• Destek
  • Üye Ol
  • Yazar Girişi
  • Abone Ol
0 553 423 00 17 kibelekulturs@gmail.com
Kibele Kültür Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
Kibele Kültür Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
No Result
View All Result
Home Genel

 Bebek / Nilgün Uğurlu

Nilgün Uğurlu by Nilgün Uğurlu
15 Temmuz 2024
in Genel
0
 Bebek / Nilgün Uğurlu
0
SHARES
0
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

                                                                  

     Sıcak Temmuz güneşi ,sığındığı barakayı yakıp kavurmakla kalmıyor, barakanın tahta duvarlarından içeriye ateş püskürtüyordu. Saatlerce süren sancılardan sonra, toprak  zeminde doğurduğu bebeğinin göbeğini barakanın bir köşesinde bulduğu taşla ezerek kopardı. Kanlı minik bedeni, başından çıkardığı tülbentle,  sarıp sarmaladı. Barakanın en dip tarafında tozdan ve kirden rengi belli olmayan eski kilim parçasının üzerine bebeği koynunda uzandı. Pek çok tenekenin düzleştirilerek, birbirine çiviyle bağlandığı kapı görevi gören,  teneke yığınını arkasına koyduğu birkaç irice taşla barakaya yaslamıştı. Hafif bir rüzgarla taş   ve tenekenin çarpışması bir takım tıkırtılar yapıyor, etrafın sessizliğini bozuyordu. Her tıkırtıda yüreği tir tir titriyordu.

     Kuş uçmaz kervan geçmez sarp kayalarla kaplı dağ başındaki bu virane yere sığınarak zaman kazanmışlardı. Osman ‘ Daha fazla burada kalamayız.’ diyerek bir çıkış yolu bulmak için,  oradan ayrılalı üç gün olmuştu.   ‘Bir terslik olmasaydı bu vakte kadar dönerdi.’ diye düşünüp içten içe kahrolmaya başlamıştı. Yanındaki erzakta bitmek üzereydi.  Susuzluğunu gidermenin tek yolu,  barakanın  arka tarafındaki  yamaçtan aşağılara doğru akan küçücük bir  derenin varlığıydı. Çok zorda kalmadıkça barakadan çıkmamasını tembihlemişti Osman. Haklıydı da. Hava kararırken teneke parçasının arkasındaki taşları çekip, dışarı çıktı. Bir çırpıda derenin kenarına yaklaşıp,  kana kana,   su içti. Saatlerce susuz kalan,   yorgun ve naif bedeni, sanki yeniden hayat buldu. Tekrar barakaya girdi, teneke  yığınının arkasına taşları dizdi. Emzirdiği bebeğini koynuna alıp , uykuya daldı.

 Gecenin geç vaktinde, uyandı. Etrafın sessizliği , huzur vermiyor aksine kötü düşünceler üşüşüyordu aklına. Elbisesinin eteklerini  elleriyle iki yana çekeleyerek kopardı.  Öyle ki elbisesinin boyu kalçalarına  kadar kaldı.   Upuzun olan saçlarını ensesinde toparlayıp ördü. Saçının uçlarını birbirlerine küçük düğümlerle bağladı. Bir süre böyle idare edebilirdi. Elbisesinden kopardığı bez parçasıyla  kundak yapıp, bebeğini koynuna sımsıkı bağladı. Gün ağarmadan,  barakadan çıkıp kayaların etrafından dolaşarak dik yamaçtan aşağı doğru inmeye başladı. Bazen sendeleyerek, bazen oturup kendini aşağı doğru yavaş yavaş kaydırarak patikaya varması üç saatini aldı. Kolları,  bacakları hatta yüzü çalılıklara  çarpa çarpa çizilmekle kalmamış, irili ufaklı kesikler oluşmuştu. Yılan gibi sağa sola kıvrılan, daracık ve iki yanı çalılıklarla kaplı,  patikaya gelince  hızlı adımlarla yürümeye başlamıştı. Gün ağarmaya başladığında anayola ulaşıp bir otomobilin önünü kesmeye kararlıydı. ‘Benim bu halime kim olsa acır bana yardım eder ’ diye teselli ediyordu küt küt atan yüreğini. Patikanın son kıvrımında yerde birisinin yattığını fark etti. Yavaşladı, küçük adımlarla yaklaştı, korktuğu başına geldi.  Osman’ı  vurmuşlardı. Ağlamaya ,hatta vedaya bile vakit yoktu. Anayola kadar durmadan yürümeye devam etti. Uzaklardan bir otomobilin geldiğini görünce küçücük bir umut hissetti.  Anayolun karşı tarafındaki çalılıklarda saklanan  beş namluda kadını nişan almıştı. Etrafta birkaç kuş uçuştu, kadın düştü. Adamlar hızla geldikleri tarafa kaçarken, Osman ve Nazlı’yı öldürmenin  haklı gururuyla, başları dik dolaşacaklardı! Bebek ağlıyor, otomobil yavaşlıyordu…

