CBL (Corporate Basketball League) C Serisi’nde bu sezonun en çok alkış toplayan takımı olan İstanbul Diş Hekimleri Odası (İDO) Basketbol Takımı, ilk kurulduğu yıl, ilk kez katıldığı ligde büyük bir başarıya imza atarak şampiyonluk kupasını kaldırdı.Bu zaferin ardında; teknik donanım, liderlik, tutku ve sahada yürek koyan bir ekip vardı:
Koç Okan Çevik, stratejik bakış açısı, maç içindeki kritik kararları ve oyuncu gelişimine odaklanan yaklaşımıyla takımın her geçen gün daha da güçlenmesini sağladı. Sadece teknik anlamda değil, motivasyon ve takım ruhunu pekiştiren liderliği sayesinde, oyuncular özgüvenle sahaya çıktı.
Koç Yardımcısı Can Akmansoy, antrenmanlardaki disiplinli yaklaşımı ve oyuncularla kurduğu güçlü iletişimle takım içinde büyük saygı kazandı. Maç sırasında yaptığı yerinde müdahaleler, teknik bilgisiyle ve tecrübesi ile takımın birliğini, bütünlüğünü ve stratejik gücünü pekiştiren önemli bir rol üstlendi.
Arthur Bozacıoğlu, bu takımın gizli kahramanı, mimarı ve en büyük destekçilerinden. Antrenman programlarından maç günlerine, ekipmanlardan oyuncu psikolojisine kadar her konuda elini taşın altına koydu. Sessiz ama etkili duruşuyla, takımın omurgasını oluşturan isimlerden biri oldu. Bu büyük şampiyonluk yolculuğunda adı belki skorbordda yazmadı ama her sayının, her galibiyetin ve her alkışın arkasında onun emeği vardı.
Yardımcı Koç Buğra Topuz, onun analizleri sayesinde takım, sahaya neyle karşılaşacağını bilerek çıktı. Bu stratejik hazırlık, özellikle zorlu karşılaşmalarda büyük avantaj sağladı.
Takım Kaptanı Batuhan Özdrama, sadece sayı üretmekle kalmayıp, gerektiğinde savunmada gövdesini siper ederek ve kritik anlarda sorumluluk alarak takımına ilham verdi. Enerjisiyle oyunun temposunu belirledi, kararlılığıyla tüm takımı peşinden sürükledi.
Cem Şarkan , sahandaki bitmeyen enerjisiyle tribünleri ayağa kaldıran, mücadeleden asla vazgeçmeyen, her ribaundda savaşan gerçek bir savaşçıdır. Hem hücumda hem savunmada gösterdiği üstün performansla, sezon boyunca zirveye yürüdü ve sonunda hak ettiği şekilde “En İyi Oyuncu” unvanına layık görüldü. Onun mücadele ruhu, takımın kazanma inancının sembolü oldu. Cem Şarkan sadece bir oyuncu değil, bir efsane. Bu zafer, onun azmi ve sahadaki parlayan yıldızlığıyla taçlandı!
Anıl Yıldız, maç başladığı andan itibaren oyunu okumadaki yüksek sezgisiyle ön plana çıktı. Sadece topu değil, sahadaki tüm hareketleri takip eden, sahayı okuyan bir maestro gibiydi. Oyun kurucu olarak, savunmada rakibin hamlesini önceden çözüp, hücumda pas yollarını ustalıkla planladı.
Hasan Can Şahin, sadece fiziksel gücüyle değil, bu gücü nasıl ve ne zaman kullanacağını bilen zekâsıyla pota altında devleşti. Savunmada duvar gibi yükseldi, hücumda kararlı geçişleriyle fark yarattı. Temasla yıldırılmak yerine, her mücadelede daha da güçlendi.
Yiğit Atacan, savunmada topa uzanan, hücumda boşlukları gören ve zamanlaması kusursuz olan bir oyuncu olarak, oyunun görünmeyen yönlerinde büyük iş başardı. Beklenmeyeni yapan, doğru yerde doğru hamleyle öne çıkan bir denge unsuru oldu.
Deniz Gencer, oyunu soğukkanlılıkla okuyan, nerede kırılacağını hisseden, takım arkadaşının neye ihtiyaç duyduğunu anlayan bir lider gibi hareket etti. Savunmada pozisyon bilgisi, hücumda doğru pas tercihleriyle takım oyununa büyük katkı sağladı.
Mertcan Deniz: Kuvveti sayesinde ribauntlardaki üstünlüğü ve pota altında sırtı dönük etkili oyunu ile her ihtiyaç duyulduğunda takıma katkı verdi.
Cenk Göker: Soğukkanlılığı ile ellerin titrediği anlarda sahneye çıkar ve takımın ihtiyacı olduğunda hep orada olan süper yetenek oldu.
Alperen Aygün: Pota altındaki yüzdeli bitiriciliği, 2 sayılık şutlardaki isabeti ve hızlı ayakları ile modern pivotun takımdaki karşılığı olan çok iyi takım arkadaşı oldu.
Levent Emir Güneysu: Yakın ve etkili savunması, yorulmak bilmeyen yapısı ve sahanın kenarından da güçlü desteği ile rakiplerinin kafasını karıştırdı.
Serkan Yaman: Her idmanda takımın en çok çalışan oyuncusu olarak çalışma azmini ve emek kavramını takıma öğretti.
Gökay Büyükçolpan: Önemli anlardaki şutları, oyuna dair teknik bilgisi ve savunmadaki kritik yardımları ile takımın vazgeçilmez bir parçası oldu.
Emir Yılmaz: Sezon içerisinde sakatlık sebebiyle hiç süre alamamasına rağmen takımı tanımlayan öğelerden olan süreklilik ve adanmışlık kavramlarının takım içerisindeki temsilcisi oldu.
Tolgahan Gürmen: Ceza şutlarındaki isabeti ve her topa atlayan mücadeleci ruhu ile her takımda ihtiyaç duyulacağı oyuncu oldu.
Erkin Ergezen: Sakinliği, efendiliği ve oyun bilgisi ile desteğini sonsuz sergiledi.
Mertcan Genç: Oyunu anlamak ve doğru uygulamak adına koçu dinlemek ve ondan öğrenmek anlayışının takımımızdaki temsilcisi. İnsiyatif kullanmaktan hiç bir zaman vazgeçmedi.
Berkay Göler: Sakatlıkların peşini bırakmadığı ve baba olacağı bir sezonda bile takıma katkı vermek için elinden gelenin daha fazlasını yaptı.
Bu güçlü liderliğin etrafında kenetlenen takım, sezon boyunca sergilediği özverili mücadele ve takım ruhuyla parmak ısırtan bir performans ortaya koydu. Her oyuncu sahaya yüreğini koydu; her ribaundda, her savunmada, her sayıda “bir takım” olmanın gücünü hissettirdi.
Bu şampiyonluk, yalnızca bir spor başarısı değil; aynı zamanda meslek birliğinin, dostluğun ve disiplinli çalışmanın da simgesi oldu.
İstanbul Diş Hekimleri Odası Basketbol Takımı’nı bu büyük başarıdan dolayı gönülden kutluyor, nice kupalarla dolu sezonlar diliyoruz. Bu zafer, hem sahada hem meslek hayatında ilham verici!
YanıtlaYönlendir
|