• Destek
  • Üye Ol
  • Yazar Girişi
  • Abone Ol
0 553 423 00 17 kibelekulturs@gmail.com
Kibele Kültür & Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
Kibele Kültür & Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
No Result
View All Result
Home Genel

Geleneksel Türk Tiyatrosu: Sözlü Kültürün Sahnedeki Yansıması / Hasan Çölük

Hasan Ali Çölük by Hasan Ali Çölük
11 Şubat 2025
in Genel
0
Geleneksel Türk Tiyatrosu: Sözlü Kültürün Sahnedeki Yansıması / Hasan Çölük

Professional theatre artists taking in drama. Two woman and a men with their puppets plays a drama for children. Puppets are representing a little child who sits on moon and a guard.

0
SHARES
3
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

Bazı okuyucularım zaman zaman edebiyatın edeb kavramıyla ilişkisini sorarlar. Bu soruya cevap verirken, ister istemez edebiyatın, genel olarak sanatın ahlâkla ilişkisini ele almak gerekir.
Edeb kelimesinin Arapça etimolojisi ayrı bir bahis. Ama en eski anlamı bugün anladığımızdan çok farklıdır. Davet, yemeğe davet… Daha sonra “güzel ahlâk, fazilet” gibi anlamlarda kullanılmıştır. Biz terbiye anlamında da kullanırız. Edebini takınmak, edepli, terbiyeli davranmak; edepli, terbiyeli; edepsiz(lik), terbiyesiz(lik) gibi… Hatta bir zamanlar evlerde, tekkelerde, kahvelerde vb. duvarlara asılan levhalar arasında “Edeb Yâhû”nun özel bir yeri vardı.
Edeb, usul, tutulacak yol anlamına da gelir: Edeb erkân, uyulması gereken yol ve yöntem anlamındadır. Edeb’in çoğul hâli olan âdâb’ın ne anlama geldiğini hatırlatmaya gerek var mı? Her işin bir âdâbı, yani uyulması gereken bir usulü, kaideleri vardır.
İslamî devirlerde edeb, aynı zamanda sarf, nahiv, lügat ve beyan gibi, dili hatasız ve güzel kullanma yollarını konu alan ilimlerin genel ismiydi. “İlm-i Edeb” denilince bu ilimleri anlamak gerekir. Bizde uzun zaman bu anlamda kullanılan “edeb”in terbiye ve ahlâkla ilişkisi yoktur. Eski lügatlerde “İlm-i Edeb” tarif edilirken ahlâkla ilişkisine işaret edilmez. Aydınlar Batı edebiyatını okumaya başladıktan sonra, Fransızcadaki literatür kavramını “ilm-i edeb”, “şiir ve inşa”, “fenn-i kitâbet” gibi kelime gruplarıyla tercüme etmeye başladılar. İlm-i Edeb’in dille ilgili ilimleri ifade ettiğini belirtmiştim. Edebiyatın malzemesi de dil olduğuna göre, İlm-i Edeb pekâlâ literatürün karşılığı olarak kullanılabilirdi.
Tanzimat devrinde ve sonrasında edebiyata halkı eğitmek, terbiye etmek, ahlâksızlığın önüne geçmek, yani halka edep ve terbiye kazandırmak gibi bir misyon yüklenmişti. Sadece edebiyata değil, bütün sanatlara… Tiyatroya bile “mekteb-i edeb” diyorlardı. Edeb’in birinci anlamıyla ikinci anlamı arasındaki ilişkinin ilk defa bizde kurulduğunu sanıyorum. Mesela Şinasi, edeb’i insana iyi huy ve güzel ahlâk öğreteceği için bu ismi aldığını söyler. Namık Kemal ve Mehmed Âkif de öyle… Âkif, “Edepsizliğin başladığı yerde edebiyat biter,” diyordu.
Kavram, bu arada edebiyat şeklinde de kullanılmaya başlanmıştı. Edebiyatı literatür anlamında ilk kullanan kimdir, bilmiyorum; fakat kitap adı olarak ilk defa Recaizade Mahmud Ekrem Bey’in Ta’lim-i Edebiyat isimli eserinde karşımıza çıkar.
Edebiyatın edeble, dolayısıyla sanatın ahlâkla ilişkisi modern zamanların en çok tartışılan meselelerinden biridir. Şunu öncelikle ifade etmeliyim: Şekli ve mahiyeti ne olursa olsun, bütün dinlerde inanç, ahlâk ve sanat beraber yürümüştür. Bu üç faktörden bazan birinin, bazan ötekinin ağır bastığı da görülür.
Sanat ve estetik tarihi, sanatı bir gayenin emrine vermek isteyenlerle sanatın kendisinden başka gayesi olmadığını savunanlar arasındaki mücadelenin tarihi olarak okunabilir. Geleneksel dünyada ahlâk, sanat ve bilimler “hikmet” şemsiyesi altında birbiriyle dayanışma halindeydi. Modernite, bu üç alanı birbirinden ayırıp bağımsızlaştırdı. Bu sürece “kültürel ayrışma” diyen Habermas, etik, estetik ve bilimin kendi alanları dışında hiçbir kritere bağlı olmaksızın özerk bir biçimde ilerleyeceklerini öngörüyor.
Mademki sanat kendi kuralını kendisi koyacak, ahlâk, bilim veya dinle bütün irtibatlarını koparacaktır, o hâlde sanatçının önündeki tek yol, kendi tecrübesini esas almaktır. Yeni, daima yeni… Kendi tecrübesini son noktasına kadar götüren sanatçı, toplumdan, toplumun değerlerinden, inançlarından, geleneklerinden uzaklaşıp bağımsızlaşacak, sanat eseri kendi hâlis formunu bu şekilde bulacaktı.
Hiçbir sanat ve edebiyat adamı sırf ahlâkî olanları anlattığı için edebiyatın dışına atılamazsa, her toplumda görülen zaafları, her çeşit ahlâkî çürümüşlüğü eserlerinde konu edenler de dışlanamaz. Sanatın aynı zamanda eleştiri görevi vardır; sosyal problemleri eleştirmek, yaraları deşmek için bu problemlerin gösterilmesi de gerekir. Her sanatçı kendi sanatının diliyle bu problemlere işaret eder. Mehmed Âkif, divan şiirini ve Servet-i Fünun edebiyatını ahlâk açısında mahkûm etmişti; fakat natüralist-pozitivist-edebiyatın en güçlü temsilcisi olan Emil Zola’yı çok beğenir, onun ahlâksızlığı teşhir ederek ahlâka hizmet ettiğini düşünürdü.
Bizde sanat ve ahlâk ilişkisi genellikle “cinsellik” etrafında tartışılmaktadır. Hâlbuki ahlâk geniş bir kavramdır. Mesela cinayet de ahlâk dışı bir fiildir; ama bir sanatçı, sinemada, tiyatroda, romanda, hatta resim ve heykelde herhangi bir cinayeti çok güzel anlatabilir. Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sını düşününüz. Tragedyalar hep cinayetlerle sonuçlanırdı; ama tragedyanın amacı katharsis, yani ruhi arınmaydı. Gayrı ahlâkîlik, cinayet yüceltildiği ve insanlar cinayet işlemeye teşvik edildiği takdirde söz konusudur.
Ben bir fert olarak, yaratıcı olabilmek için içinden çıktığımız toplumun değerleriyle çatışmak zorunda olmadığımıza inananlardanım. Hürriyeti asla tartışılmayacak bir hak olarak görürüm. Hiç kimse ve hiçbir kurum, sanatçıya ne yapacağını, ne yazacağını dikte ettirmemelidir. Bu ancak totaliter ve otoriter rejimlerde olur. Böyle rejimlerde dikte ettirilerek üretilen sanatın insanlığa hiçbir olumlu katkısı olmamıştır.

