Zarafetle taşırdı neler düşündüğü hiç belli olmayan mağrur başını. Kimseyle göz göze gelmemek için kara gözlüklerin ardına gizlerdi yeşillerini. Saçlarını hep sımsıkı tepeden toplardı, bir telinin bile kimseye değmemesini arzu edercesine omzundan göğsüne düşürürdü. Ona ait olan her parça kendi sınırlarının içinden bir milim bile dışarı çıkmazdı. Topuksuz, düşük taban siyah bir ayakkabısı vardı. O kadar sessiz yürürdü ki sanki varlığından kimsenin haberdar olmaması için çabalar gibiydi küçük ama hızlı adımları. Her sabah aynı saatte evimin önünden geçer, sokağın köşesini döner dönmez buhar olup uçmuşcasına gözden kaybolurdu. 

         Oturduğumuz apartmanın giriş merdivenlerinde okul servisimi beklerken, önümden geçip gittiği o yirmi saniye boyunca tepeden tırnağa onu incelerdim. Her sabah servisin, gizemli kadından önce gelmemesi için dua ederdim. Kimdi? Nereden gelip, nereye gidiyordu? Hangi apartmanda oturuyordu? Onunla ilgili hiçbir şeyi bilmiyor, aslında cevaplarını da bulmak istemiyordum. Hayalimde ona biçtiğim rollerdeki kadınlardan hiçbirine uymuyor olabilirdi ya da hepsinden bir parça taşıyordu belki. Ondaki gizemi kendi zihnimde ararken duyduğum mutluluğu, gerçeği bulduğumda kaybetmekten korkuyordum. 

           Her sabah beni fark etmesi için onun dikkatini çekecek bir şey yapmaya çalışıyor, kah elimdeki bilyeleri şıkırdatıyor, kah gıcık nöbetine tutulmuş gibi öksürmeye başlıyordum. Ama ne yaptıysam bir kez bile o dik başını çevirip bana bakmasını sağlayamıyordum. Baktığında göreceği on yaşındaki mavi önlüklü bu oğlanın, aylardır her sabah onu yirmi saniye görmek için dua ettiğini bilse ne kadar gülerdi kim bilir? 

         Bir sabah; onun beni fark etmesi için hiçbir çabaya girmediğim, sessizce sadece görmek için beklediğim bir bahar sabahı; her zamanki küçük ama hızlı adımlarının aksine koşarak geldiğini gördüm. Saçları ilk kez savruk, sırtına doğru yayılırken, ardından birinin geldiğinden endişe edercesine iki adımda bir geriye dönüp kontrol ediyordu. Yaklaştığında heyecanlanıp ayağa kalktım merdivenden aşağıya doğru bir adım atıp yola indim. O an beni fark edip tam önümde durdu. Kara gözlüklerini çıkartıp, yeşil gözlerine dolan yaşlarla bana baktı. İnce parmaklarıyla saçlarıma belli belirsiz dokunup gülümsedi ve adımlarını daha da hızlandırıp sokağın sonunda kayboldu. Gizemli kadını son görüşüm oldu o sabah. Onun ise beni ilk görüşü. 

Loading

Yazıyı nasıl buldunuz?

Oy için yıldıza tıkla!

Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı

Oyu yok

We are sorry that this post was not useful for you!

Let us improve this post!

Tell us how we can improve this post?

Paylaşarak destek olabilirsiniz!
1985 İstanbul doğumluyum. Lisansımı iktisat, yüksek lisansımı sağlık yönetimi alanında tamamladım. Ortaokul yıllarımdan bu yana kısa öykü ve şiir yazıyorum. Yazılarım; matbu dergi, e-dergi, derleme kitap ve fanzinlerde yayımlandı.
Yazı oluşturuldu 6

Yirmi Saniye/Senem Özkan” üzerine 2 görüş

Bir yanıt yazın

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön