Göl kenarına oturup biraz dinlenmek istemişti. Evine yakın bir yerlerdeydi. Suyun hışırtısına, toprağın dinginliğine kendini o kadar kaptırmıştı ki, burada uzanıp biraz uyuklamak istedi. Gözlerini kapadığında sonsuz bir huzur içinde hissediyordu. Kuş cıvıltıları, akan suyun şırıltısı ve hatta suda yüzen balıkların çırpınışları… hepsini duyabiliyordu. Bir süre sonra yüzünde bir ağırlık hissetti. Bu ağırlık başını, gözlerini ve ağzını sarmalamıştı. Gözünü aralamaya çalıştığındaysa bu ağırlığın çimler olduğu fark etmesi çok zaman almamıştı. Aynı ağırlık ellerinde de vardı. Aynı şekilde sıkıca sarmış kollarını bırakmıyordu. Can hıraç ve tüm gayretiyle çimleri koparmaya başladı. Bir süre sonra kollarındaki çimlerin tamamını sökmüştü ellerinin üzerinden. Ellerini kurtaran Gloria yüzünü sarmaşık gibi saran çimleri de yüzünden iyice temizledi. Buradan uzaklaşıp bir an önce evine gitmek istiyordu. Şuursuzca koşuyordu, yorulunca bir ağaca dayanmak istedi. Fakat bu seferde ellerinin üzerinin kabuklanmaya başladığı fark edince hemen elinin üzerindeki kabukları yolmaya başladı.
Orman sanki bir canavara dönüşmüştü. Öfke kusmaya başlamıştı sanki. Peki ama kime ve neyeydi bu öfkesi? Eve doğru geldiğinde ayaklarındaki bağın koptuğunu hissedebiliyordu. Kapıyı açıp olanları annesine anlattı. Annesi böyle bir şey olamayacağını, günün yorgunluğundan bu şekilde hissetmiş olabileceğini söyledi. Belirsizlik daha da kafasında büyüyordu. Aradan birkaç gün geçmişti. Kasabaya gidip bir takım market alışverişi yapacaktı. Kasabaya gitmek üzere arabaya bindiği anda bu seferde kuşların saldırısına uğradı. Peşi sıra cama vuruyorlardı. Cam kan ve kuş parçalarıyla dolmuştu. Markete geldi ve gerekli alışverişini elleri titreyerek yapıyordu. Tezgahtar kıza bu kasabada farklı ve tuhaf olaylar oluyor mu diye sordu. Fakat genç kız buraya yeni geldiğini ve bilgisi olmadığı söyledi. Bu sırada markete atmışlı yaşlarında, güzel ve sarışın bir bayan geldi. Gloria, bayanın yaşından dolayı burayı bilebileceği düşüncesi vardır. Ayak üstü kısa bir sohbet ederler. Fakat kendisinin bitkin ve yorgun olduğunu fark edince sorularını sormaktan vaz geçer.
Gloria, ne yapacağını bilemeden evin yolunu tutar. yolda yaşadıkları ve bunları nasıl aşacağının kaygısı vardır. Bilmece ve sır dolu bir günün daha ardından evine gelir. Ayakları titriyordur bir dal gibi, elleri de buz kesilmiştir. Bu yorgunluğu aşmak için odasına çekilmek ister. Odasındayken garip bir şey olur. Ayağı yerdeki ahşaba takılır. Sinirlendiği sırada birden bir kulp bulur burada. Kulpu kaldırdığında yerin altında duran bir deftere rast gelir. Belki de yaşadıklarına yanıt bulabilir miyim sorusu üzerine merakla defterin sayfalarını çevirmeye başlar. Defterde ismi Annabel olan bir kadından söz edildiğini fark eder. 1600’lü yıllarda yaşadığı kasaba olan bu bölgede yaşamış çok acı çektiği, kasabalılar tarafından genç ve güzel görüldüğü için hep aşağılandığından söz etmekte idi, bir grup kasaba halkı dışında. Onlara da yardımı dokunduğu için seviliyordu. Kasaba da şifacı olarak yaşıyordu. Kendisinin hiç hastalanmadığından bunun bile kasaba halkı tarafından rahatsızlık uyandırıyordu. Bir tek rahatsızlığı vardı o da çocukken yaşadığı kaza sonrası sol kolunun çolak kalması yazıyordu sayfalar arasında. Bundan sonrası için ise sayfalar yırtılmıştı.