Yazıyı nasıl buldunuz?

Oy için yıldıza tıkla!

Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı

Oyu yok

We are sorry that this post was not useful for you!

Let us improve this post!

Tell us how we can improve this post?

Paylaşarak destek olabilirsiniz!
Previous Post

Kadın Olmak / Esengül Terut

Next Post

Sessiz Yalnızlığım / Rabia Çetin

Hasan Ali Çölük

Hasan Ali Çölük

Erzincan doğumlu . çeşitli yerlerde tiyatro eğitimi aldım halen tiyatroya devam ediyorum, birçok yerel ve portallarda gazetecilik yapıyorum

Next Post
Sessiz Yalnızlığım / Rabia Çetin

Sessiz Yalnızlığım / Rabia Çetin

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Result
View All Result

Hakkımızda

Kibele Kültür Sanat Logo

Kibele Kültür Sanat

Merhaba sevgili okur.

Mitolojide Tanrıların anası olarak bilinen Tanrıça Kibele’nin anaç, üretken, hayatın devamını sağlayan özelliklerinin uğruna inandık. Ve onun adını kullanıp Kibele Sanat olarak edebiyatta biz de varız dedik. Edindiğimiz misyonla amacımız; bizden önceki kalem ustalarımızın bayrağını, gelecek kuşaklara ulaştırmak. Çünkü edebiyat dünya tarihini içinde barındıran devasa bir ansiklopedidir… Devamını Oku

Arşivler

  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023

Kibele Kültür Sanat Logo

Kategoriler

  • Anlatı
  • Araştırma
  • Deneme
  • Genel
  • Hakkımızda
  • İnceleme
  • Kitap İncelemeleri
  • Masal
  • Öykü
  • Roman
  • Şiir
  • Sinema
  • Sizden Gelenler
  • Söyleşi
  • Tiyatro
  • Yeni Çıkanlar

Son Yazılar

  • RAYLARIN GÖLGESİ / GİZEM ENGİN
  • İçimizdeki Mia / Elif Kahriman
  • Çöl / Murat Halıcı
  • Masal / Murat Halıcı
  • Bir Ölümsüzlük Ütopyası;Parfümün Dansı / Kazım Aldoğan

Copyright © 2024 Kibele Kültür Sanat. Tüm Hakları Saklıdır.

No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol

Copyright © 2024 Kibele Kültür Sanat. Tüm Hakları Saklıdır.