Yüzlerce çehre görünürdü her yandan.
Onlarca ses geçerdi,
duvarlardan, düşüncelerden…
Yankılı hepsi, birbirine benzeyen.
Fakat; bir antenli radyom vardı.
Sevgi bekleyen bir çocuk misali
beklerdim yamacında.
Yetmişlik bir plak dinler gibi nefesi
doldururdu ciğerime o şahane sesler.
Bir Temmuz sabahıydı eskilerden.
Gün henüz yeni doğmuş gibiydi.
Taş duvardaki radyoda bir ses vardı.
Şu cümleyi kuruyordu derinden:
“Kapılırım sahilin yosunlu rüzgarına.”
Ve devam ediyordu, hatırlarıma karşı.
Müzikle birleşiyordu, yalın ve duygulu.
Ve doyasıya sevmeyi ses ile iletiyordu.