Kendimi tanıtmak isterim:
Ben, Filistinli bir bebeğim.
Hani şu birkaç on bin diye,
Kulaklarınıza geldiyse, işte
Onlardan sadece birisiyim.
Yani, artık dünyanızda değilim.
Epey oldu orayı terk edeli,
Aslında çok da olmamıştı geleli,
Fakat bir gece haberim yokken,
Ölüm de hiç aklıma gelmezken,
Kurşun ve bomba dedikleri şeyler,
Yatağımın tam üzerine düştüler.
Halbuki küçücük, borçlu bir yatağın
Ve içinde süt kokan bir damağın,
Bombayla yolları nasıl kesişirdi ?
Kurşun nasıl delip geçer bir bebeği?
Zaten karnım açtı; zor uyumuştum.
Son gücümle anneme tutunmuştum.
Yani, zaten bıraksalar kendi hâlime
Açlıktan küçülmüş kalmış bedenime,
Belki birkaç gün daha katlanırdınız?
Sâhi, yatağımı neden kırdınız?
Babam borca almıştı onu…
Tek istedikleri; tenimdeki o koku,
Sinsin her gece o tahtadan yatağa…
Maalesef, fazla geldim dünyaya…
Şimdi o kokuyla cennete gittim;
Ve hepinizden şikâyetciyim.
Burada da konuşamam sanmıştım.
Öyle ya, anne bile diyememiştim henüz,
Sonra minicik ellerim, küçücük ayaklarım,
Onları hiç acımadan kanatmıştınız.
Anneme tutunduğum elimi,
Kuru bir yaprak gibi kopartmıştınız.
Yağmur damlası bile değmemiş tenimi,
Kaynar bir buharla dağlamıştınız.
Son hatırladığım şey dünyanızdan :
Süt kokumu bastıran barut ,
Ve evimize alev yağdıran bir bulut.
Burada benden büyükler var;
Çocuk diyorlar; ve resim çiziyorlar.
Gerçek bulutları orada gördüm.
Sapsarı bir güneşe gülümsüyorlar.
Ben, bulutların gülüşünü görmemiştim;
Güneşin sarı olduğunu da…
Sarı diye bildiğim şey benim ,
Bir tutam âlev, o da avucumda…
Neyse, sizleri Allah’a havâle ettim.
Ailemi de O’nun emânına…
Yanlış anlamayın intikam değil niyetim,
Adâlet arıyorum burada…
Dedim ya Filistinliyim…
Bakmayın siz nereli olduğuma,
Ben sadece bir bebeğim.
Yüzü kendi kanıyla boyanmış,
Kurşun delikleri incecik derim.
Henüz ilk adımını bile atamamış…
Bir heceye doyamamış sesim.
Benim de bir zamanlar,
Süt kokardı yüzüm, ellerim…
Belki de bu, tüm suçum benim…
Şimdi, birkaç on bin kişiyiz,
Geldiğimiz bu yerde,
Tek bir fark var yalnız:
Kan kokuyoruz sütle birlikte…
Katilim! Bu koku ele verecek seni!
Yumuşacık ayaklar, meraklı gözler,
Adım adım sürecek hâin izini.
Bilmem ki o zaman seni kim gizler…



