Edebiyat;insan ruhunun en derin köşelerini keşfeden,duyguları,düşünceleri ve deneyimleri ifade eden hayatın yansımasıdır.Gerçeği, hayal gücüyle harmanlayıp,estetik zevk duygusunu dil aracılığıyla aktarmadır.
İnsanın kendisiyle kavuştuğu bir aynadır dillerin efendis.Çiçeği,baharı,güz’ü,aydınlığı ya da hüznü…Yalnızca roman okumak değildir cânım edebiyat,şiir yazmak değildir,Aynı zamanda yaşamı anlamlandırma çabamızın tâ kendisidir.Kimi zaman kendimizi bir roman karakterinde buluruz,kimi zaman bir şiirin dizesinde kaybolur gideriz.”Başkalarının gözünden dünyaya bakmayı öğreniriz.”
Edebiyatın kesin,kat’i kuralları yoktur.Herkes kendi ruh haliyle,kendi diliyle dokunabilir ona.Şiirde,tiyatroda,denemede,romanda… Bir bakmışız ki,uçan halıda karakter olmuş gökyüzünde cirit atıyoruz.Başka bir zamanda fantastiğin zirvesine çıkmışız.Esas olan,kelimelerin arasında kaybolurken içimizdeki yolculuktan aldığımız hazdır.Bazen keder,düş kırıklıkları kelimelerle şekillenip harita misali sürükler ruhumuzu.O haritada kaybolur,savrulur,ya da yolumuzu buluruz.Her ne olursa olsun deneyimlenmiş olarak çıkarız o yolculuktan.
Pablo Neruda’nın;
Al ekmeği benden,istersen havayı da
Ama gülüşünden mahrum etme beni…
dizelerindeki “Gülüşün” adlı şiiri bir anda gönül penceremizin içinde saklı sevgiliye sürüklüyebilir ruhumuzu.
Ya da;
Seviyorum seni
Ekmeği tuza banıp yer gibi
Geceleyin ateşler içinde uyanarak
Ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi
diyen Nazım Hikmet bir kaç kelimeyle ne de güzel anlatmış aşkı bizlere.
“Bende insanım Varvara Alekseyeneva; ben de hissetmek,gülmek,sevilmek isterim.Ama kader bana sadece pencereden başkalarının mutluluğunu seyretmeyi bıraktı” diyerek serzenişte bulunan Fyodor Dostoyevski “İnsancıklar” adlı romanında bu sözlerle aşkı yaşayamamanın sitemini vurgulamış.
Sonuç olarak ,edebiyat ne sadece bir eğlence aracı,ne de kuru bir bilgi yığınıdır.o bizi biz yapan,korkularımızı,umutlarımızı,aşklarımızı,nefretlerimizi anlamamıza ve anlatmamıza yardımcı bir yol göstericidir.Mühim olan kelimelerle örülmüş bu köprüden yürürken an’ı yaşayabilmek,ruhumuza aktarım yapabilmektir.