• Destek
  • Üye Ol
  • Yazar Girişi
  • Abone Ol
0 553 423 00 17 kibelekulturs@gmail.com
Kibele Kültür & Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
Kibele Kültür & Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
No Result
View All Result
Home Şiir

Ağaçlar Ayakta Ölür / Aslıhan Ak

Aslıhan AK by Aslıhan AK
20 Şubat 2025
in Şiir
0
Ağaçlar Ayakta Ölür / Aslıhan Ak
0
SHARES
25
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

Beli iki büklüm olmuştu benim anamın.

O ikisinin yarısında biz, yarısında babam.

O ikisinin arasında bir tek kendi yoktu.

Yarısında saçını evlatlarına süpürge etmiş bir ana, diğer yarısında gurbette bir koca.

Ağırdı sırtındaki yük anlardım. Çoğu zaman gizli gizli ağladığını görürdüm. Kimi zaman hayıflandığını, kimi zaman intizarını, kimi zamanda özlemini görürdüm.

Öyle alâl ade ağlamazdı benim anam.

Kuyu da köşe de karanlıkta…

Büklümüne inat, dimdik dururdu oklava yutmuşcasına.

Üç tane harfin üstüne amma sorumluluk yüklemişlerdi ha!

A-N-A …

Dile kolay.

Bir yerde anaydı, bir yerde evlat, bir yerde bacıydı, bir yerde komşu, bir yerde gelin, bir yerde hanımdı ve bir evde çatı.

Bazen gözlememizin kokusuydu, bazen tüten bacamızın dumanı, bazen çorabımın bir eşi, bazen burnumda tüten bir hasretti. Ama bazen değil her zaman benim herşeyimdi.

Babamın hasretini bağrına ayrı basardı, bizi bağrına bir ayrı.

Gözleri hep nemliydi, sesi hep çatlak.

Dokunsan ağlayacaktı benim anam.

Daha onaltısında göndermişti sevdiceğini gurbete.Nereden bilecekti ki bu gurbet kırk yıl sürecek.

Bazen sobanın arkasına oturur, çift mille yün çorap örerdi.

Dilinde hep o türkü vardı:

Yoruldum yola oturdum

Felek vurdu ben götürdüm

Soyka ceket soyka pantol

Size hediye getirdim

Susanesin serin versin

Ömeri’mi yuyan hoca

Teraviyi kıldırdı da

Sancıya tutulduğu gece

Obruk’dan Dedebeli’nden

Bir kan aldırdım kolumdan

Hasan Mehmet olsaydı

Onlar tutardı salımdan

Ömer ağlar Hatcem ağlar

Yolver yıkılası dağlar

Yakup kızı vermem diyor

Kırılında alın benden

(O zamanlar hiç bilmezdim bu türküyü.İlk iki dizesi aklımda kalmıştı.Anam rahmetli olduktan sonra buldum bu türlüyü.Meğer içinde ne acılar varmış.)

Birde yavrusunu toprağa gömmüş anam.

Beli iki büklüm değil, üç büklüm deselermiş yeriymiş.

Öylede güzeldi benim anam.

Sırma saçlı, elâ gözlü, kırkbeş belikli misali…

Yedi köyden istemişlerde bir babama varmış anam.

Babamda iyi adammış sağdan soldan duyardık.

Üç beş senede ancak görürdük babamı.

Ne elleri tanıdık gelirdi, ne yüzü, ne ayağı…

Bir misafir gibi gelir, onbeş gün sonra geri giderdi gurbete.

Bir mektupdan diğerine zaman geçerken altı ay daha büyürdüm üstünden.

Temelli geldiğinde…Saçlarında aklar, ciğeri hasta, bütün gün kan kusan bir baba vardı karşımda.

İki kelimelik gurbet, üç kelimeye bölmüştü bizi.

Annem, babam ve biz.

Anam sürekli bir doğum sancısı çeker gibi sancı çekiyordu hayatında.

Babam geldiğinde daha da çoğalmıştı sancıları. Yüreğinde hasret bitmişti ama, bu kezde babamın hastalığı kasvet gibi çökmüştü üstüne ve üstümüze.

Hep uzaklara bakardı pencereden, çok uzaklara…

Bende bakardım baktığı yere ama o kadar uzağa bakamazdım hiç.

O çok uzaklara bakardı.

Babamın aldığı ilaçların yan etkisi gün geçtikce artıyordu. Çekilmez bir hâl almıştı.

Ama çekilmez dediğimiz ne varsa ansm sırtında bir şelek gibi taşıyordu işte.

