Roman: Susuz Yaz
Yazar: Necati Cumalı
Yayınevi: Cumhuriyet Kitapları
Sayfa Sayısı: 288
18.Baskı: Ekim 2010
Necatı Cumalı şiir, roman, günce, deneme, tiyatro gibi pek çok edebi türde eser vermiş çok yönlü bir yazardır. Avukat olan Cumalı mesleğini icraat ederken Anadolu’ da ki olayları gözlemleyerek kitaplarına akıcı bir dil ile aktarmıştır. Ailesi 1923 yılında Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi kapsamında Türkiye’ye göç ederek İzmir’in Urla ilçesine yerleşmiştir. Altı çocuklu ailenin en büyük evladıdır. İzmir Atatürk Lisesi’nden sonra öğrenimini Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tamamlamıştır. Cumhuriyet devri Türk edebiyatının tanınmış kişilerinden olan Cumalı, Yaşar Kemal’in ifadesiyle “Yaşlanmaz Şair Çocuk” olarak alınır.
Kitapta yazarın 11 öyküsü bulunmaktadır: Susuz Yaz, Öç, Yenilmeyen, Dağlı ve Muharrem, Bıçak, Kaatil, Gülsüm Kıza Ağıt, Esma ile İsmail, Aktör, Aksinin Biri, Selim’i Anarım. Kitaba adını veren birinci öyküsü: Susuz Yaz’dır. Susuz Yaz öyküsü filmleştirilip konusu gerekçe gösterilerek, 1964 Berlin Film Festivali Altın Ayı ödülü ile değerlendirilmiştir. İlk basıldığı yıllar kitapta 8 öykü var iken, daha sonraki yıllar 11 öykü ile basılmıştır.
Genellikle Ege köylüsünün çektiği sıkıntıları, intikam, kadınların aşağılanıp hor görülmesini, çalışkanlık, üretkenlik, haksız kazanç gibi konular üzerinde yoğunlaşmıştır. Hikâyeler genellikle Urla, Seferihisar taraflarında geçer. Kitabın içindeki 11 öykü de akılda kalacak izler bırakıyor. Bence hikayelerden ayrı ayrı roman bile yazılabilirmiş.” Susuz Yaz” başta olmak üzere birkaç hikâye zihninizde asla son bulmayacak. O konunun devamını merak edeceksiniz. Bu şekilde son bulmalarını kabul etmek istemeyeceksiniz. O insanlara daha sonra neler olmuştur düşüncesi bir süre sizinle olacak. Köylünün, ezilmiş insanların hayat mücadelelerini okudukça toplumsal değerlerinizi sorgulamaya başlayacaksınız. Kitap için diyebileceğim tek olumsuz yorum var; bazı hikâyeler böyle bitmemeliydi. Tabii Cumalı şahit olduğu olayları kaleme almış, doğrusunu yazmıştı. Hayatın acı gerçekleri mutlu sonlara izin vermemişti. Kitaptan çok beğenerek aldığım beş alıntıyı yazımın sonuna ekleyerek yorumumu bitiriyorum. İyi okumalar.
*” Onlar için bu davada tek hak ölçüsü vardı: Suya olan ihtiyaçları.
*” Kimseye fenalık etmeyi düşünmediği için kimseden de fenalık beklemeyen bir yaratılışı vardı.
*” Bıktım usandım parasızlıktan. Ona borç, buna borç, sık, hesapla, ne yaparsan yap, neresinden düğümlersen düğümle, öyle çürük bir ip ki yine kopuyor, yine kopuyor!
*” O şimdi çevresinden herkesin hakkı olan saygıyı görüyordu. Gerekirse bir daha, bir daha öldürebilirdi…
*” Kimseye güveni yoktu onun! Hayatında güven duygusu nedir bilmemişti.
Sizde Necati Cumalı gibi akıcı bir dil kullanıyorsunuz ne güzel
Çok teşekkür ederim.
Kaleminize sağlık,güzel bir inceleme olmuş
Teşekkür ederim.