Şerefine içiyorum; Ey yüceler yücesi AŞK!
Koluma takip geziyorum bu aksam seni,
Sarhoşluğunu yaşıyorum, kendimi unuttum bu gece
Seni yaşıyorum.
Bir aksam vakti İstanbul’un zifiri karanlık sokaklarında;
Loş kayıkhanelerinde şehrimin, sabahı sabah etmekte ben gibileri
Uykusuz, bitkin, dünden kalma çoğu.
Kimisi ekmek parası peşinde telaşlı, koyulmuş yola
Kimisi kalacak yeri olmasa gerek ilk bulduğu banka kıvrılmış uyumakta,
Ben ise yaşattığın coşkunun esiri kendimden geçmiş vaziyette,
Ben ise senin derdindeyim ASK!
Soluduğum havaya karışmış çoktan kokusu; binlerce sevdalının sevdası,
Ta içimde hissediyorum, tutkusunu, şehvetini, biçare, deli divane halini.
Mısralardaki hüzünlü sözlerden, gözlerde bıraktığın ışıltıdan tanıyorum
Seni, Ey yüceler yücesi AŞK!
Ben gibi kim bilir, kimleri peşinden sürükledin yüz yıllar boyu,
Sen ki, ölümsüzlük abidesi, her devrin galibi,
Dilden dile efsane, yüreklerin katili.
Söndürmüş ocaklarını senin uğruna,
Vazgeçmiş evlatlarından, anasından, kardeşlerinden, yardan
Geride bıraktıklarını umursamadan hasret yaşamış.
Senin sarhoşluğunda kaybolmuş, kavuran ateş, soğutan bedensin.
Acı gözyaşı bırakmış her biri senin uğruna,
mecnun misali divane gezmiş.
Katlanmış, yok oluşuna günden güne yitip gitmeye
Sevginin sevdanın tutsağı olmuş ben gibi nicesi.
Bitip tükenen bedenlerden, rüzgara eş serinliğinden, gecenin sessizliğinden
Tanıyorum seni Ey ASK!
EY yüceler yücesi,
Ve
Şerefine içiyorum bu aksam da, her aksam gibi
ŞEREFİNE EY YÜCELER YUCESI AŞK!