Evlenme Teklifimin Cevabı ‘Evet!’ Olsun / Ceyda Tuna

Aysu facebookta gezerken neler nelerle karşılaşıyordu. Bir gün bir Ercan e-mail attı Aysu’ya. Tanışmaya karar vediler. Ercan Aysu’yu bir cafeye çağırdı; Cafe Green. Buluşma cafede gerçekleşti.

• Merhaba, dedi Aysu
• Ben Ercan, diyerek kendini tanıttı Ercan.
• Çok uzun zamandır bir arkadaştan e-mail gelmemişti, şöyle bir iki aydır, dedi Aysu
• O zaman tam zamanında tanışmak istedim seninle, dedi Ercan
• Ne içersin? Diye sordu Aysu
• Bir coca-cola alacağım dedi Ercan
• Ben de bir kahve içeyim dedi Aysu
• Garson, bakar mısın?
• Merhaba, hoşgeldiniz, ne alırsınız? Diye sordu garson.

Aysu kahve, Ercan coca-cola söyledi. Beraber içmeye ve birbirlerini tanımaya başladılar.

Cafe Green sahildeydi. Deniz otobüsü kalkıyordu.

• Bir gün seninle çeşitli kültür merkezine gitmek isterim, dedi Ercan, Aysu’ya.
• Hay, hay dedi Aysu, “Peki”.

Ercan İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkilerde okuyordu. Aysu da Sosyolojide. Beraber anlatacakları çok şeyler vardı.

• Gelecekte ateşe olmak isterim ancak bunu yapamayacağım herhalde, ihracatta kontak bulsam ve satış temsilcisi olsam daha iyi olur
• Ben de araştırma grubundayım okulun. Çeşitli insanları araştırıyoruz.
• Mesela neyi? Diye sordu Ercan…
• Balkan Köyü diye bir dergi var, oraya yazı yazıyorum. Derneğe de gidiyorum. Bir gün oraya gidelim, seni dernekteki insanlarla tanıştırayım dedi Aysu.
• Olur dedi Ercan. Ertan Mehmet Akbağ bir sigortacı, ben de dernekten onu tanıyorum. Ben aslen Balkan soylu değilim ancak Muğla’danım. Biraz İtalyanım dedi Ercan.
• Ben de az Ukrayna’danım, Alman ve Rus soyluyum dedi Aysu.

O gün kaynaştılar. Ertesi gün Ercan Balkan Köyü adlı dergiyi satın aldı. Aysu’nun sosyolojik incelemelerine baktı. Beğendi. Biraz da Spss programı kullansaydı keşke diye düşündü. Balkan Köyü dergisinde her üç ayda bir bir Balkan köyü incelemesi yayınlanıyordu.

**

Bir hafta sonra Ercan sabırsızlanarak Aysu’yu tekrar aradı.

• Aysu nasılsın? Bugün, Balkan köyü dergisi için Balkan Derneği’ne gidelim mi?
• Olur, sen de biraz o bölgeyle ilgili uluslararası ilişkileri geliştirirsin. Bir yer seçersin ve oraya konsantre olursun. Ben senin azınlıklara da değil, bütün halklara konsantre olmanı dilerim. Yönetici değil de danışman da olursan herkes seni çok sever.
• Bir Ersin vardı eskiden. Kurtuluş örgütünden. Ancak ayrıldı. Baktı, gördü herşeyi, ve anladı ki hep beraber kurtulabilir halklar.
• Ersin yöneticiydi aslında, herkese bakan biri. Sen yanlış biliyorsun.
• Anladığım kadarıyla çok derinden de köyleri de inceliyorlar.
• İnceledim. Sen de yazmak ister misin dergiye?
• Ersin ve ben tanışırsak, ikimiz de yazabiliriz. Belki bir yazı dizisi çıkar ortaya.
• Çok güzel. Ersin gelecek, beş gün sonra Balkan Derneği’nde olacak.
• Onunla tanışmaya gidelim
• Okey, Bunu sevdim, seni de…
• Beni de mi?
• Evet…
• Görüşürüz.

Yeni bir aşk doğuyordu. Aysu ve Ercan çok uyumluydular.

**

Beş gün sonra buluştular. El sıkıştılar, Ercan elini Aysu’nun omzuna attı. Kulağına birşeyler fısıldamak istedi, ancak erken olduğunu düşündü, çekindi. Yine de:

• Senden çok hoşlandım, dedi.
• Ben de, dedi Aysu.
• Hadi taksiye binip gidelim Balkan Derneği’ne.

Birlikte Balkan Derneği’ne gittiler. Ersin Bey oradaydı. Çok ciddi bir yönetici olmuştu. Karısı Katya oradaydı.

• Merhaba ben Aysu dedi Aysu Ersin Bey’e.
• Merhaba, Aysu nasılsın? Hoş geldin tekrara, Balkan köyü dergisindeki inceleme yazıların nasıl gidiyor?
• Çok güzel gidiyor, neler yapabilirim neler… Türkiye’deki çeşitli Balkanlı köyü gezmekle başladım ve sonra Balkanlardaki her köyü de gezmek için Bir arkadaş buldum. Aa, orada turizmci Timur.
• Yanındakini tanıştırmayacak mısın?
• Evet, Tanıştıracağım. Bu yeni biri benim için… Ercan adı,
• Ercan Bey, ben de Ersin yanımdaki de karım Katya.
• Merhaba, ben de Katya…
• Nasılsınız?
• Teşekkürler…

Aysu Timur’un yanına da gitti, ve ona birşeyler söylemek istedi. Bu arada Ercan, Ersin Bey’le görüşmeye devam ediyordu. Ayaküstü Balkan köyleri ve balkan ülkelerinde ateşelerin konumları üzerine görüştüler. Aysu ve Timur Ersin Bey’in çağrısı üzerine yemek masasına geçtiler. Ercan da Aysu’nun yanına oturdu.

Timur Aysu’da eski bir arkadaştı. Üç sene çıkmışlardı. Ancak Timur serseri bir hayat yaşamaktaydı, evlenmek de istememişti. Devlet Timur’a kızgındı. Ancak Timur Ercan’ı görünce bir şey anladı. Ercan Aysu için bir fırsattı, belki Aysu denen serseri kadın evlenirdi.

Timur bu işe sinirlendi. İkisine de oyun oynayıp Balkan Köyü Dergisi’nde fotoğraflarını yayınlamayı aklına koydu. Bir el attı, arkadaki medyaya, fotoğrafçı vardı yanlarında.

• Ben Timur dedi, yandaki beyefendi ile Aysu’yu çekin.
• Tabii ki dedi fotoğrafçı, dergide az fotoğraf var. Biraz daha fotoğraflayabiliriz. Katya ve Ersin Bey’i çekelim mesela.
• Olur, lakayt konuştu Timur, olur, olur dedi.
• Timur, dedi Aysu, Bak bu yeni erkek arkadaşım Ercan.
• Tamam dedi Timur, italyana benziyor, Nereden o?
• Şüpheliyim, aslen Bulgaristan’danmış gibi duruyor, ancak Muğla’dan olduğunu söyledi.
• Muğla’dan olan kişi buraya gelmez, Muhtemelen dediğin yerden, az da eski mal.
• Hey, sigortacısı da geldi.
• Onu benimle aldatma, kalbi kırılacak.
• Doğru, ancak sen evlenmedin dedi Aysu.
• Evlilik sana göre de değil. Katya ve Ersin Bey sorumluluklar yüzünden çok pişman, onlara katılmayın.
• Kiminlesin artık? Sormak da istemiyorum dedi Aysu.
• Gelecek birazdan, bir aşk bebeği yapan bir kız arkadaşım oldu.

Aysu bu lafa çok sinirlendi.

• Aşk bebeği mi? Bebeğin de mi oldu? Düğün ne zamandı?
• Düğün yok,
• Seni Ersin Bey’le Katya Hanım’a şikayet edeceğim.

Ercan ortalıkta sigortacısını buldu. Sigortacı çok iyi işler yapmıştı dernekte. Kızlarından bahsediyordu ayaküstü. O da Ersin Bey’in masasına oturdu.

• AA, Ercan burada mısın? Ne iş ? dedi Ertan Mehmet Akbağ.
• Yeni bir arkadaş buldum, Arkadaş sosyolog, Balkan köylerini inceliyor.
• Sen iş bakımından boşsan, bulaş bana, sana iki kızımdan birinin şirketinde iş verelim.
• Tamam, satış temsilcisi olabilirim.

Bu arada Aysu kızgınlıkla oturdu.

• Ersin Bey, Timur benimle iki seneyi aşkın çıktı, evlenmedi, şimdi de bebek yapmış. Ancak evlenmediyse buralarda evlendirir misiniz?
• Tabi dedi Katya Hanım, toplu düğün düşündük biz dün.
• Öyle mi?
• Timur’un sevgilisi Sveta Alana Rusya’dan. Onunla uzun zaman geçirmedi ancak sırılsıklam aşk da var.

Aysu çok kıskandı. Hemen gidip Ercan’a yapıştı. Biraz gösteri yapmak istedi. Ona sarıldı, ve çeşitli konu açtı. Ercan da;

• İş buldum Aysu dedi. Kartı aldım, yarın CV atıyorum. Hayat böyle.

Aysu gülümsedi,

• Timur, dedi, bak bu Ercan, bu adamı sevdim, toplu düğün olacak, madem aşk bebeğin var, sen de evlen bizlerle birlikte.
• Sana evlenme teklif etmemiş. Ben seni kıskanmıyorum artık. Onunla bizzat konuşacağım. İşlerin de iyi senin.

