” Iyi ki bu masaya oturdum.Kapı karşımda,pencereden de dışarıyı görebiliyorum.Geldiginde aranıp durmasın.Görür görmez koşarım yanına.Allah’tan kalabalık değil,haftasonu kesinlikle dolup tasiyor dur bu mekan”
Günler öncesinden sozlesmistik, Erkan’la inşallah umutmamistir bulunacağımız saati ve mekanı. Nasıl da hızla akip geçmişti zaman, daha dün gibi aklimda tüm yaşananlar, okul bitmiş ve neredeyse bir yıl dolmuştu Yüreğimdeki sevgisi 4. yılına girmişti. Lise aski böyle oluyor du; demek ki okul bitmis olsada kalpteki mesaisi devam ediyordu. Okulun ilk yıllarında aynı sınıftayken, matematik dersinde ki basarisiyla dikkatimi cekmisti. Sayisal zekası, onu sinifta sivriltmeye yetiyordu. Dis görünüşü o kadar dikkat çekici değildi. Uzun boyu, sportif bir yapısının oluşu , gülüşünde ki içtenlik, yanaklarındaki gamze, uzağı görememede ki zorluk çektiği için taktiği gözlük gönlüme girmesine yetmişti. Sınıftaki onca erkek arkadaşlarımın arasından gönlüm onu sevmeyi seçmişti. Aynı derslere girebilmek için 2. sinifta onun için sayısal bölümü seçmiştim. Sözelci olmama ragmen sirf ona yakin olnak icin sayisal bölümdeydim. Karne zamanı geldiğin de en az 5 kırık not almama rağmen bölümümü inatla degistirmiyordum. Sevgisi her geçen gün artarak devam ediyordu. Ona olan bu ilgimi ilk fark eden kişi kimya öğretmenimiz olmuştu, içinde bulunduğum durumun bana manen ne kadar zarar verdiği anlatmak için kendince beni kibarca uyariyordu; ” Bak kızım önünde kocaman bir gelecek var, bu yaşlar da her ergen birey gibi duygularına yenik düşmüşsün sanırım. Şimdiki yaşlarda belki geleceğin hakkında fikir sahibi olmak için mukayese yapacak durumda değilsin, ama öğretmenin olarak seni uyarmak durumundayım. Bu siniftaki dersler senin bransin degil, sayisal dersler agur geliyor olabilir, sanirim sen sözel bölümde daha başarılı bir ögrencinsin, kendine de emegine de yazik etme, dersler deki notların ortada geçer not aldığın ders yok gibi zamanını boşa harcama bölüm değiştir yoksa mezun olamatacaksin diplomani alamayacaksin. Bölümünü değiştir, okulunu bitir, diplomani eline al. Ve ilgi alanında ilgili bir bölümde eğitimine devam et.”
Başımda kavak yelleri esiyordu, o dönemler. Öğretmeninin verdiği tavsiye; bir kulağımdan girip,bir kulağımdan çıkmıştı çoktan. Erkan’i sevmeyi seçmemiştim,birden bire oluvermişti herşey çat kapı girmişti gönlüme. Kalbimin içinde o dönem bir boşluk vardı ve bu duygusal boşluğu onun sevgisiyle doldurmustum. Ayaklarım yere bakmıyordu artık hiç bir uyarıya cevap vermiyordum. Onu her gördügümde kalbim yerinden çıkacakmış gibi hızlı atıyordu, kalbimin sesini duyacak diye ödüm kopuyordu. Her hareketini büyük bir hayranlıkla izliyordum. Onunla yaptığımız sohbetler de giderek yakinlaşiyorduk, yanımda, yakınında oluşu, dostluğu, bilgi birikimi, kişiliği etkisi altına almıştı beni. Pek çok