• Destek
  • Üye Ol
  • Yazar Girişi
  • Abone Ol
0 553 423 00 17 kibelekulturs@gmail.com
Kibele Kültür & Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
Kibele Kültür & Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
No Result
View All Result
Home Öykü

Gönlün Sönmez Güneşi / Gökhan Çağlayan

Dingin by Dingin
13 Şubat 2025
in Öykü
0
Gönlün Sönmez Güneşi / Gökhan Çağlayan
0
SHARES
14
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

Burcu, bir ilkyaz esintisiydi. Kendi güzelliğinde, güzelliğin
kendisiyle – o “güzelsizlikler ülkesi”nde – ılgıt ılgıt eserdi. Onlar
karanlığın yayılıp koyulaştığı günlerdi; ah, nite unuturum! Birileri
güzel yaşam için çırpınmayı sürdürse de ezici çoğunluk kötülükten
yanaydı, kötülüğün tüm içindeydi de. Burcu’ysa bakıp görebilen için
bir umut ışığı, kapısıydı. Gelgelelim o yaşta bütün bunları bil(e)mezdi.
Bildiği yalnızca o suçsuzca güzellikti. Doğallıkla sürev evrenseldir,
demek çocuklar için de akagider: Burcu, okumayı kısa bir süre önce
sökmüştü, bir okurun başlangıç yapıtlarını okumaya başlamıştı.
Okuma, onun sevinç kaynaklarından biri olup çıkıvermişti. Kim bilir,
nice yıl sonra – bir yazıncı olarak – yazmaya girişecekti. Böylece
kendisine başka bir sevinç, dahası, umut kaynağı yaratacaktı.
Bir gün ortalık günlük güneşlikken Burcu, bir çocuk
gezintiliğindeydi; yaşıtlarıyla bıcır bıcır konuşup oynaşıyordu.
(Çevredeki oturmalıkların birinde yaşam üzerinde geviş getiren bir
ozan, o çocukları üzünçlü üzünçlü gözlüyorken “Çocuklar hiç
büyümemeliler. Neden büyüyüp bütün bunları yitiriyorlar!?” diye
düşündü.). Çocuklar alabildiğine kıvançlı, sevinçli bulunuyorlardı.
Oysa o kıpıda yeryüzünde pek çok kötülük yapılıyordu; bu arada
çocuklar türlü acımasızlıklara, kıyıcılıklara uğruyorlardı. Nitekim
başka bir oturmalıkta oturan biri – bu düzenin yaratılarından olan
kötücül, tiksinç bir kişi bozuntusu – bizim Burcu’yu gözüne
kestirmişti. Ancak, bunu ayrımsayan olmamıştı. Dahası, o kalabalık
ortamda, karmakarışıklık içinde, böyle bir “gözüne kestirme”nin
görülmemiş bulunması doğaldı. Gelgelelim bir nenin görülmemesi
(var) olmadığı anlamına gelmezdi.
Burcu için günler bildik günlerdi. (Sev[g]inin, sevincin, umudun
beslediği gönüllerde hınca, tiksintiye, yağılığa yer bulunmaz. Güneş,
gönülleri öyle olanlar için doğar; ertesi gün bir daha, daha güçlü bir biçimde doğmak üzere gene onlar için batar. Gönlün sönmez
güneşiyse – gerçekte – yaşamın varlığını sürdürmesinin biricik
güvencesidir.). Burcu güzellikti, demek seviydi; umuttu, demek
yaşamdı. Ah, yaşamı öldürmek isteyenler, bunun için çabalayanlar
vardı! Üstelik öyleleri ne denli çoktu! Burcu – yazık ki! – daha çok
burcuyamadan, demek handiyse yolun başında bir alçakça yok
edilecekti. Ancak, başka Burcu’lar vardılar; bir gün gelecek, onların
elbirliğiyle, güzel(lik)leri öldürenlerin kendileri yeryüzünden
silinecekti.

 

Yazıyı nasıl buldunuz?

Oy için yıldıza tıkla!

Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı

Oyu yok

We are sorry that this post was not useful for you!

Let us improve this post!

Tell us how we can improve this post?

