlara yer veren, okullu akrobatlardan ve gerçek Roman çingenelerinden
- oluşan Romanès grubunun varlığından da söz edilmektedir