ortak noktamız olmaya başlamıştı; beyefendi kişiliği, nazik, kibar davranışları, matematik zekası, insanlara siniflandirmadan yaklaşımı, bendeki değerini gün ve gün artırıyordu. Sayisal da sınıfı matematik dehasiydi, her problemi hemen javriyor,yorumluyor,sonuçlandiriyordu. Ogretmenlerimizin de takdirini topluyordu, en zorlu problem soruları hazirlamalarina rağmen başarılı oluşu herkes de hayranlık uyandiriyordu artık. Platonik sevgimin farkında bile değildi. Tek taraflı bir duyguydu benimkisi, onunla geçirdiğim her sene katlanarak büyüyordu. Ilk yıllarda arkadaşlığı dostluğu yetiyordu saatlerce konuşacak mevzu buluyorduk, kendimizi konuştuğumuz konuta öyle kaptiriyirduk ki okul sonrası bu sohbete evde ev telefonundan devam ediyorduk. Ev telefonunda saatlerce sürüyordu konuşmalarımız, çok büyük bir külfetli ailelerimize bu telefon konuşmaları. Ailelerimiz ödediği için zararları istiyorduk karşılıklı ailelerimizden. Isittigimiz bu azarlar bile durduramamisti sohbetimizi. O da, ben de maddi anlamda ailelerimuze bagimliydik. Ne kırık notlar, ne evdeki ödenen faturalar, ne gelecekteki meslek seçimine engel olan yanlış tercihte bulunduğum bölüm seçimim hiç biri arkadaşlığımız d ostlugumuzu bitirmeye yetmişti.Oldukça egleniyorduk o dönem yeni yeni gitar çalmayi öğrenmişti. Yeteneklerine bir yenisini daha eklemişti. Sinifta popüler konumdaydi, ortak yönlerimiz artmisti; müzik, şiir, kitaplar, sinema, resim sergileri, v.s
Siniftaki ilgi alanım ne yazık ki dostlugumuzdaki ilgi alanindakiler gibi değildi, bu nedenle sayisal bölümünden sozel bölümüne aldığım düdük notlarimi yükseltmek ve mezun olabilmek adına dehusyitmeye karar verdim. 3. Sinifta zorda olsa bölüm değiştirerek hayatım da bir değişikliğe gitmek zorunda kaldım. Yoksa bu gidişle okulu bitiremeyecek, diplomami alıp mezun olamayacaktim. Sosyal bölümüne geçiş yaptıktan sonra teneffüsler de, boş ders aralarında bir araya gelmeye başladık. Okulun basketbol takimindaydi, hiç sevmediğim halde onu izlemek ve onunla vakit geçirebilmek için tüm maclarinda yanindaydım. Okul cikisinda da evden telefonla günün kritiğini yapıyor, ertesi günün hazırlıklarından bahsediyorduk. Aramızdaki bu bağ iyice kuvvetlenmisti artık. Okul bitmişti ve yollarımız ayrılmıştı, o üniversite sınavlarına girmiş istediği bolumu kazanmıştı. Mühendis olmak istiyordu, bunun için 4 yıllık okuyacağı okulu kazanmış kaydını yaptırmıştı, Universite öğrencisi olmuştu artık, yoğun ders programlarından arta kalan vaktinde boş ders aralığında gorysrbiliyorduk. Ben ise sinavlara girmemistim. Evime yakin bir ofiste ise başlamıştım, tüm zamanım ofis işler ve aileme maddi katkı sağlamak zorunlulugumdu. Okul güzergahı çalıştığım isyerine yakın bir otobüs durağının oradaydı. Okuldan dönüşü, boş derslerinin olduğu gunler gibi kısıtlı zamanlarda bir araya gelebilg elebiliyorduk.
