Rüzgarım yetişemiyor gidişine.
Kayboluyorum o acımasız sisin sahibinde.
Bozguna uğramış bir şehir kadar karmakarışık kentlerde,
Yine kayboluyorum o kırık dalın çıkmaz sokağında,
Yok ediyor sanki beni o sokaklar,
Her taşı vuruyor sanki etlerime, kemiklerime.
Eriyorum,
Eriyorum, iliklerime kadar hissediyorum sokağın acımasızlığını,
Sokak lambalarının merhametini.
Yağmuru bekleyişin gitmiyor gözümün önünden,
Sadece yağmurun ıslaklığı ağlatsın istiyorum beni.
O kadim rüzgarlar sarsın beni kucağına,
Götürsün yeryüzünün en muazzam yerine.
Sürekli harlanan bir ateşin içinde ,
Günahlarım yok olana dek yanıyorum.
O muammalar içinde yalnızca seni dinlemek derdim.
Yok olmak isteyişim yalnızca bundan ibaret.
O buğulu gecenin acımasız sıcağını içine çek
Ateşe sarıldığım yerler senin olsun,
Tan yine ağarınca, sis gözlerimi aydınlatınca
Ve ben küllerimden yeniden doğunca yalnızca cesaretim
Ve o hummalı sevgim yetişir sana.