Başarı insan ruhunu doyuran en lezzetli yemektir. Bunu net olarak söyleyebiliriz. Okuduğum okulun çok beğendiğim bir sloganı vardı. “Hiçbir başarı tesadüf değildir.” Ne kadar doğru bir cümle olduğunu geçmişe nazaran şimdilerde daha iyi anlıyorum.
Hayatımızın belirli dönemlerinde kendimize hedefler belirler, ardından o hedeflere ulaşabilmek için sürekli olarak çabalarız. Çünkü bir amaç karşısında başarıyı belirleyen faktör onun sürekliliğidir. Bu yolculukta bazen işler yolunda gitmeyebilir, amaçlarına planladığın zaman aralığında ulaşamamış olabilirsin. Bu gibi zamanlarda pes etmek yerine hedeflerimize daha fazla tutunup, bizi başarıya ulaştıracak olan ipi bırakmamamız muvaffakiyetimiz adına hayati önem taşımaktadır. Hiç dikkat ettiniz mi? Şartlar ne kadar zor olursa olsun, her zaman hedefine tutunan insanlar kazanmaktadırlar. Sonunda başarıyı avuçlarının içine alsalar bile devam etmekten vazgeçmezler. Kazandıkları her başarı yenisinin umudunu da içinde taşır. Böylelikle başarıdan tatmin olmazlar.
Elde edilen her başarı çevrenizden yükselen tebrikler kadar, kimi insanlarca eleştirileri de beraberinde getirecektir. Ancak şunu bilmek gerekir ki eleştiriler her zaman kötü eğilimlere sebep olmayabilir. Yapılan bazı tenkitlere anlam katabiliyorsak o tenkitler öğretici nitelikte de olabilirler. Başka bir açıdan baktığımız da eleştiri her zaman duymak istediklerimizi söylemeyen insanların yapmış olduğu doğru davranışlardır. Kendimizi kişisel gelişim konusunda daha ileri seviyeye taşımak adına bir rehber, fark edemediklerimizin birer yansımasıdır. Bir de içinde art niyet besleyen eleştiriler vardır. Onlar ise size kötü niyetle yaklaşan insanların kalplerinin yansımasıdır. Size kötü niyetle yaklaşmış olan insanlar aslında kendi hedeflerini başarabilecekken, konfor alanlarının dışına çıkmayarak, hedeflerinin üzerine gitmemeyi tercih etmektedirler. Dolayısıyla hayal ettiği ancak ulaşmak için çaba harcamadığı bir hedefe başka biri eriştiğinde kıskanır ama belli etmezler. Ancak iyimser göründükleri halde size kötü yorum yöneltirler. Bu insanların başarı yolculuğunuzda belirlediğiniz hedefleri ve bu hedefler doğrultusunda içinizde tükenmesine izin vermediğiniz hevesinizi bir sülük gibi emmelerine izin vermeyin. İçinde art niyet olduğunu hissettiğiniz eleştirel nitelik taşıyan cümleleri sadece dinleyin ama asla o cümlelere takılıp kalmayın. Neticede bizler gönüllü mahkûmlar değiliz. Kendinize bu tutsaklığı asla yapmayın.
Başarılarınızın ışığında sizi kıskanmak yerine tebrik eden, başarılarınızla mutlu olabilmeyi başarabilen ve sizinle gurur duyan, yani düşünceleri ile yetkin olan insanları çevrenizde bulundurun. Çünkü bu insanların eleştirel yaklaşımları da bir o kadar öğretici nitelikte olacaktır. Üzerimizde yapılan eleştirilere stratejik adımlarla yaklaşıp doğru çıkarımlarda bulunabiliyorsak, bu durumun yeni başarılarımızın birer anahtarı olabileceğini de ayrıca unutmamak gerekir.
