Anlık Tesadüfler / Esra Tuncay

Bugün, sabahın ilk ışıklarının içimde yarattığı heyecanlı kıpırtıyla  uyandım. Hissetmekte olduğum bu iç coşkusuna illaki bir sebep bulmam gerekir miydi. Tenimi bir kuş tüyü yumuşaklığı ile yalamakta olan sabah esintisinin ferahlığı uykulu halimin kolayca dağılmasını sağladı.

Güne yine bir koşturmaca içinde başlıyordum. Bu koşturmacam yılladır bitmek bilmeyen bir çileye dönmeye başlamıştı.Çünkü hayatımı adeta dolu dizgin giden bir at üzerinde geçiriyor gibiydim. Hızlı adımlarla iş yerime doğru yürürken aniden baldırlarıma saplanan sancının etkisi ile olduğum yere yığılıverdim. İçimden bir ses; “Artık bu döngüye daha fazla dayanamazsın. Bu şekilde sağlığının sınırlarını zorluyorsun” diye uyardı. Bu sese aldırmadan, yığıldığım yerde kendime çeki düzen verip, baldırlarıma ellerimle masaj yaptım. Ayağa kalktım. Aldırmaz bir edayla yürümeye devam ettim.

Biraz ilerde her zaman içinden yürüyerek geçtiğim belediye parkını gördüm. Belki de her gün hayatımın en güzel anını bu parkın içinden geçerken yaşıyordum. Kuş cıvıltılarının sabah melodisi, sabah esintisinin ağaç yapraklarında yarattığı kıpıtıların ahengi adeta bana yaşadığım günlük stresleri birazcık olsun unutturuyordu.

Parkın bende uyandırdığı bu rahatlatıcı ve hoşnutluk uyandıran etkisi, arkamdan gelen ani ve sert bir çarpma ile bozuldu.İşte! yaşamın gerçekliğini bir kez daha hissetmek zorunda kaldığım ani bir an daha…

Park içinde olağan koşusunu yapmakta olan bir adam, ayağının bir anlık takılması sonucunda düşmekten kurtulabilmek adına koluma abanmıştı. Bu hamlesi ile kendini düşmekten kurtaran adam, benden bir özür bile dilemeden koşusuna devam etmişti. Ben de şaşkınlık ve hayretle arkasından bakarken öfke ile bağırdım; ” İnsan bir özür diler hiç olmazsa! “

“Bizler, ne ara bu kadar vurdumduymaz ve bencil olduk” diye sadece düşünebildim. Eyleme geçemedim. Farkında olmadan ben de herkes gibi boşvermeyi tercih ederek hızlı adımlarla yoluma devam ettim.

Yürüyüş tempomu geç kalmamak adına tam artırmışken, bu seferde bir “Miyav!” sesiyle yine yavaşlamak durumunda kaldım. Minicik bir yavru kedinin masum bakışları ile göz göze geldim. karnı aç olmalıydı. Bacaklarımın arasından dolanıyor. Adeta bana benimle ilgilen mesajı vermeye çalışıyordu.Ona verecek bir şeyim olmadığından, eğilip onu biraz okşayıp ona sevgimi gösterdim.

Ancak bu arada yetişmem gereken bir işim olduğu gerçeğini hatırlayarak koşar adımlarla günümün kalanına devam ettim.

Çoğu zaman kendimizi hayatın koşturmacasına o kadar çok kaptırırız ki, etrafımızda var olan en küçük detayların bize ufak da olsa mutluluk sunduğunun farkına bile varamayız.

İşte, gün içinde yaşadığımız rutinler arasında bizi kendimize getirmeye çalışan dikkat dağıtıcılar vardır. Aslında o basit ve anlamsız gibi görünen dikkat dağıtıcılar bizi kendimize getirmek ister. Zaten o dikkat dağıtıcılar o nedenle hayatımızda var olurlar.

Kısacası, bize insan olduğumuzu, yaşam yolumuzun neresinde bulunduğumuzu ve kalan ömrümüzü ne uğrunda geçirmek istediğimizi hatırlatabilmek için karşımıza çıkan anlık tesadüflerdir.

 Hiçbir anlık tesadüf aslında gerçekten tesadüf değildir. O tesadüflerin anlamını bulabilmek ve coşkusunu içimizde daha çok hissedebilmek arzusuyla hayatı yaşayabilmeyi diliyorum.

Loading

Yazıyı nasıl buldunuz?

Oy için yıldıza tıkla!

Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı

Oyu yok

We are sorry that this post was not useful for you!

Let us improve this post!

Tell us how we can improve this post?

Paylaşarak destek olabilirsiniz!
Yazı oluşturuldu 4

Bir yanıt yazın

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön