aman efendim estağfurullah,
sonuçta siz işinizi yapıyorsunuz.
yorumlarsınız,
analiz edersiniz,
tasarlarsınız,
yapılması gerekeni yaparsınız,
yıkılması gerekeni yıkarsınız.
çok ortak yönümüz olmasa da
bende duyguları işlerim efendim,
insana ve diğer tüm canlılara ait hisler ilgi alanıma girer.
yapılması gerekenle değil yapılanla
yıkılması gerekenle değil yıkılanla ilgilenirim.
bu aralar güven duygusu üzerine yoğunlaştım.
biliyor musunuz
ağaçlar insanlar kadar güven duygusuna sahiptir.
doğal bir yangın sonucu yanıp kül olsa bile
tekrar filizlenebilen dikenli kestane ağacı,
insan eliyle kesildiğinde asla yeşermez aynı yerde.
bir doğa olayı olan yangına karşı hiçbir his beslemeyen koca ağaç
insanın yarar sağlamak için onu kestiğini hisseder.
o yere ve insana karşı gövdesinin tüm gücüyle güvensizlik hisseder,
asla yok olmaz,
sadece susar.
kusura bakmayın efendim,
yine çenem düştü.
kafanız yorgun,
yorgun bir kafa kalbi ihmal eder,
ve ihmal edilmiş bir kalp için çırpınmaktır eylemin adı.
mühendislik harikası işler yaptınız efendim,
buruşuk avuçlarınız kibar bir beyefendinin avuçlarında
bembeyaz pamuklar gibi okşansın.
o hep görmek istediğiniz kuzey ışıkları,
tava gibi parlayan yıldızlar,
yalın ayak toprak,
saçlarınızı okşayan uzun ince naif eller,
hakkınızdır efendim,
mühendislik harikası yaşamlar diliyorum.
Mehmet Deniz Yılmaz