Mavi bir gemi yanaşmış limana, yelkenleri sabun köpüğünden.
Beni sormuş!
Göstermişler “İşte orada” diyerek.
Ne işim varsa, ellerim cebimde, dolanıyormuşum işte oralarda.
Sonra; sol yanıma bağlayıp halatlarını, “Hadi” diye seslenmiş.
“Nereye” der gibi bakmışım yüzüne.
“Ona” demiş, kanmışım yine.
“Ah be çocuk! Uyansana!” demiş karabatak, uzaktan.
Balık gülmüş, “Akıllanmaz bu!” diyerek.
Teselli etmek yine rüzgara kalmış.
Sarılmış boynuma, öpmüş alnımdan.
ve esmiş ardından.
Öyle bir esmiş ki;
Bir ben kalmış geriye, bir de odamı dolduran karanlık…