Başarı elde etme yolunda birilerine ihtiyaç duyma zorunluluğunu bir kenara bırak. Gerçek güç ve heves zaten içinde bulunmaktadır. Bu yolculukta en büyük ilhamınız daha önce elde etmiş olduğunuz başarılarınız olsun. Geçmişinizde yani başardığınız o yolculukta neler hissettiğinizi, hedefiniz karşında ne kadar emek ve istikrar gösterdiğinizi ve sonunda da o başarıyı ne şartlarda elde ettiğinizi kendinize her fırsatta hatırlatın. Elde ettiğiniz her başarı elde edeceğiniz yeni başarılar için bir kılavuz niteliği taşır. İlhamınızın vermiş olduğu güç ile yeni başarıların kapısını çalma hırsını yanınızda bulunan en sağlam tutamak olarak görün. Tutamağınızı kendinize sık sık hatırlatın. Çünkü çevrenizde bunu yapacak olan çok az sayıda insan var. Bu sebeple tutamaklarınızı kendi çemberiniz içinden seçin. Böylece yeni başarılarınıza ulaşmakta en büyük ilhamınız yine kendiniz olacaksınızdır.
Elde etmiş olduğun her başarı yeni kapıların açılmasına sebep olabilir. Birilerine ilham kaynağı olup o insanların hayatını iyi yönde değiştirebilir, çok sonra konuşulacak bir konunun ana karakterini de oluşturabilir. Her birimizin farklı amaçlar edinerek bu dünyaya iyi yönde bir iz bırakması gerekmektedir. Bu izin büyüklüğü ise elde etmiş olduğun başarıların büyüklüğü ile de ilişkilendirilebilir. Ancak küçük fark edilişler de kalplerde unutulmayacak bir ana sebep olabilir. Bu dünyadan göçüp gittiğimizde bizden çok sonra insanların konuşacağı, kimilerinin hayatlarında iyiliklerine sebep olacak başarılar için çabalamalıyız. Hayatlarımıza bir anlam katabilmek için başarılı olmak zorundayız ve elde etmiş olduğumuz başarılarımızı da başka insanlara aktarabilme konusunda oldukça iyi görevler üstlenebilmeliyiz. Ancak muvaffakiyet dediğimiz kavram yüksek bir dağın zirvesinde bulunmaktadır. Ona ulaşabilmek için önce çetin ve zorlu geçecek olan o yolculuğu göze almalısın. Bunu bilerek bir adım atmalı ve sonunda da başarıya ulaşacağın inancını içinde hep bir umut olarak taşımalısın.
Planlamalar yapmalı, cesaret ve özgüvenle hedefine o ilk adımı atmalısın. Kimi zaman başladığın o noktaya dönmek isteyeceksin. Yukarıya doğru çıktıkça şartların daha da zorlaştığını ve giderek yalnızlaştığını hissedeceksin. Ama asla ilk adımı attığın o noktaya geri dönmeye kalkma. İlerlemeye devam et. Şartlar ne olursa olsun dizlerinin üstüne çökmeyi bir tercih olarak görme. Bedenin düşünce karmaşası içinde sana savaş açmışken yenilmene izin vermemelisin. Kimi zamanlar yavaşlamış olsan da ileriye doğru bir adım daha atmaya gayret etmelisin. Sonunda zirveye ulaşıp başarının altın anahtarını eline aldığın vakit, işte ancak o zaman geriye dönüp hangi yollardan geçtiğine bak. Bu yolculukta canının ne kadar yandığını gör. Bir bedel ödeyerek şu an olduğun noktaya geldiğini kendine yinele ve ellerini kocaman açıp “İyi ki bırakmadım” diye avazın çıktığı kadar bağır. Çünkü bunu sonuna kadar hak ettin. Şimdi biraz dinlen, çünkü başarın yeni adımlar atmana sebebiyet verebilir. O ilk adımı atmaya korktuğun dağ şimdi senin en büyük ilham kaynağın. Ona tutunarak yeni başarılara göz kırpmak için hedeflerini belirle ve tekrar hedeflerine o ilk adımını at…