Komşu köyden tarlalarımızı ortak ekip biçtiğimiz bir aile dostumuz vardı: Nurettin amca onun aile bireyleriyle birlikte Annemle Teyzem tarlada çapa yaparken, Teyzem tarlamızın yanındaki bir ağaçta Arı oğulu bulmuş. Nurettin amca Arıdan anlarmış, oğulu almış köyüne götürmüş, seneye oğul verince size bir kovan veririm demiş.
Annem akşam köye gelince Teyzen oğul buldu yaylada diye anlattı. Oğul mu? O da ne ki dedim? hiç duymadığım bir şey, Annem arı yavrusu dedi. Ağaçta üzüm salkımı gibi duruyorlardı dedi. Beni aldı bir merak…
Dedemin de vaktiyle arıları varmış ama yaşlanınca bırakmış arıcılığı. Annem hep anlatırdı dedemin kovanlardan bal almasını Tenekede ateş yakar, dumanı arıların üstüne tutar, ciğer gibi petekleri alır, tepsilere doldurur mahalleye dağıtırdı diye. Benim de seramoni gibi gözümde canlanırdı o anlar.
Arı malzemelerini falan hatırlıyorum kovanlar, bal mumları hepsi oyuncağimiz olmuştu ama ne arı gördüm ne de bal.
Bal nasıl bişey acaba? Adını hep duyuyorum. Kavun karpuz yiyen bal gibi diyor, armut yiyen bal gibi diyor, Üzüm yiyen bal gibi diyor. Çocuk zihnimde bunca farklı tadı balla bağdaştıramıyorum.
Okullar açıldı 1. sınıfa başladım. Bizim köyde okul yok, komşu köye gidiyoruz. Nurettin amcanın evinin önünden geçiyoruz her gün. Arı kovanları evin arka bahçesinde gözüm onlarda. Bize ne zaman arı verecek diye öyle merak ediyorum.
Bir gün okuldan çıktık köye gelirken Nurettin amca Ersin diye seslendi. Baktım kovanların yanında, koştum yanına gittim ama kalbim yerinden çıkacak gibi,
Nurettin amca arılar oğul verdi Babana söyle kovan getirsin gelsin dedi. Tamam dedim koştum uçarcasına eve geldim Babama söyledim. El arabasına eski bir kovan koyduk, gittik Arıyı aldık geldik.
Babam Arılara güzel bir yer yaptı, kovanı güneşe karşı koydu, etrafını çitle çevirdi.
Bal yiyeceğim diye öyle seviniyorum ki… Babama dedim; baba ne zaman bal alacağız? Babam ağustosta deyince “içimden neee ağustos mu dedim” bir moralim bozuldu daha var iki ay.
Babam ara sıra kovanın yanına oturup arıları seyrediyor. Bir gün sordum arıların neyine bakıyorsun diye? arıların çalışıp çalışmadığını bakıyorum dedi.
Ondan sonra bende arıları uzaktan uzaktan seyretmeye başladım. Bir gün kovana iyice yaklaştım, Babamın oturduğu yere oturdum,
baktım ki arılar ayaklarında sarı sarı boncuk gibi birşeyler getiriyorlar, tamam bal dedikleri bu olsa gerek dedim içimden, ama sevinçten uçuyorum.
Aklım fikrim balda, imkanı yok Ağustosu bekleyemeyeceğim. Bir gün elime iki çubuk aldım, kovanın önüne oturdum. Gelen Arıyı çubuklarla kıstırıp yakalıyorum. Kovandan uzaklaştırıp ayaklarındaki ‘sarı boncukları’ alıyor, önceden hazırladığım bir gazete kağıdında biriktiriyordum. Bir yandan da Babama yakalanmaktan korkuyorum. Artık kaç Arıyı telef ettim bilmiyorum ama bir çay kaşığı kadar o sarı boncuk gibi şeylerden biriktirdim.
En sonunda gazeteden avucuma aldım.
Tadı kavuna mı, armuda mı, üzüme mi? benzeyecek merak içimdeyim.
Başımı hafif geriye yatırıp avcumdakileri hüüp diye içime çektim.
O sarı şeyler ağzımda anında eridi.
Aman Allahım ağzımda zehir gibi bir tat, kendimi o kadar şartlandırmışım ki, ağzımdaki o acımsı ekşimsi tada inanmak istemiyorum hala kavun, karpuz, üzüm gibi bir tad alacağım sanıyorum.
En son dayanamadım, tükürürdüm attım ağzımdakini. Koştum çeşmeye, ağzımı yıkadım ama yok ağzımda ki acılık gitmiyor. ekmek yedim olmadı şeker yedim olmadı. O gün akşama kadar ağzımda ki burukluk gitmedi.
Bal sevdam bitti mi asla.
Babamın arıları izlediği bir gün yanına gittim Baba dedim; arıların ayağında ki sarı şeyler bal mı dedim? Yok bal değil polen onlar dedi. Polen ne ki dedim? Arıların yiyeceğidir o. Arılar polenle beslenirler, ondan sonra da bal yaparlar dedi.
Hıı demek ki bal kovanın içinde oluyor. Kafamda şimşekler çaktı. Yeni hedefim kovan oldu tabii. Nasıl olurda ben bu balı yerim diye öyle düşünüyorum. Babam kovanın arkasını açıyor arasıra görüyorum ama maskesiz ona cesaret edemiyorum. Kovanın etrafında dönüp dururken kovanda bi çivi deliği olduğunu gördüm.
Buğday tarlasından uzun bir ekin sapı kopardım, onu yavaş yavaş çivi deliğinden içeri soktum. Ekin sapının birşeye değindiğini hissettim, Babam görecek diye de aklım gidiyor tabii, ekin sapını biraz daha ittim sonra yavaşca çektim, bir baktım sapın üzerinde sıvı bişey parlıyor. Sapı dilimle şöyle sağdan sola doğru bir yaladım.
Aman Allahım mutlu son ağzımda harika bir tat. Ama ben hala ağzıma kavun, karpuz, üzüm tadı gelecek sanıyorum.