Hatırlamak geçiyor bazen içimden,
Acımak halime, görmek kendimi bir yeni doğmuş gözden.
Anlamak geçiyor bazen içimden,
Mahvolmuş dünyayı, yok olmuş hayalleri hissetmek geçiyor.
Görmek geçiyor bazen içimden,
Hayatla ölüm arasında sıkışmış ruhları,
Ölümün fedakar lütfu için yalvaranları,
Hayatını güzelliğe adamış olanları…
Küçük çocukları incelemek geçiyor bazen içimden,
Ağlamalarını, kıkırtılarını duyuyorum.
İnanamamak geçiyor içimden bazen,
Bir zamanlar bu kadar küçük ve tatlı olan bedenin öldürücülüğünü.
Aynaya bakmamak geçiyor içimden bazen,
Nefes alamıyorum.
Bakamıyorum, vücuduma bakamıyorum.
Bakamıyorum beni ızdıraba sürükleyen bu bedene.
Unutmak geçiyor içimden bazen,
Beni bu ızdıraptan kurtarsın diye yalvardığım Tanrı’yı,
Beni yok eden arzularımı,
Bir zamanlar değerli sandığım hayatı,
Unutmak istiyorum bazen.
Yoruldum artık düşünmekten en kötüsünü hak ettiğimi.
Uyanmak bir azap, nefes almak bir ölüm…
“Ne zaman, ne zaman?” diye sormaktan
Yorulmadım, hiç yorulmadım.
Belki bir gün, belki bir gün
Görebilirim içimdeki yavrunun neşesini,
Görebilirim onun iyiliğini,
Düşünebilirim ölmeyi hak etmediğimi,
Ancak bu geçmiyor içimden bazen.