Timur Ercan’a döndü.

• Ercan, evlen onunla, ona bir yüzük al ve evlen onunla. Eski göçmen de değilsin gibi geldi. Kaç göçmenisiniz?
• 1989 aslında ancak gelince Muğla’ya kadar gittik. İtalyan ve oralardan, biraz da böyle o toprakların insanı…

Ercan döndü, baktı Aysu’ya. Aysu, gülümsedi Ercan’a. Katya ve Ersin Bey diğer kişilerle konuşurken bu iki çifti de incelediler. Onları gizlice toplu düğüne yazdılar. Katya Ersin’e döndü.

• Bu çiftleri kır düğününde evlendirelim.
• Dön bakalım, soralım, yaz ayında, onlara bir düğün organize edelim.
• Piknik havasında.
• Papatyalar arasında.

Katya Ercan ve Aysu’ya kartını verdi, arkasına “Düğün?” yazdı. Katya ve Ersin Bey daha fazla kalamayacaklardı, Balkan Derneği’nde . Az pastadan yedikten sonra ayrıldılar.

Pasta ve meyve suyu bitmişti. Ercan ve Aysu’yu birarada çeken fotoğrafçılar onları bir Balkan Köyü Dergisinde daha yayınlamak için baskıya fotoğrafları verdiler. Sürpriz bir durumdu.

Ercan ve Aysu kolkola ayrıldı Balkan Derneği’nden. Timur yeni bir turizm işi buldu, Bir “Kır düğünü”.

Ertesi gün Aysu, Katya’yı aradı.

• Katya ben Aysu, düğün kırda olur mu? Ben varım
• Olur, dedi Katya
• Sveta Alana’yı biliyor musun? Timur’un yeni eşi olacak.
• Evet, adını senden duymak gibi bir işte de bulunuyorum.
• Neden?
• Çünkü çok uzun zaman oldu görüşmedim.
• Neden?
• Kötü ayrıldık, şimdi de başkasıyla evleniyor ancak dün kıskanç bir durum yaratamadım.
• Yaratma, Sveta Alana ile çok mutlu. Ercan ile sen de mutlu ol.

Ercan da Ay Holding’i arıyordu ertesi gün.

• Merhaba , e-maille Cv attım.
• Bu kontağı nereden buldunuz?
• Ertan Mehmet Akbağ’dan.
• Hmm babam sigortacı. Siz de ne mezunusunuz baktım şimdi hemen
• Uluslararası ilişkiler olacak, daha 3 ayım var.
• İyi…
• Beni satış temsilcisi pozisyonunda değerlendirmenizi dilerim
• Peki, size bir hafta içinde geri dönmezsek bu iş olmadı demektir.
• Teşekkürler.

Aysu, Katya ile konuştuktan sonra Ercan’ı aradı.

• Ercan buradayım, nasılsın bugün?
• İş baktım.
• Dergi basılıyormuş, almayı unutma.
• Tamam

Aysu biraz düşündü, “Hala iş arıyor!” Kızdı kendine, Keşke o da boşa da olsa bir aşk bebeği yapsaydı birinden, o zaman kır düğünü falan olurdu… Hem de hemen…

• Aysu, evlilik için erken ancak nişan yapmak ister misin? Benim ailem aslında 1989 göçmeni. Ailen var mı?
• Ne olacak ailem yoktuysa? Dedi Aysu, “Bulurum bir yapay aile” diye düşündü…
• Bu ne demek? Ben özgür biriyim aslında, istediğimle evlenirim, ancak bir annem var.
• Ben de özgürdüm hep. Ancak çok yaşlı bir ninemden başka kimse kalmadı. O da Sırbistan’ın bir köyündedir. Burada işte arkadaşlar, dostlar…
• Kimler vardı ölmeden ailende?
• Onlar buraya 70’lerde geldi. Ben kaldım, iki kuzenimle… Sonra burada vefat ettiler. Kalp kirizi falan. Vardır bir ailem. Kuzenlerim vardı Rusya’da.
• Onları kır düğününe çağıracağım çünkü Katya, Ersin Bey’in karısı bizlere toplu düğün yapacak. Ancak Timur evlenecek o düğünde. Geri kalmak istemem ondan. Gülmesinler arkamızdan…
• Yok, sen üzülme, ben kafama koydum, en azından nişan takarız.
• Olur…

Katya ve Ersin Bey, Ukrayna’da bangır bangır müzik çalarken, dans ederken yanyana geldiler. Onlar ilk defa aşık oluyor gibiydi. Onlar biliyordu aşkı… Zaman kısaydı kendileri için biliyorlardı.

• Evetler olsun…
• Evet, evet, evet, aşk böyle…

Katya ağladı kendine kendine biraz… Müdür olmakla kalmadılar, herkesin sorununa çare bulmaya çalıştılar.

