Bir cümle insanoğlunun bir parçası olabiliyormuş; umudunu yitirme. Hayatımızın her
evresinde bizimle. En imkansız zor anlarımızda bile umut fısıltılarını duyarız. Çoğumuz bu
fısıltılara kapılmak istemese de içimizde ki bahçe yeşermek ister. Jean-Paul Sartre “Yıkılış”
kitabında:” Umutsuzluk; insanoğlunun kendine karşı hazırlayabileceği suikastların en
korkucudur, umutsuzluk manevi bir intihardır.” diyor. Umut, insanın içindeki motivasyonu
sağlayan önemli bir duygudur. Umut etmeden yaşamak oldukça zor olur. İnsanoğlunun
yaşama dürtülerinden biri umut ekmektir. Onu kaybettiğimiz anda benliğimiz ve çevremiz
sıradanlaşır. Nefes almaya devam etsek de bu sadece bize verilen zamanı doldurmak için
olacaktır. Umudunu kaybetmiş insan her şeyini kaybetmiş demektir. Umutsuzluğun yerini
hüzün ve korku kaplayacaktır. Tüm duygular insanoğlunun bir parçasıdır lakin onların
bedenimizi ele geçirmesine izin vermemeliyiz. İçimizdeki umutlar tüm zorluklara rağmen
yeniden temiz limanlara yol açmalıdır. Belki o limanlardan mutlu ayrılamayacağız ama
umudun bize verdiği yaşama hevesi ile nefes alışlarımızı maviler kaplayacaktır. Hayatta hiçbir
arzusu olmadan yaşayan insanın, hasta yatağında ölümü bekleyen insanlardan farkı yoktur.
Umut etmeyi temel ihtiyaçlarımız sınıfında görmeliyiz. Ancak bazı insanlar umut etmeden de
hayatlarına devam edebilir. Umutsuzluk, anksiyete, stres, tükenmişlik hissi gibi bazı
psikolojik rahatsızlıklara da zemin hazırlayabilir. Umut kaybı insanların motivasyonunu ciddi
bir şekilde düşürür. Bunu önlemek için olaylara daha iyimser bir yaklaşım da bulunmalıyız.
Ruhsal sağlığımız, bizlerin yaşam kalitesini belirler. İyi bir yaşam için umut ederek sağlıklı
bir yaşam alanı oluşturmalıyız. Gelecekte ki olumlu beklentilerimizi kendimize sürekli
hatırlatmalıyız. Kendimizin doktoru olmalıyız. Ruhsal sağlığımızı korumaya çalışmak,
fiziksel sağlık gibi çok önemlidir. Umut etmek ve motivasyon bizleri hedeflerimize götürmek
için önemli faktörlerdir. Başarılı insanlar en zor anlarında bile umut etmeyi bırakmayanlardır.
Düşmelerimizden de kalkmalarımızdan da her zaman bizler sorumluyuz. Güneşli günleri
görmek istiyorsak içimizde ki umut fısıltılarına tutunmamız gerekir. Sadece umut edenler
harekete geçer. Attığımız küçük bir adımı bile küçümsememeyi kendimizi tebrik etmeyi
motivasyonumuz için unutmamalıyız. İnsanın umutsuzluğa kapıldığı an, kendine en çok
inanması gereken andır. Gördüğümüz küçük bir ışığın peşinden gitmeliyiz. Edison, 6.000.
denemesinde ampulü bulmuştur. Tarihte buna benzer onlarca olay yaşanmıştır. Bilim
insanlarının içinde ki umut olmasa, bu kadar çok çalışmazlardı. Hangi yolda yürümek
istiyorsanız, o yol için umut etmeyi ve çalışmayı bırakmamalısınız. Yaşadığınız küçük
aksaklıklarda yoldan dönmeye karar verirseniz, içinizde hep dönmesem neler olurdu
düşüncesi kalacak. Hayat ne kadar zor olursa olsun, yeniden başlayabilmek her zaman
mümkündür. Hiçbir şey için geç değildir; yeter ki umut olsun. Poyrazlar engel olsa da içimizdeki lodoslar hep esmeli. Güneş her gün yeniden doğar.
Bu açıdan hiç bakmamıştım çok güzel anlatılmış
Teşekkür ederim.
Sondan bir önceki cümleye kalbimi bıraktım…
Kalemine yüreğine sağlık bu yazıyı okuduktan sonra insanın başaramayacağı birşey olmaması gerek umut edenler hep kazanır yeterki umudunun ve hayallerinin peşinden koşmayı bilmeli insan
Böyle yazıların gelmesi dileği ile ;
Teşekkür ederim.
Çok haklısınız. Teşekkür ederim.