Ertesi günse kasabanın kilisesine gider. Dualarını okur. Ve burada kilisenin pederine sorularını sorar. Peder hikayenin 1600’lere vardığını Annabel isminde bir kadının yaşadığını söyler ve şöyle devam eder:
_Yıl 1689lerde bölgede veba kol gezmeye başlamış. Tarım alanları ürün veremez olmuştu.ve kasaba da kıtlığın kol gezdiğinden söz ediyordu Hayvanların ölmesi, insanların salgınla uğraşıyor olması kasabadaki insanların Annabel üzerine daha çok dikkati çekmesine neden olmuş. Dahası yaşanan bu olaylardan dolayı onu sorumlu tutuyorlar. Onu şeytanın yardımcısı olarak görüyorlarmış Söylentiler büyüyüp önüne geçilemez bir hale gelince Annabel’in evine kasaba halkı saldırır. Onu dışarı çıkarırlar. Evinin boşluk alanına ateşe atılır. Annabel bu ateşin içine atılır. Sabah onu bulduklarındaysa etrafında küller yerine sadece cansız bedeni duruyordur. O günden sonra da ormanı lanetlediğine inanılır ve yaşanılan bazı açıklamayan olayların bu nedenle olduğu düşünülür.
Peder, Gloria dönerek:
-Bakın bu olayları Cathrine hanımda bilir. Bir de ona sorun isterseniz.?
Benzeri olaylar o da yaşadı.
Gloria kadına bakarak:
_Cathrine hanım merhabalar. Geçende markette karşılaşmıştık sizinle. Hatırlarsınız belki!
_iyi günler genç bayan nasılsınız?
_Teşekkür ederim. Ben Gloria. Yaşadığım bazı olaylar var. Bana yardımcı olabileceğinizi papaz söyledi?
_Müsaitseniz konuşalım mı?
_Tanıdım sizi.konu nedir genç bayan?
_Annabel
_Annabellll… Cadılıkla suçlanan mı?
_O bir cadıydı, yazılanlar ve söylenenlerde böyledir. Bir de erkekleri güzelliğiyle baştan çıkardığı söyleniyordu.
Halen daha dağ, tepenin inlediği ve buraların da onu andığı söylenir.
_Kasaba halen onu öldürmenin lanetini taşır.
_Teşekkür ederim Cathrine hanım.
Yaşadığı şaşkınlıkla eve doğru gider. Tüyler ürperten bir hikayenin üzerine de şimdi ne yapacağını da bilememektedir. Eve geldiğinde tekrar kutuyu açar. Elini arkaya doğru attığınaysa bir şeye değer eli. Bu bir kitaptır. Bir takım büyülerin yapıldığı bir kitaba benzemektedir. Siyah deri kabı, kalın dikişleri vardır. Tarif edemediği ama vanilyaya benzeyen bir koku yayılıyordur kitaptan. Kitabın kapağında şu yazıyordur “bu geçidin sonu bilgeliğe ve bilinmezliğe ulaşır” Sayfalarını çevirdikçe şaşkınlığı kat ve kat artmaya başlamıştır. insanın ota ve taşa nasıl dönüşebildiği ve bunun nasıl bozulduğu, kuşların saldırmalarına neden olan ve bozulabilecek büyüde yazıyordur. Onları kurtarmak ve ormanı özgürlüğüne ulaştırmak bu büyüleri yapmaya kararlıdır.
Büyüler yapılmış orman özgürlüğüne kavuşturulmuştur İç huzuru duyarak aynaya baktığındaysa saçları ağırmış haldedir. Sol kolunu tutarak ağrıyan kolunun sancısını dindirmeye çalışmaktadır. Geçmişteki kadar güzeldir yine. Kapının eşiğindeyse Gloria ölü gibi yatıyordur. Ve şöyle der: “ Artık bazı düğümler çözüldü, bazı geçitler açıldı, bazı bilinmezler yola çıktı, sırası gelen yolculuğuna vardı.”
Birkaç gün sonra da Peder ve Cathrine evlerinde ölü olarak bulunurlar.