Yazıyı nasıl buldunuz?

Oy için yıldıza tıkla!

Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı

Oyu yok

We are sorry that this post was not useful for you!

Let us improve this post!

Tell us how we can improve this post?

Paylaşarak destek olabilirsiniz!
Previous Post

“Atasözleri ve Deyimlerle Öğretilmiş Cinsiyet” Kitabı Üzerine Hatice Dökmen’le Söyleştik / Tuğba Gönderiç Akbaş

Next Post

Elleriniz Bayım / Ezel Altunışık

Nilgün Uğurlu

Nilgün Uğurlu

Ben Nilgün Uğurlu.1974 yılında Almanya'da doğdum.ailem Uskup'ten gelen göçmen ailelerden.Lise eğitiminin ardından devam etmediğim eğitimime yöneldim.Yazmak her zaman ilgi alanımdi.Hocam Alper Akdeniz'den aldığım dersler sayesinde bu yolculuğu daha da ilerlettim.Kibele dergisi aracılığıyla yazdiklarim ilk kez okurlarla buluşacak.Aynı zamanda çocuk hikayelerim tamamlanma aşamasında.Yakinda onlarda çocuklarla buluşacak. Hayata bakışı dürüstlük, şefkat, hoşgörü ve erdem olan herkes kıymetlimdir.

Next Post
Elleriniz Bayım / Ezel Altunışık

Elleriniz Bayım / Ezel Altunışık

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Result
View All Result

Hakkımızda

Kibele Kültür Sanat Logo

Kibele Kültür Sanat

Merhaba sevgili okur.

Mitolojide Tanrıların anası olarak bilinen Tanrıça Kibele’nin anaç, üretken, hayatın devamını sağlayan özelliklerinin uğruna inandık. Ve onun adını kullanıp Kibele Sanat olarak edebiyatta biz de varız dedik. Edindiğimiz misyonla amacımız; bizden önceki kalem ustalarımızın bayrağını, gelecek kuşaklara ulaştırmak. Çünkü edebiyat dünya tarihini içinde barındıran devasa bir ansiklopedidir… Devamını Oku

Arşivler

  • Temmuz 2025
  • Haziran 2025
  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023

Kibele Kültür Sanat Logo

Kategoriler

  • Anlatı
  • Araştırma
  • Deneme
  • Genel
  • Hakkımızda
  • İnceleme
  • Kitap İncelemeleri
  • Masal
  • Öykü
  • Roman
  • Şiir
  • Sinema
  • Sizden Gelenler
  • Söyleşi
  • Tiyatro
  • Yeni Çıkanlar

Son Yazılar

  • (başlıksız)
  • Bitmesin Fırtınalar
  • -MIŞ GİBİ
  • Celal Serter’in ‘Manifestosu…’
  • Mum

Copyright 2023 - 2025 Haziran K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi All Right Reserved. Developer by Fedora Bilişim Teknolojileri İnternet Danışmanlık Hizmetleri Basım Yayın Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi. Bu sitede yayınlanan ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, hiçbir şekilde kullanılamaz, izinsiz kopyalanamaz. Tüm hakları K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi'ne aittir.

KİBELE Abone
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol

Copyright 2023 - 2025 Haziran K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi All Right Reserved. Developer by Fedora Bilişim Teknolojileri İnternet Danışmanlık Hizmetleri Basım Yayın Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi. Bu sitede yayınlanan ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, hiçbir şekilde kullanılamaz, izinsiz kopyalanamaz. Tüm hakları K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi'ne aittir.