Sende bir şey var,
Henüz harf olmamış bir ses gibi
Taşlara sinmiş serinlik,
Örtülmemiş bir aynadan sızan ışık gibi.
Adımlarınla çatlıyor yolun gururu,
Bu yalnızca zamanın korkusu,
Sana kin güden toprak yazıyor sonunu,
Gökyüzü, ağırbaşlı bir sırdaş gibi eğiyor boynunu.
Kalbin—haritasız bir ıssızlık,
Ben orada pusulasız bekliyorum.
Gözlerinin izdüşümünde
Bir ihtimal gibi soluyorum seni.
Kelimeler diz çökerken dudağımda,
Bir gölge bırakıyorsun havanın omzuna.
Adını anmayan poyraz bile,
Dokunuyor yokluğuna nefesiyle.
Gözlerin renksiz belki de sessiz,
Ama bakınca yanıyor gecem,
Bir resmin köşesi, ince ve kimsesiz,
Dokunulmaz ama içimden geçer, tek tek heceler.
Ben sana hayran değilim sadece,
Bendeki sende duruyorum,
Bir tanım değil bu—
Bir eski zaman,
Bir isimsizlik hali.
Ve sen,
Oradasın,
Olmaman gereken bir yerde
İnanılmaz bir biçimde tam da olman gerektiği gibi.