O narin kalbinin nasırlaştığını hissederdim.

Nasıl dayanıyor acaba derdim.

Hoyrat dünyanın telaşesini bir kenara bırakıp, ellerine kına yakmayı nasıl başarıyordu bu kadın?

Bu gücü nereden alıyordu?

Her ne yaşarsa yaşasın, yüreğinden sevgi hiç eksilmiyordu.

Benim tanıdığım en güçlü kadındı anam.

Verem olan oğlunu balla pekmezle iyileştirmiş, kan kusan babamı ayağa kaldırmıştı benim anam.

Ama, bir tek kendine iyi gelememişti.

Ağaçlar ayakta ölür misali, ayakta ölmüştü anam.

Biz sağ görüyorduk ama, bir gün kalbi ölmüştü, bir gün aklı, bir gün umutları…

Koskoca bir dağ, günden güne eriyordu önümde.

Üstünden bütün yükleri atar gibiydi.

Zayıflıyor, boyu çekiliyor, yiyemiyordu artık…

Kana kana içtiği ayranı bir yudumdan ileriye götüremiyordu.

Yaprakları bir bir dökülüyordu ağacın.

Baharın gelmesini dört gözle bekliyordum.

Yeşerecek umuduyla…

Acımasız bir hekimdi biletimizi kesen.

Son vagonda bir koltuk bile bulamamıştı.

Bunca yılın yorğunluğunu bir elek gibi eliyordu.

Üstte kalan ne, altta kalan ne kim bilir?

Onu biz hiç bilemedik.

Babam ve biz yerle yeksan olurken, bir ağacı ayakta gömmüştük.

Yazıyı nasıl buldunuz?

Oy için yıldıza tıkla!

Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı

Oyu yok

We are sorry that this post was not useful for you!

Let us improve this post!

Tell us how we can improve this post?

Paylaşarak destek olabilirsiniz!
Previous Post

Domus Solis / Adem Tok

Next Post

Mazideki Duygulara Bir Dokunuş Kanaviçe / Birşen Nakipoğlu

Aslıhan AK

Aslıhan AK

07.01.1990 Adana Kozan doğumluyum.ilkokul ortaokul ve lise öğrenimimi Kozan' da tamamladım.Aksaray Üniversitesi Kültür mantarcılıgı bölümünden mezun oldum.2012 yılında evlendim ve Kıbrıs'a geldim Evliyim ve iki çocuğum var. Şiir, makale,kompozisyon yazıyorum. Fotoğraf çekmeyi,kitap okumayı,müzik dinlemeyi ve karavan hayatını çok seviyorum.

Next Post
Mazideki Duygulara Bir Dokunuş Kanaviçe / Birşen Nakipoğlu

Mazideki Duygulara Bir Dokunuş Kanaviçe / Birşen Nakipoğlu

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Result
View All Result

Hakkımızda

Kibele Kültür Sanat Logo

Kibele Kültür Sanat

Merhaba sevgili okur.

Mitolojide Tanrıların anası olarak bilinen Tanrıça Kibele’nin anaç, üretken, hayatın devamını sağlayan özelliklerinin uğruna inandık. Ve onun adını kullanıp Kibele Sanat olarak edebiyatta biz de varız dedik. Edindiğimiz misyonla amacımız; bizden önceki kalem ustalarımızın bayrağını, gelecek kuşaklara ulaştırmak. Çünkü edebiyat dünya tarihini içinde barındıran devasa bir ansiklopedidir… Devamını Oku

Arşivler

  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023

Kibele Kültür Sanat Logo

Kategoriler

  • Anlatı
  • Araştırma
  • Deneme
  • Genel
  • Hakkımızda
  • İnceleme
  • Kitap İncelemeleri
  • Masal
  • Öykü
  • Roman
  • Şiir
  • Sinema
  • Sizden Gelenler
  • Söyleşi
  • Tiyatro
  • Yeni Çıkanlar

Son Yazılar

  • RAYLARIN GÖLGESİ / GİZEM ENGİN
  • İçimizdeki Mia / Elif Kahriman
  • Çöl / Murat Halıcı
  • Masal / Murat Halıcı
  • Bir Ölümsüzlük Ütopyası;Parfümün Dansı / Kazım Aldoğan

Copyright © 2024 Kibele Kültür Sanat. Tüm Hakları Saklıdır.

No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol

Copyright © 2024 Kibele Kültür Sanat. Tüm Hakları Saklıdır.