‘’Biliyor musun? en özel hediyem ne
Seni Sevmek, karşılık beklemeden…’’
Yol alıyorum, labirentin içinde
Sana kavuşmak için.
Kokunu takip ediyorum, evvela yokluyorum;
Dokunduğun duvarları, geçtiğin yolları, baktığın aynayı…
Düşlerde bir perisin
Arıyorum yolumu, seni düşleyerek
Ararken bir peri çıkıyor, gökyüzünden.
Gözleri tıpkı Ceylan gözlü
Fısıldıyor rüzgara;
‘’Bulur seni aradığın, aklını verirsen’’
‘’Vermiştim kalbimi ey Perim’’
‘’Bulur aklın kalbinin yolunu,’’
Hayallere inanılmaz geldiğim yerde.
Bekliyorsun düşler köşkünde.
Ucu bucağı görünmeyen lale bahçesi…
Parıldarsın güneş gibi ortasında
Perilerin ihtişamlı Periliçesi…
Geçiyorum, gözüm kapalı
Kaktüs kaplamış kırlardan, kavrum kavrum kaynayan ırmaklardan.
Boğuşuyorum;
Tek dişi kalmış ejderhanın pençesiyle,
Çift başlı iki ayaklı yılanlarla…
Sana kavuşmanın umuduyla,
Korkmadan, usanmadan.
Sana kaçıyorum.
Tüm acılardan, korkulardan…
Feda ediyorum kendimi
Beraber tüm acıları yok etmek için,
Biliyorum, tüm acılar yok olacak kavuşunca
İlahi tozlar dağıtan sevda bizimkisi.
Tüm evrene şifa dağıtır, hemfikirim
Selamlar Güneş, sevdamızı
Ellerimizde hala lale kokusu,
Yorgun, nasır tutmuş bedenler…
Sanki pespembe gibi otururuz, girdiğimiz her yürekte.
Tam gülerken, kapıda bir peri belirir, ağlayan gözlerle
Olumsuzlukları yok etme zamanı bu günlerde,
Sarfedilen büyük yeminler,
Uçtu, uçuyor hayaller.
Bir daha geri döner mi? Kaçan düşler
Bir ilham perisi olmalı hepimizin
Seviyorum Periliçem hem de çok 🙂
Şimdilik dikenlerden kurtulmak hedefim,
Senin yapraklarını okşamak yerine.
Koşarak geliyorum dikenli çalıların arasından
Lalezarda yalın ayak yürümek isteğiyle.
Çırpınıyor kanatlarım
Senin olduğun gökkuşağına varmak niyetiyle.
Biliyorum, yaşanmıyormuş her sevda yüz yüze
Harcıyorum mesafelerde sevda yüklü baharı.
Kaçırmamak gerek bir nefis uğruna hayatı
Serpmeyelim, kurak toprağa sevda tohumları
Esirgemeyelim kimseden, ‘’Seni Seviyorum’’ naralarını.