İlmik ilmik sessizliği dokuyorum gönlüme ve gezdiğimiz sokaklara. Her köşe başı, her taşın altında seninle konuşan bir suskunluk gizli. Adımlarımı atarken, sanki senden kalan boşluğu tamamlamak ister gibi yavaşlıyorum. Sessizliği sevdim belki de, çünkü içinde seni daha çok duyuyorum. Bir zamanlar konuştuğumuz bank, şimdi sadece gölgelerle sohbet ediyor. Gecenin ürperten sessizliği, senin sesine en yakın olan şey. İnsan bazen kendi iç sesini kaybeder ya, işte o zaman başlar gerçek hatırlama. Gezdiğimiz sokaklar, adımlarımın değil, gözyaşlarımın iziyle doluyor. Pencerelerden yansıyan ışıklar bana seni anlatıyor: bir göz kırpması, bir dalgın bakış…