ve bir daha çekti içini papaz
seslendi
çaresizdi
ufalmıştı
kalabalığa karşı
ölüm meydanındaki hakikate :
öleceksin mahkum , böyle olmadığını söyle
geri al sözünü
pişmanım de
kurtul bu insanlığın önünde
sen yazdın ,o yazdı ,biz yazdık
kitabı
dili, dini , sevmeleri biz çıkardık
çünkü biz insanı yarattık
durduramadık ölümü
yok bunun başka bir adı
sus ! günaha giriyorsun
yaradana küfrediyorsun
sana son şans
ya ilmik ya dirlik
değişmez ihanet etsemde kendime gerçekler
çürüdümü sanıyorsunuz toprağın ince rahmine hoyratça
gömdüğünüz düşünceler
sen ölüme susamışsın
‘yaşamak ağır hakaret bana’ diyor bakışların
(el açar)
duyuyorsun ey tanrım
yapacağımı yaptım ben , ahali şahit
lakin bu adam
bu seni tanımayanın yaptığına bak
cellatlar !
…
ne o şimdiden sararmışsın
güneşte batınca sararır…
ve papazın gidenin ardından duası
ve güneş
etine takılan bir kor parçasıyla
biraz daha kızdı.