Paylaşarak destek olabilirsiniz!
Previous Post

Hafıza Cadısı / Gül Çandır

Next Post

Bilir Misin? / Abdulkadir Aktaş

Dingin

Dingin

ÖZGEÇMİŞ 1976’da, Adana’da doğdum. İlkokulu, ortaokulu, ortaüstokulu özdeş yerleşekte bitirdim. Çukurova Üstokulu Tutumsal, Yönetsel Bilimler Kolu İşletme Bölümünün 1998 çıkışlısıyım. 1999’da, Amasya’da “kısa dönem eğitim çavuşu” olarak görev yaptım. 2015’te başladığım Anadolu Üstokulu Açıköğretim Bilimliği Türk Dili ile Yazını Bölümünü 2019’da bitirdim. Adana’da yaşamaktayım. Amasya’dan Adana’ya döndükten sonra bana akça kazandıracak bir iş bulamadım. (Şimdi evde çevirmenlik yaparak ya da ona benzeyen bir iş görerek geçimimi sağlamak üzere arayış içinde bulunuyorum.). Gelgelelim bana göre “yaşama”, gerçek, tek işimizdir; dahası, ben çalışkan, iyilikli bir kişiyimdir, demek boş durmam, yalnızca iyilik yaparım. Nitekim örneğin öteden beri dille, yazınla ilgileniyor; son yıllarda – daha çok – deneme, kısa öykü ile yır yazıyorum. Yad dilim İngilizce, ökdilim Türkçe. Dilimden anlaşılacağı üzere, doğru, öz Türkçe yanlısıyım; dahası, dile en çok özenin gösterilmesi gerektiği kanısındayım. Okuma-yazmanın yeğleştirici, kıvandırıcı, kimileri içinse sağaltıcı etkilerinin var olduğunu pekiyi bilmekteyim. (Özengen dilci-yazıncıyım. 2011’den başlayarak Çağdaş Türk Dili’nde, Kutlu Yazarlar dergisinde, Türk Dili Dergisi’nde, Türkçesi Varken… ağ bölgesinde, Yeni Adana günyazısında… yapıtlarım yayımlandı. [Açıköğretimle ilgili bir yarışmanın okunmacında bir denemem yer aldı.]. 2013’te Elde Var Yalnızlık-adlı öykü okunmacım çıktı. 2015’te Özden Söze adını taşıyan deneme okunmacım yayımlandı. 2016’da Etyemezlik-adlı araştırma-inceleme okunmacım basıldı. Gene 2016’da Umut Yaşamın Öbür Adı adıyla bir anlatı okunmacım çıktı. 2017’de beşinci okunmacım, ikinci öykü okunmacım olan Yazdan Artakalan yayımlandı. 2019 Cumba öykü yarışmasında Yağmur Sıcağı-adlı kısa öykümle “özendirmelik” kazandım. [Söz konusu öykü, o yarışmanın okunmacında bulunmaktadır.]. Okumayı, yazmayı, ayrıca çevirmeyi sürdürüyorum.). Doğa tutkunuyum. Yılkıtüketmezim. Araştırmayı, eleştirel, sağlıklı bir biçimde düşünmeyi, giderek kuram oluşturmayı, gülüntüçizi çizmeyi, ışıkçizi çekmeyi, öğrenmeyi, yürümeyi… severim. Güzelsiz, kötü, yanlış hiçbir nene yoğum. Demek gerekli, yararlı, dokuncasız biriyim; öyle kalacağım. Gökhan Çağlayan 2024 Gücüğü Seyhan

Next Post
Bilir Misin? / Abdulkadir Aktaş

Bilir Misin? / Abdulkadir Aktaş

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Result
View All Result

Hakkımızda

Kibele Kültür Sanat Logo

Kibele Kültür Sanat

Merhaba sevgili okur.

Mitolojide Tanrıların anası olarak bilinen Tanrıça Kibele’nin anaç, üretken, hayatın devamını sağlayan özelliklerinin uğruna inandık. Ve onun adını kullanıp Kibele Sanat olarak edebiyatta biz de varız dedik. Edindiğimiz misyonla amacımız; bizden önceki kalem ustalarımızın bayrağını, gelecek kuşaklara ulaştırmak. Çünkü edebiyat dünya tarihini içinde barındıran devasa bir ansiklopedidir… Devamını Oku

Arşivler

  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023

Kibele Kültür Sanat Logo

Kategoriler

  • Anlatı
  • Araştırma
  • Deneme
  • Genel
  • Hakkımızda
  • İnceleme
  • Kitap İncelemeleri
  • Masal
  • Öykü
  • Roman
  • Şiir
  • Sinema
  • Sizden Gelenler
  • Söyleşi
  • Tiyatro
  • Yeni Çıkanlar

Son Yazılar

  • Askıda Kaldı / Galip Uçar
  • BİR VAGON KİRALADIM/EZEL ALTUNIŞIK
  • RAYLARIN GÖLGESİ / GİZEM ENGİN
  • İçimizdeki Mia / Elif Kahriman
  • Çöl / Murat Halıcı

Copyright © 2024 Kibele Kültür Sanat. Tüm Hakları Saklıdır.

No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol

Copyright © 2024 Kibele Kültür Sanat. Tüm Hakları Saklıdır.