Hemen işe koyuldu. Timur’u aradı, ona birşeyler anlattı.

• Timur, Sveta Alana’ya evlenme teklif ettin mi?
• Evet ettim.
• Bugün mü?
• Evet
• Bebek var mı?
• Var, e hadi ne bekliyorsun, Mayıs şimdi!
• Haziran beş uygun,
• Tamam, organizasyon şirketi Watermelon.
• Oldu Katya, Başka kimler var toplu düğünde?
• Uygun fiyat al, iyice köylüsü de var.
• Biz yıldız olacağız.
• Öyle mi?
• Tamam, Arıyorum sağı solu, ve bu iş hazır oluyor Haziran’ın beşinde.

**

Çok zaman yoktu. Ercan Derneği aramıştı. Toplu düğün gününü öğrendi, oradaki bir arkadaşına Balkan Köyü dergisini ısmarladı. Telefona çıkan kadından yani, adı Deniz’di… Ercan Dayanamadı ve Ay Holding’i de aradı. Telefonu Mehmet Akbağ’ın kızı Selin Akbağ açtı.

• Ercan seni ve yaptığın herşeyin çok şık olduğunu düşündüler
• Öyle mi?
• Seni görüşme olmadan başlatacaklar. Bir müdürü ara. Ahmet Kıratlı
• Tamam , bağla beni adama.
• Merhaba, ben Ercan Gök, Ahmet Kıratlı ile mi görüşüyorum?
• Siz işe başlayabilir misiniz pazartesi satış temsilcisi olarak?
• Teklifimizi kabul edin. Ay Holding çeşitli gıda maddesi satıyor. Sizin “Gıda Teknolojisi” diplomanız da var. Bu işimize gelir.
• Tamam Ahmet Bey, Pazartesi sabah 8:30’da görüşmek üzere.

Ercan telefon görüşmesi yaparken, Aysu da Timur’la görüşüyordu.

• Aysu, ben Timur, yaklaşık dört sene aradan sonra aradım, numaran değişmemiş.
• Şimdi toplu düğün var, nişansa nişan, düğünse düğün, siz de gelin,
• Adam o, hani Ercan, o evlenme teklif etmedi daha ancak nişan falan konuştuk.
• Tamam, işi sen yap
• Olur,
• Gelecek misiniz böyle bir organizasyona?
• Kesin görüşürüz.

Ercan hemen Aysu’yu aradı.

• Aysu işim hazır, satış temsilcisi olarak.
• Ben de dostları arkadaşları çağırdım nişana, evde…
• Tamam, benim ailem hazır. Zaten biz de altı kişiyiz.
• Timur bir kır düğününden, toplu yapılacak bir organizasyondan bahsetti.
• Öyle mi. Ne zaman aradı?
• Az önce.
• O zaman biz de kalabalığa karışalım ve toplu düğünle evlenelim.
• Nişan mı? Yoksa evlilik mi?
• Bir sol parmak yüzüğü…

Güldü Aysu.

**

Watermelon şirketi bütün hazırlıkları tamamlamıştı. Beş haziranda herşey, yemek, içecek, çeşitli düğün halısı hazırdı.

Sveta Alana o, aşk bebeği dedikleri bebekle oradaydı. Timur bir smokin bulabilmişti. Yamalı da duruyordu.

Ercan sabahın köründe düğünü keşfe gitti. Aysu, kuaförden zor çıktı. Tanışma ve hoşlanma ile başlayan bu yol ne kadar kolay düğüne de uzanmıştı.

Ersin Bey ve Katya Hanım, onbeş yaşındaki Onur adlı çocukları ile tekrar nikah tazeleyeceklerdi. Yemekler açık büfeydi. Gökyüzünde patlaması için havai fişek bile hazırdı.

Tam beş çift nikah tazeleyecekti. Ertan Mehmet Akbağ’ın üç kızı, kendi eşi, Katya ve Ersin Bey nikah tazeleyeceklerdi.

Tam altı çift de evlenecekti. Köylü üç çift, Ercan-Aysu, Timur- Sveta Alana ve Balkan Köyü Dergisinin fotoğrafçısı da evleniyordu. Çektiği Ercan- Aysu fotoğrafı yüzünden başı ağrımış, müdüre evlenme teklif etmek zorunda kalmıştı. Onlar da kimdi de, dergide göründüler…

Müdürün adı Aylin Şenol’du, fotoğrafçıları o ayarlamıştı. Sayfa sayfa Balkan köyü dergisinde sabahtan akşama kadar sürecek olan toplu düğün eğlencesini fotoğrafla renklendirmeleri için tutmuştu fotoğrafçıları. O da evleniyordu aslında o gün, neyle mi? Bir fotoğrafçıyla…