2022 yılında Nobel Edebiyat Ödül’nü kazanan Annie Ernaux; 1940’ ta, Lillebonne’ da işçi sınıfına mensup bir
ailede dünyaya gelir. Çocukluğunu Yvetot, Normandiya ‘ da geçirir ve mazbut bir sosyal çevrede büyür. Edebiyat
öğretmenliği yapar. İlk romanı “ Boş Dolap” ta kişisel deneyimle toplumsal tarihi birleştiren unsurları başarıyla dile
getirir. Yapıtlarında bireyin sorunlarının nedeni olan sistemle bireyi yüzleştirir.
Okura toplumsal bellek kazandırmayı kendisine ilke edinen yazar, “Seneler” yapıtında da aynı amacı güder. İçinde
yaşadığı çağın çelişkilerini göstermek kalmaz çağın somut koşulları içinde gelişen olayların neden olduğu sınıf
çatışmalarını da gözler önüne serer.
Yapıt; çeşitli imgelerle fotoğraflarla çeşitli gazete haberleriyle hayatımızı zapturapt altına alan siyasi olayları, siyasi
olayların akabinde değişen sloganları, cinsel özgürlüğün kısıtlanmasını, kadın haklarını, kürtajın ve doğum kontrol
haplarının yasaklanma ve serbest bırakma süreçlerini, ekonomik krizleri, mülteci kampına dönen ülkesini, mültecilerin yaşam koşullarını, sendika yöneticilerinin riyakarlıklarını… anlatır. Bir çıkış noktası arayan halkın sorunlarını seçim vaatlerinde kullanarak seçilen liderlerin neden olduğu tarihi olayların izini 1940’lardan başlayarak 2000’li yıllara değin sürer bir yazın dedektifi olarak. Bununla da yetinmez, kendi yaşamının en önemli dönemeçleri, kendi kuşağının hayatlarındaki dönüm noktalarını da dahil ederek bildik otobiyografik yapıtların dışına çıkar. Romanda ünlü şairlerin şiirlerinden ve ünlü yazarların eserlerinden alıntılar yapar, satır aralarına sıkıştırdığı bu özlü sözlerle insanı düşündürmekle kalmaz yaşamı adete soyarak çıplak bırakır.
Gelişen olayların bireyin kendi hayatını özgürce yaşamasına imkân vermediğini belirtir. Her bireyin sırtında savaşta
ölenlerin cesetlerini, çocukların yaşanmamış çocukluklarını, açlıktan ölen çocukların bedenlerini, doktorsuzluktan
doğum yapamayan kadınların umarsızlıklarını ve yanlış tedaviyle sakat doğan çocukların engelli vücutlarını taşıdıklarını dile getiri. Olay ve olguları daha derinleştirerek kendilerini aydın sayan sözde toplum önderlerinin tüm bu insanlık dışı gelişmelere salt çıkarları için alkış tutmalarından dolayı onları suçlar.
Her bireyin geçmişi o bireyin tarihidir. Kendi tarihimizi ne yazma ne de yaşama hakkına sahibiz. Her dakika yeni
özellikler eklenerek hizmetimize sunulan ve ihtiyacımız olmayan nesneleri almak için bankalardan çektiğimiz kredileri öderken vazgeçtiğimiz hayatımızı, umutlarımızı ve düşlerimizi anımsarız. Nasıl giyineceğimizi, hangi eşyayı kullanacağımızı, hangi gıdayı tüketeceğimizi, hangi okullara gideceğimizi, ebeveynlerimizle olan ilişkimizi,
sevgililerimizle ilişkimizi, kaç çocuk doğuracağımızı, kaç eşle evleneceğimizi, kaç kere boşanacağımızı, kaç kez kürtaj olacağımızı yine kölesi olduğumuz sistemin karar verdiği gerçeğinin hiçbir koşulda da değişmeyeceğini vurgular.
Gücün güçle savaşının hep süreceğini, güçlünün güçsüzü yeneceğini, çıkan her yeni savaşın eski savaşı unutturacağını, hayatımızı bir tesadüf eseri olarak yaşadığımızı, on dakika önce geçtiğimiz sokakta bombaların yine patlayacağını, çocuklarımızı çağın değerlerine göre yetiştireceğimizi, seçimlerde aslında seçme hakkımızın olmadığını, seçilen liderlerin zaferlerini şenlik havasında kutlayacağımızı… entelektüel sıfatımızla uygulayacağımız gerçeğini vurgular.
Her insanın bilinçaltında içinde yaşadığı çağın bir Berlin Duvarı vardır. Usumuzdaki duvarlarla dolaştığımız için
gözümüzün önünde cereyan eden olayların arkasındaki tarihi sırlara vakıf olamıyoruz. Öz ile söz arasında gidip gelirken ne öze ne de söze sığıyoruz. Varsıla ulaşmak istedikçe yoksunlaşıyoruz. Yitirdiğimiz insani değerleri, insan sıcaklığını, dostluğu ve erdemi yine sistemin bizi öğüten çarkında arıyoruz. Gerçekler böyle olunca da arkamızda bıraktığımız senelerin bizim değil de egemenlerin seneleri olduğunu da ancak musalla taşına uzandığımızda algılıyoruz.
1910’lu yıllarla 2000’li yıllar arasında yaşanan tarihi olayları farklı bir büyüteç altında incelemek isteyen her okurun
“Seneler” yapıtını okumasını çok isterim kendi senelerine yolculuk yapmaları için. Annie Ernaux. Seneler. Çeviri: Siren İdemen. Can Yayınları. S. 232