4 yıla yakın bir zamanda içinde buyurmuştur ona olan sevgimi, yıllar sonra bugün ilk defa acilacaktim. Bunu nasıl açıklayacağım telasindaydim, içimde bir korku belirdi ya bu dostluk biterse kaybedersem arkadaşlığını, aynı duyguları hissetmiyorsak. Bana karşı kırıcı olur mu, ters bir tepki verir mi? Bu durumu açıklamalı miydim, yoksa açıklanmalı miydim karar veremedim uzunca bir süre beklerken. Her zaman ki gibi yine içimde mi saklamaliydim hislerimi, dostlugumuzu, arkadasligimizi, onu kaybetmeyi göze alabilir miydim? Kararsızlık en kotusuydu diye düşünüp kararımı verdim. Söyleyecektim. Ne olursa olsun, bilmeliydi, bilmek hakkıydı birbirimizden sağladığımız hiç bir sırrimız yoktu. Belki de o da yillardir icinde ayni duygulara sahipti dostluğumuz bozulmasın diye ilk adımı alamamisti ilk adımı atan ben olmalıydım o zaman. Ya sonsuza dek kaybedecektim, ya da sonsuza dek arkadaş olarak kalmaya devam edecektim. Tüm duygularımı onun dudagindan dökülecek cümlelere başlamıştım ne kadar çaresizlik allahım. Kaçış yoktu, bugün burada herşey son bulacaktı, yolun sonuna gelmiştim artık…
Kapıdan içeri girdiğinde elimle işaret ettim bulunduğum masayı, hiç yabancılık çekmeden hemen buldu ve yanıma gelip oturdu. Oldukça heyecanlı ve mutlu görünüyordu onu şimdiye kadar hic bu kadar heyecanlı ve telaşlı görmemistim. Uygun ikimiz içinde diğer günlerden farklı olacaktı hissettim. Acaba hissetmiş miydi duygularımı. Bana anlatacağı çok önemli şeyler olduğunu söyleyerek derin bir nefes aldı, kalbi duracak sandım onu ilk defa böyle görüyordum. Şaşırdım, merak ettim. Hiç beklemediğim bir durumla karşı karşıya kalmıştım, Oysa benim onunla paylaşacağız çok önemli duygularım vardı. Aynı duygularımı paylasacakti yoksa benimle içimde binlerce dua, düşünceler kafamda karmakarışık heyecanla pür dikkat onu dinlemeye başladım . Söze başlarken elleri titriyordu. ” Kanada’da eğitimiyle ilgili yatay geçiş yapacağı okula yaptığı başvuru kabul edilmiş, eğitiminin kalan kısmına orada devam edeceğim, bu yillardir hayalini kurduğum okulda okuma imkanı demek, tüm hayallerimi gerçekleştirebilmek için yakaladığım çok büyük bir şans ” dedi ve cümlesini bitirdi. O anlatmaya devam ederken ben dönüp kalmıştım. ” en kisa zamanda oraya taşınıp okula kaydını yaptıracağım kariyerim için büyük bir başlangıç” diyordu. Ve yillardir tek hayali buydu bunu en iyi ben biliyordum. Sonunda yillardir azmefip çalışıp başarmıştı,kavuşmuştu hayaline, ve büyük sevincini ilk benimle pahladiyordu, bu duruma sevinmeli mi, üzülmeli miydim bilmiyorum.
Yillardir biçimde sevgisini büyütüp beklediğim adam hayalini gerçekleştirmişti, ben daha içimdeki duyguları hazmedemezjen kendimle yillardir savaş hali nda yaşarken böyle bir sona haxirlamamistim kendimi. Yillardir onunla ilgili kurduğum hayallerinin mükafatı bu olmamalıydı. Ayrı kalacaktık, belki de sonsuza dek bir daha hiç goremeyecektim. Kaybedecektim onu sonsuza dek, tüm korkuların yüzüme bir tokat gibi çarptı. Varlığına bel bahladigim sevdiğim kişi, artık hayatımda olmayacakti. Birinin hayali digerinin, hayalinin uzetinden ezip gecmisti. Bu ayriligimixin sebebi ustelik ben degildim, sevdiğim adamın ta kendisiydi. Benim sebebi olduğum bir açıklamanın ardından gelen bur ayrılık değildi, onun yurt dışında okuyup, istediği eğitimi alıp iş yeni baslanguskari yapacağı seçimini yaptığı hayatı yasiyor olması olacaktı. Maddi manevi farklılıklar girecekti aramıza donup kalmistim. Nasil bir tepki verecegimi bilemeden oykece dakikalarca istem dışı ağzımdan doküluverdi sözcükler ” Hakkında hayırlısı olsun, çok mutlu oldum senin adına sonunda yillardir kurduğum hayale nihayet kavusuyorsun. Tebrik ederim. Bu durum hayatını tamamıyla değiştirecek , farklı bir ülke, farklı bir hayat, farklı bakış acıları olacak maddi manevi değişecek hayatin. Arzuladigin özgürlüğe yeljen acmaktasin. Kendine iyi bak beni düşünme sessizliğe alusitim arkadaşım ” diyebildim. Ikimizin ortak şarkısı “ARKADAS” şarkısını mirildandik sessizce . Onun ve benim için üzülmeli mi, sevinmeli mi bilemedim….