Kaç süngü dayandı göğsüme,
Kaç mermi eridi bedenimde?
Nice zulüm geçti önümden,
Diz çökmedim hiçbir tehdide.
Ben toprağa can ekenlerdenim,
Yüreğiyle siper çekenlerdenim.
Vatan deyince gözünü kırpmadan,
Ölümü seçenlerdenim.
Siperden doğdu bu beden.
Yağmurla değil, kanla yıkandı.
Bayrak tutan ellerim şimdi,
Bir susturulmuşlukla yandı.
Ben değil miydim, sınırda nöbet tutan?
Geceyi gündüze katan?
Ne zaman hain oldum da,
Sildiniz bir çırpıda, demek?
Özgürlük diye haykırırken,
Adımı suçlu ile kirlettiler.
Ne hak kaldı, ne de hukuk;
Vicdanı susturup yargı ettiler.
Adalet dedim, duvar ördüler.
Sesimi yankısızca boğdular.
Bir hakikatin izini sürerken,
Yalanla yolumu soydular.
Zulüm giydi cübbeyi bu ülkede.
Adaletin terazisi yok yerinde.
Kimse yargılanmaz yalan söyledi diye.
Ama susturulursun, gerçeğin dilinde.
Cübbeyle gizlenmiş nice zulüm var.
Emirlerle yazılmış her hüküm, satır satır.
Hakkı arayan yollarda kaybolur.
Suç artık kimliğe göre tanınır.
Konuşmak cesaret değil artık;
Resmen suç sayılır nefesin tonu.
Bir göz işaretiyle biter hayatın,
Çünkü vicdan değil, kararın yolu.
Sorular susar, cevaplar ezber.
Bir söz yeter ceza alman için.
Doğruyu eğmeden anlatamazsın.
Kelimeler kelepçelenir düşüncenin içinden.
Eziyorlar halkı gece gündüz.
Yoksulun sesi çarpıyor betona.
Bir kaşık umut için yalvaran eller,
Kapanıyor birer birer korkudan ona.
Kimin hakkı kaldı, kimin ekmeği?
Zengine sessiz, fakire kelepçeli.
Çocuklar aç, anneler suskun.
Bir öfke büyüyor sessiz ve derin.
Ama ben hâlâ buradayım,
Boyun eğmem hiçbir oyuna.
Süngülerle kazandık bu vatanı,
Silinmez kanımız bir karalamayla.
Yıkamaz beni ne zulüm ne yara,
Boyun eğmem ben karanlığa.
Bu vatan mühürlüdür kanımla,
Satılmaz bir kaç yalanla.
Ama ben hâlâ buradayım,
Yenilmem asla sahte fermanlara.
Bu vatan yazıldı kanımla,
Teslim olmaz birkaç yalana.