Anlamını yitirmiş kavramlara anlam yüklemeye çalışmak kargaşanın fitilini ateşler.
Rendelenmiş duyguların verdiği acıyı somut eylemlerle dindirmeyi denemek nafile çaba,
üstelik bunca insanlık deneyimine ve olgulara rağmen zaten tükenmiş olan hisleri diritlme gayreti
kargaşanın ötesinde kaosu doğurur.
Oluruna bırakmak,zamana bırakmak,akışına bırakmak,biraz kafa dinlemek,ara vermek adına ne derseniz deyin,bunlar ve bunlara benzeyen cümlelerle başlayan ayrılık sözleri her iki tarafın gerçek anlamda mutabık kalmasıyla -istenen her neyse, sağlıklı bir ayrılık veya sağlıklı bir yeni başlangıç-planlanan neticeyi verir.Ayrılık söz konusu olduğunda sabıkalı bir toplumda yaşadığımız gerçeği gün gibi ortaya çıkıyor,bir taraf ayrılmak istediğinde diğer taraf -genellikle erkekler-dün canım cicim dediği tarafa acımasız davranıyor.Bir eşyayı sever gibi sevdiğinin ve bir eşyayı sever gibi sevildiğinin farkında olmayan ilişki sahipleri mevzu bahis ayrılık olduğunda güçlü olanın güçsüz olana bri eşyaya davrandığı gibi davranıyor.
Geleceğe dair yaptığın planların sana dair planları olduğunu anladığında özbeöz duygularının koskocaman bir plansızlığa hizmet ettiğini öğreniyorsun. Üstelik kendi rızanla ve zihnin yerindeyken kurduğun hayaller bu koskocaman plansızlığın ortaklarından biriyken bundan sonra vereceğin her karara kuşkuyla bakmak olağan dışı değildir fakat kuşku kuş gibidir, o uçup gitmek isterken sen yakalayıp kafese koymak istersin, gitmek isteyeni yanında tutmaya çalışmak insanın kendine ve diğer canlılara yaptığı en büyük kötülüktür.
Çünkü kaos günlerdir hiçbir şey yememiş köpekbalığına benzer; suyunda yüzen, yakınında uçan veya yürüyen her canlı için tehlikelidir. Tırnakları ve dişleri dışında ezici ve delici hiçir doğal savunma silahı olmayan insan kaostan ya çıkar ya çıkamaz ya da ebevenyleri tarafından hiç söz edilmeyen bu felakete tüm gücüyle hiç direnmeden belki farkında bile olmadan uyum sağlar, uyum sağlamak bir çeşit yaşam biçimidir zaten…