Ah insanoğlu; her şeye sahip olan lakin bu halde bile gözü doymak bilmeyen, her koşulda kendini ön plana çıkarmak isteyen ve bencillik duygusuna bol miktarda sahip olarak yaratılmış bir mahlukat. Yalnız bencillik derken bu kelimenin altına da yüzlerce durumu sığdırabiliyorum. Her insan bencil midir peki? Yok mudur kendinden evvel başkasını düşüneni? Yok mudur vicdanıyla sahte hareket edeni ve bunu sadece kendini rahatlatmak için yapanı?
Ego kelimesi Latinceden gelen ve benlik anlamını karşılayan bir kelimedir. Gündelik yaşamda “egoist” sıfatını her boşluğa yerleştirme çabasındayız ancak egoist kelimesinin anlamı bencillikten farksız. Her insan benliğine düşkündür , en çok kendisiyle baş başa kaldığından düşünmeden edemez hakkındakileri. Aynada kendisiyle bakışıp iltifatlar etmesi gibi gündelik hayattan da verilebilecek birçok basit örnek vardır. Nedendir bu özelliğimizi de diğerleri gibi kabullenemeyişimiz peki? Bencil olmak kelime anlamıyla negatifi karşılasa da insanın kendisi için zaman zaman böyle aksiyona geçmesi de gerekebilir. Bu gibi durumlarda bencillik kendi iyiliğimiz için başvurduğumuz bir duyguya dönüşür. “Fazlası zarar” durumu geçerlidir bunu için de. Sınırını aşan bencillik, insanı yalnızlığa mahkum eder çünkü kimse kendisinden gerisini düşünmeyen biriyle beraber olmak istemez, o da karşısındakinden bekler düşünülmeyi. Yani “ego çatışması” denilebilecek bir ilişki çıkar ortaya, tabi ilişki denilebilirse. “Kendindenlik”, Montaigne’in “Denemeler” adlı başyapıtında kullandığı bir kavramdır. Bu kavramı Montaigne, insanların kendi fikir dünyalarını idol olarak gördükleri, toplumda beğenilen, saygı gören kişilere uygun olarak oluşturduklarını ifade etmek için kullanmıştır. Yani ona göre insanların kendi oluşturduğu benlik dahi çevreden çalıntıdır, taklittir. Bu durumda bile insan kendisini düşünüp çıkarları, hedefleri doğrultusunda ilerler ve sonucunda yaptığı yanlış bile olsa doğasına uygun davranarak kendi ideoloji sisteminin temellerini atar. Bir kitap okuduktan sonra o kitaptaki cümleleri, ifadeleri sanki kendisi icat etmişçesine göğsü kabara kabara dillendirmesi bile pek gülünçtür. Bunların yanı sıra toplumda adından sıkça söz edilen el âlem adında bir canavar vardır. Bu yaratığın herkesi eleştirmenin yanı sıra her konu hakkında da bir yorumu vardır. O nedenle insan hareket ederken ; sonuçlarının dış dünyaya, çevresine nasıl yansıyacağını düşünür ve kalıp yargıların peşinden sürüklenir durur. İşte bu noktada dur diyebilen, kendi mutluluğunu her şeyin üstünde tutan insan bencildir. Lakin bu felaketi ona yaşatan toplum da ondan farklı değildir.
Özetle insan doğası gereği egoist, benliğine hayran bir varlıktır
ve bu özelliklerinin ona getirisi olduğu kadar götürüsü de vardır.