Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde develer tellal iken, pireler berber iken ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, çok uzak diyarların birinde kara hamam böceği olan Fatmacık ile kocası farecik yaşarmış, mutlu bir evlikleri varmış.
Bu uzak diyarın sahibi olan Beyoğlu’nun düğünü bildirilmiş halka. Bunu duyan Fatmacık kocası fareciğe hemen gidelim kışlık yiyeceğimizi toplarız bu düğünde demiş. Bir hafta sonra sabah erkenden yola çıkmışlar. Az gitmişler uz gitmişler dere tepe düz gitmişler yorulan Fatmacık kuyudan çekilen sulardan etrafa dökülenlerden oluşan su birikintisini görünce nefeslenmek için durmuş. Karısının durduğunu fark etmeyen kocası, yola devam etmiş. Ayaklarından biri kayıp suya düşen Fatmacıksa debelene debelene daha çok kaymış suyun içine. Seslenmiş kocası fareciğe ama nafile ses gelmemiş.Birden atlıların çıkardığı ayak seslerini duymuş. Beyoğlu’nun düğününe giden atlılar da dinlenip su içmek için kuyunun başına vardıklarında bir ses duymuşlar. Nerden geldiğini anlamamışlar. Gelen ses de “atlılar atlılar takırtısı tatlılar Beyoğlu’na gidesiniz baklava börek yiyeseniz Fatma kadın suya düşmüş beyime diyesiniz” diyormuş.
Beyoğlu’nun düğününe giden atlılar karşılanıp dinlendikten sonra davet edildikleri akşam yemeğine inmişler. Yemeğe başlayan atlıların masasının altında olan farecik de düşen yiyeceklerden bir kulağına ekmek kırıntılarını bir kulağına börek kırıntılarını dolduruyormuş. O sırada atlının biri “ ya gelirken bir ses duyduk. Kuyunun yanında ,“atlılar atlılar takırtısı tatlılar Beyoğlu’na gidesiniz baklava börek yiyesiniz Fatma kadın suya düşmüş beyime söyleyeseniz “ diyordu. Etrafa, çalıların arasına bakındık. Kuyuya eğildik baktık. Ama kimseyi göremedik. Neden böyle söyler kim söyler anlamadık. Hatta korktuk demiş.
Masanın altında konuşmayı duyan farecik dolu kulaklarını dikip dinlemiş. Arkasına bakmış karısı Fatmacığı görememiş. Bunu söyleyenin karısı olduğunu anlamış. Kulaklarındakini döke saça koşmuş kuyuya varmış. Fatmacık kocasını görünce sevinmiş ama ona kızgınmış. Kendisinin arkasından gelmediği ve fark etmediği için.
Farecik kuyruğunu uzatmış ver elini Fatmacık çıkarayım seni hoppacık demiş. fatmacık geç kaldı diye sitem yapıp vermemiş elini. Bir daha kuyruğunu uzatmış karısı yine sitemli. Ama bir yandan da su boğazına dayanmış korkmuş. Bütün elleri kaymış. Tutunamamış. Farecik üçüncü kez kuyruğunu uzatmış. Yine çıkmak istemeyen karısını tutmuş ellerinden birinden yukarı çekmiş. Kızdığı karısına ders vermek için, kuyruğuyla vura vura yere sermiş. Acıdan ağlayan karısını görünce pişman olan farecik kuyruğunu uzatmış ama bu kez karısı baston gibi tutunup kalkabilsin diye.
Masal bu ya neredeyse Fatmacık canından olurken bir de üzerine koca kuyruğu sopası yemezmi. Kışlık yiyeceklerinden de olmuş karı koca. Birbirlerine söylene söylene kör topal evlerinin yolunu tutmuşlar. Bu masalda burada bitmiş. Size de ders şu ola ki; inat insanı ya canından ya malından edermiş.
Ayşe Özçelikler Aydoğanlar…25/12/2024
Harika bir masal tebrik ederim
Harikasın arkadaşım başarıların daim olsun